Osmanlı sisteminde ister köylü ister şehirli.

Hangi ırktan olursan ol.

Türkçe biliyorsan;

Müslüman isen;

Ve talip olduğun işte liyakat sahibi isen;

Senin yükselmen için hudut yoktur.

Islahat Fermanı’ndan sonra işler karışmıştır.

CENNET

Yaptığım ankette; taziye için “Cenab-ı Hak cennette kavuştursun” ifadesini kullanılmaz diyenler olmuş.

O zaman bu arkadaşlara sormak lazım:

Siz cennete gitmek istemiyor musunuz?

“Allah rahmet eylesin” şeklinde taziye  ifadesini  kullanılamaz bulanlara ne demeli?

Allah’ın rahmetinin dışında olmak demek;

Ya ateşte yanmayı tercih etmektir,

Veya dondurucu cezayı talep etmektir.

Acaba üniversite gençliği “cennet” ve “cehennem” kavramları hususunda bilgi sahibi değil mi?

TAZİYE

Babasının vefatı sebebiyle öğrencimizin evine taziyeye gitmiştim. 

Taziye otobüsünde biri hararetli şekilde şunları söylüyordu:

"Enflasyon, para, piyasa vs"

"Kim bu?" dedim.

Bilmem nerenin belediye başkanı dediler.

Biraz bekledik ki sussun.

Rica minnet susması temin edildi. Kur'an-ı Kerim tilavet edebildik.

Bu tür kişiler, müteveffanın ruhunun muazzep olmasından başka neye yarar?

SORU

Bir şey anlatmak mı yoksa soru tevcih etmek mi?

Mesela şöyle bir soru tevcih etmek yanlıştır:

“Ne var ne yok?”

Doğrusu şudur:

“Ne var ne çok?

Doğru soru daima doğrudur. 

Doğru soru doğru cevabın su basmanıdır.

BEYİN

Lisanımızı “kuşa çevirmeye” yeminli arı dilcilere bir dokundurma yapalım.

Bunlar “yabancı kökenli” diye “merhamet”, “şefkat” gibi kelimeleri “atarak” merhametsiz ve şefkatsiz oluyor ya;

Mesela “beyin” kelimesinin “yabancı” kökenli” olduğu hatırlatayım.

“Beyn” kelimesi Arapçadır ve “arasında” demektir.

Hadi “atın” bakalım “beyn” kelimesini,  ne olacak?

Ben söyleyeyim ne olacağını;

“Beyinsiz” olacaklar.

Bilmem anlatabildim mi?

DOST

Şu sözü hiç unutmamak lazım.

“Her ilini sıkanı dost,

Her canını sıkanı düşman belleme!”.

18 MART

18 Mart bize bizi hatırlatmalı.

Hem dostu hem de dost görüne ayırmayı öğretmeli.

Düşman belli ve saldırdı ve saldırıyor.

Sen dost görüneni iyi tanı.

Bir de şunu iyi bilmelisin:

Mehmetlerimiz Gelibolu’da ölüme değil şehadete koştular.

OSMANLICA

Osmanlıca sadece Türkçe değildir.

Aynı zamanda hem Türkçenin yükseğidir hem de köklü bir diriliştir.

Osmanlıca lisan zenginliğidir.

I.Dünya Harbi sonunda sadece Osmanlı fiilen sona ermedi.

İnsanlığın sigortası yok edildi.

Osmanlı’ya anlamak kendimizi anlamaktır.

Osmanlıca buna zemin hatırlar.

MÜTAREKE

“Mütareke” kelimesini “ateşkes” diye uydurmuşlar.

Bu uyduruk anlayış lisanımızın muhtevasını tahrip eder.

Müfaale babından mastardır “mütareke” kelimesi.

“Karşılıklı terk ediş” demektir.

Sen ecdadının lisanını terk edersen;

Senin evladın seni terk etmez mi?

MÜNEVVER

Osmanlı Türkçesine yabancı olan kendine yabancıdır.

Sakın ola ki kendini “aydın” zannetmesin.

“Aydın” derken İzmir’i içine alan geniş vilayetten söz etmiyorum.

“Münevver” manasındaki “aydından” söz ediyorum.

Osmanlıcayı öğrenmek azminde olanlar elbette münevverdir.

İDRİS SABİH BEY

Milletimiz sadece cengâver değildi aynı zamanda şairdir.

Şiirini de gönülden yazar.

Medine müdafii Fahrettin Paşa’nın emir subayı Sabih Bey böyledir.

Şöyle diyor Sabih Bey;

“Bağışla ey şefi' kusurumuzu

Bin küsür senelik emeğimize”

CUMHURİYET

Tarihte esas olan fotoğrafı tam çekmektir.

Hiç kimse insanüstü değildir ve olamaz.

Cumhuriyet bir sistemdir.

Sisteme karşı “dost” veya “düşman” olmak Donkişotvari olmaktır.

Sistem/rejim halk için vardır.

Sistemin arızaları varsa onu kendi halkı düzeltir/düzeltmelidir.

Akıllı insan, aklı olan değil aklını yerinde kullanandır.