Zulüm bir ülkeden diğerine sıçrıyor, somut bir çözüm de şu ana
kadar bulunabilmiş değil.
Peki tek tek ülkeleri kurtarmaya çalışmak ne kadar mantıklı?
Senelerdir Müslümanların Filistin’i kurtaracağız söylemini
dinledik. Oysa Filistin’in kurtuluşu için bütün İslam aleminin
birleşmesi gerekir, bir tek Filistin’de mi sorun var? Suriye’de,
Mısır’da, Afganistan’da, Irak’ta sorun yok mu? Libya’da, Fas’ta,
Tunus’ta, Cezayir’de sorun yok mu? Ateş Müslüman alemini tamamen
sarmış durumda. Bu ülkelerdeki kargaşanın bitmesi İslam ülkelerinin
birleşmesiyle sona erebilir.
Bazı çevreler her türlü sloganı atıyor, ancak İslam Birliği sözünü
söylemekten çekiniyorlar, ağızlarına dahi alamıyorlar. O yüzden
zulüm ve acımasızlık devam ediyor. İslam Birliği olsa Suriye’de,
Mısır’da, Filistin’de damla kan akmaz, kimsenin burnu bile kanamaz.
Bunun böyle olduğunu herkes biliyor. İslam Birliği acilen
kurulmadan bu acıların son bulması mümkün değil, aksi takdirde
Müslüman ülkelerin hepsi zulüm içinde yaşamaya devam eder. Allah’ın
sözünü yerine getirerek İslam Birliği’nin bir an önce kurulması
gerekmektedir.
Rabbimiz Müslümanların birlik olmaları gerektiğini ayetlerinde şu
şekilde bildirmiştir.
Gerçekten, sizin bu ümmetiniz tek bir ümmettir. Ben de sizin
Rabbinizim, öyleyse bana ibadet ediniz.
Onlar, işlerini kendi aralarında parça parça dağıttılar (dinlerinde
bölünmeler yaptılar); hepsi bize döneceklerdir. (Enbiya Suresi,
92-93)
Bazı Müslümanlar Peygamberimiz (sav)’in söylediklerini iddia
ettikleri uydurma bir hadisi müslümanların ihtilaf etmesine delil
göstermektedirler.
“Ashabım semadaki yıldızlar gibidir. Hangisinden hadis alırsanız,
doğruyu bulursunuz. Ashabın ihtilâfı sizin için rahmettir.”
(el-Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ, 1:64; el-Münâvî, Feyzü’l-Kadîr,
1:210-212.)
Beyhakî şu hadise de yer vermektedir:
“Muhammed’in (a.s.m.) Ashabının ihtilâfı Allah’ın kulları için bir
rahmettir.” (Aynı meâldeki hadisin varlığını, Taberânî, Deylemî,
Ebû Naîm, ez-Zerkeşi, İbni Hacer gibi hadis âlimleri de
belirtirler)
Bu çevreler gerçekte Peygamberimiz (sav)’e ait olmayan “ihtilafta
rahmet vardır” sözüne dayanarak müslüman dünyasının parçalanmasını
makul görmektedirler.
Oysa ki Kuran’da farz olduğu bildirilen “Müslümanların birlik ve
beraberlik içinde kardeşler olarak yaşamaları, ittifak etmeleri,
dağılıp ayrılmamaları, dost olmaları” gibi hükümler içeren çok
fazla ayet bulunmaktadır.
Mü'minler ancak kardeştirler. Öyleyse kardeşlerinizin arasını
bulup-düzeltin ve Allah'tan korkup-sakının; umulur ki
esirgenirsiniz. (Hucurat Suresi, 10)
Ve haklarına tecavüz edildiği zaman, birlik olup karşı koyanlardır.
(Şura Suresi, 39)
Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın. Ve
Allah'ın sizin üzerinizdeki nimetini hatırlayın. Hani siz düşmanlar
idiniz. O, kalplerinizin arasını uzlaştırıp-ısındırdı ve siz O'nun
nimetiyle kardeşler olarak sabahladınız. Yine siz, tam ateş
çukurunun kıyısındayken, oradan sizi kurtardı. Umulur ki hidayete
erersiniz diye, Allah, size ayetlerini böyle açıklar. (Al-i İmran
Suresi, 103)
Allah’ın ayetlerine karşı bu uydurma hadisi kullanarak müslümanları
ihtilafa çekmeye çalışmak hadisin ayetlerin hükmünü nes ettiğini
söylemek çok büyük bir fitnedir. İttifak haramdır diyenler,
müslümanların birbiriyle çekişmesini, parçalanmasını ve zulüm
altında yaşamasını doğal karşılıyorlar. Bununla birlikte ümmetin
ihtilafının felaket olduğu bugün İslam coğrafyasında yaşananlara
bakıldığında da açıkça görülmektedir.
Oysa ümmetin ittifakı rahmettir, ihtilafı ise felakettir. Allah
birçok ayetinde ittifakın farz olduğunu bildirmektedir.
‘Eğer birlik olmazsanız, birbirinize düşmanlıktan vazgeçmezseniz,
dost ve kardeş olmazsanız, yeryüzünde büyük bir fitne ve
bozgunculuk hakim olur ’ (Enfal Suresi, 73)
İslam ahlakında hakim olan sevgi, barış, hoşgörü, kardeşlik ve
birlik olma anlayışıdır.
Ayrıca İslam Birliği ile bütün Müslüman ülkelerin askeri
yapılanmaları NATO tarzında bir birlikteliğe dönüşecektir. Bir
İslam NATO’su oluşacaktır. Ama bu operasyon NATO’su değildir.
Silahlı ve askeri güç kullanılmasına gerek olmayacak bir sevgi ve
kardeşlik ortamı oluşacaktır. İnsanlar silaha gerek
duymayacaklardır. Dolayısıyla bu sistem hem Hıristiyan alemini, hem
Müslüman kardeşlerimizi, hem Musevileri yaşadıkları bu azaptan, bu
ızdıraptan tamamen kurtaracaktır. Devletler yine müstakil olacak
kimse kimseye karışmayacaktır. Bu kardeşlik birliğinde kardeşlik
duygusu içerisinde anarşi, terör, pahalılık, tamamen ortadan
kalkacaktır. İslam Birliği’nde milletleri ailelere benzetirsek
herkes ailesiyle yaşar, aileler birbirlerine karışmaz, ama sevgi
birliği ile bir milleti oluştururlar.
Allah Kuran’da Müslümanları tek bir ümmet kabul ederek hükümlerini
buyurmaktadır. Ancak şu anda İslam alemi paramparçadır. Allah
“Hakkında anlaşmazlığa düştüğünüz şeyde aranızda Ben hükmedeceğim."
(Al-i İmran Suresi, 55) şeklinde bildirmektedir. Müslümanların
anlaşmazlığa düştükleri şey nedir? Mezhepler, cemaatler,
gruplar…
Müslümanlar Allah’ın hükmü gereği anlaşmazlıkları ortadan
kaldırmalılar. Çünkü anlaşmazlığa düşmek haramdır, ittifak esastır.
Acilen ittifak etmeliler. Bu yüzden Müslümanların özünde olan
ittifakın, birlik ve kardeşlik ruhunun arttırılması çok önemli.
Müslümanların yapması gereken, Yüce Rabbimizin bizlere bildirdiği
"Allah'ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın. Dağılıp ayrılmayın.” (Al-i
İmran Suresi, 103) emri gereği bir an önce İslam Birliği’nin
kurulması için çaba harcamaktır.
Rabbimiz bir ayetinde şöyle buyurmuştur:
"... ve Allah'ın rahmetinden umut kesmeyin. Çünkü kafirler
topluluğundan başkası Allah'ın rahmetinden umut kesmez." (Yusuf
Suresi, 87)
Büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri de İslam
Birliği’nin kurulmasının gerekliliğini şu sözleriyle ifade
etmiştir.
"Bu zamanın en büyük farz vazifesi ittihad-ı İslâm’dır."(Hutbe-i
Şamiye, s. 90)