Yıllarca eş, dost, ve akraba çocukları kaçırılırken korkudan polise
dahi gidemeyen halkımızın haklı sesi tüm ülkede duyuldu. İlk defa
aileler birbirlerinden de cesaret alarak bu olayın üzerine
gidebildiler.
Öyle ki son iki yılda PKK’nın dağ kadrosuna aldığı, yaşları 13-18
arası olan çocuk sayısı 2350’ye ulaştı. Ayrıca bu çocukların yüzde
70’i 16 yaşın altında.
Son yıllarda uzmanlar bu artışın sebebini, Suriye’deki iç savaş
nedeniyle PKK’nın PYD’ye silahlı destek sağlaması olarak açıklıyor.
PYD’ye katılan çoğu militan hayatını kaybedince desteğin
artırılması amacıyla kadrosunu genişletmeye karar veren PKK çocuk
kaçırmaya daha çok yöneldi. Hatta PKK tarafından ellerine verilen
silahla ölüme gönderilen bu çocuklar yakın zamandaki Kalekol
saldırısında kullanıldılar.
PKK, kaçırılan çocukları kamplarda eğitime alıyor. Ancak bu eğitim
sadece silahlı eğitim değil. İdeolojik olarak da eğitiliyorlar,
Marksist-Leninist ve Darwinist eğitim PKK için daha önemli, çünkü
ölüm tehdidiyle tuttukları çocukların kendi saflarına geçmeleri
buna bağlı.
PKK ilk olarak terörist olarak yetiştireceği gençlere materyalist
felsefenin temelini oluşturan Darwinist eğitim veriyor. Çünkü
PKK’nın Marksist-Leninist ideolojisi Darwinizm temeli üzerine
kurulu, bunu da Lenin aşağıdaki şu sözüyle teyid ediyor.
"Darwin, hayvan ve bitki türlerinin birbirleriyle ilgisi olmadığı,
onları Allah'ın yarattığı ve bu yüzden değişmez oldukları inancına
son vermiştir." (http://www.fixedearth.com/hlsm.html)
Şu unutulmamalıdır ki; PKK; devlet, din, aile kavramlarını kabul
etmeyen, şiddet ve terör dışında hiçbir yolu geçerli saymayan
komünist bir terör örgütüdür.
Bölücü terör örgütünün elebaşı bebek katili Abdullah Öcalan PKK'nın
komünist bir hareket olduğunu 13. Kuruluş yıldönümü mesajında
açıkça belirtiyor:
'''Sosyalizm yıkıldı, komünizm yıkıldı' diyenlere en iyi cevap
olarak, 'tam tersine, KOMÜNİZMİN en güçlüsü, en doğrusu, en yücesi
PKK'da gerçekleşmiştir' diyoruz.''
Bir başka sözünde Öcalan PKK’nın ideolojik temelinin Marksizm ve
Leninizm'e dayandığını şöyle açıklıyor:
''PKK, MARKSİZM-LENİNİZM geleneğine uygun bir gelişme yaşamıştır.
Bundan sonrası açık ki etle tırnak gibi birbirinden ayrılmayan bu
miras üzerine şekillenecektir.'' (Kürdistan'da Halk Kahramanlığı,
S. 78)
Güneydoğunun gencecik dindar dimağları Darwinist eğitimle insanın
gerçekte bir hayvan soyu olduğu yalanıyla kandırılıyor. Bu mantık
içinde değersiz bir hayvan görünümündeki insanları öldürmenin de
hiçbir sakıncası olmadığını, hatta hiçbir sorumluluğunun da
olmayacağı telkin ediliyor.
Bu eğitimin sonucunda en can alıcı nokta ise çocukların bu
mantıklara cevap verecek bir bilgiye sahip olmaması… Çünkü zaten şu
an ülkemizdeki eğitim Darwinist-materyalist temele dayanıyor. Yani
PKK’nın anlattıkları halihazırda okullarda okutuluyor, o zaman bu
bilgi doğru diyen çocuklar kan akıtmanın, öldürmenin, hatta
komünist idealler uğrunda ölmenin şerefli bir görev olduğu
düşüncesine kapılarak kolayca komünist manifestoyu
benimsiyorlar.
Zihinleri bulanıklaştırılan, dinden uzaklaştırılan bu gençler haşa
namazla alay eden vicdanı, sevgisi tükenmiş adeta ruhu alınmış,
birer ölüm makinasına dönüşüyor.
Son 30 yılda PKK ile silahlı mücadelenin bir sonuç vermediğini çok
net gördük. Şu andaki müzakerelerde de yumuşama hatta dindar bir
kimlik sunmaya çalışan PKK Komünizmi yeşil bir kılıfla kapatarak,
şeytani bir taktik uyguluyor. Oysa hala dünyanın birçok ülkesine
dağılmış binlerce PKK’lı kamplarda komünizm eğitimi alıyor ve
hiçbir zaman kan dökmekten ve idealleri uğruna savaşmaktan
vazgeçmeyecek kadar kararlılar.
Yıllardır PKK ile asıl fikri mücadele etmenin önemi üzerinde duran
Sayın Adnan Oktar, PKK’nın ideolojisinden neden vazgeçmeyeceğini
çok özlü olarak anlatıyor.
“Savaşsız Marksist düşünce olmaz. Marksizm, Marksist düşünce, bu
ideoloji sonuna kadar kan dökme üstüne kuruludur. Kandan vazgeç
dendiğinde adamlar zaten kendini inkar etmiş olur, öyle bir şey
olmaz. Hiçbir şekilde kan dökmekten vazgeçmez Marksist düşünce.
Adamların 100 bine yakın ordusu var, komünist ordu; bunu boş yere
hazırlamadılar. Milyonlarca komünist PKK’lı var, bütün dünyaya
yayılmış olarak. Bunlara karşı yapılacak şey ideolojik mücadeledir,
yani bilimsel mücadele. Bunun dışında bir yöntem olmaz.” (Adnan
Oktar’ın 24 Şubat 2013 tarihli A9 Tv röportajından)
Ülkemizde sadece Sayın Adnan Oktar PKK ile ilmi ve bilimsel
mücadelenin önemini gündeme getirmiş, PKK’nın gençlere verdiği
Darwinist-materyalist eğitime karşı anti-Darwinist ve
anti-materyalist eğitim verilmesi gerektiği üzerinde durmuştur,
hala da bu konuyu sürekli vurgulamaktadır. Özellikle Güneydoğulu
dindar kardeşlerimizin komünizm, materyalizm ve Darwinizm’e karşı
bilinçlenmesi için başta TRT Şeş’e çok büyük görev düştüğü konusuna
değinmiştir. Sosyal projelerle, sivil toplum örgütleriyle
halkımızın komünizm, materyalizm ve Darwinizm’e karşı
bilinçlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.
“Gençlerin Güneydoğu’da imanlarını zayıflattılar. PKK da,
Darwinist-materyalist eğitim veriyor, dolayısıyla ateist düşünce
Güneydoğu’da yayılıyor, Allah esirgesin. Bizim karşı
faaliyetlerimiz var ama bir dereceye kadar oluyor. Onun için
devletin Darwinist-materyalist eğitimi dengelemesi lazım. Mutlaka
Darwinizme karşı bilimsel cevapları da kitaplara koyması gerekiyor.
Fosillerin resimlerini, fotoğraflarını kitaplara koyması gerekiyor.
PKK kültürel yönden, ilmi yönden gençleri zehirleyerek, muazzam bir
kitleyi kontrolü altına alabilir.” (Adnan Oktar’ın 21 Nisan 2013
tarihli A9 Tv röportajından)
Sayın Adnan Oktar hali hazırda PKK militanı olan birçok gencin de
bu beladan kurtarılması gerektiğini de belirtmiştir.
“Eğitimin dışında bir yol yok. O insanları Darwinist materyalist
düşünceden kurtarmak lazım. Komünizmin yanlışlığının anlatılması
lazım. İslam Kuran ışığında eğitmek lazım. Kurtuluş budur.
Beyinlerinden o zehri çıkardığımızda ilimle, irfanla anlatımın
bütün imkanlarını kullanmak lazım. Radyolar, televizyonlar,
gazeteler, dergiler, kitaplar. O beladan onları kurtarmak lazım.”
(Adnan Oktar'ın 28 Kasım 2012 tarihli A9 Tv röportajından)
Sonuçta ülkemizin hem kültürel hem de imani olarak da yetişmiş,
aydın, bağnazlıktan sıyrılmış, modern, imanlı, bilimden, sanat ve
estetikten zevk alan bir gençliğe ihtiyacı var. PKK gençliğinin
nasıl bir ülküsü, amacı ve hedefi varsa bizim gençliğimizin de
büyük ve lider Türkiye’yi, İslam Birliği’ni hedefleyen bir ülküsü
olmalı.