Bunun nedenini sorgulayan birçok araştırmacı, psikolog, sosyolog ve
bilim adamının ortak düşüncesi bu yüzyılda “sevginin nerdeyse
tamamen tükenmesi”...
Nedir bu sevgi tükenmesi ve eşler arasında sevgi neden tükenir?
Sevgi Allah’ın bize dünyada verdiği en büyük nimetlerden biri.
Allah’ı çok seven ve kendini Allah’a adayan biri için sevgi artarak
sonsuza kadar devam eder. Bunun nedeni insanların birbirlerini
Allah’ın yarattığı bir güzellik olarak görüp, sevmeleridir. Bu
sevgi aynı zamanda şefkat, acıma ve merhamet duygularıyla birlikte
yaşanır.
Eğer sevginin temeli Allah sevgisi olmazsa, eşler birbirlerini
Allah için sevmezse, Allah için muhabbet duymazsa, Allah’ın
tecellisi olarak görmezse, o zaman karşısındakini adeta robot gibi
görüyor, ruhuna değer vermiyor demektir. Bu bakış açısında insanın
eşine saygı göstermesi mümkün olmaz. Saygı duymadığı için de içinde
bir kızgınlık meydana gelir ve bu da zamanla katlanarak artan bir
nefrete dönüşür. Çünkü insan samimi olarak sevilip sevilmediğini
hemen anlar. Sevilmediğini fark ettiğinde de karşılıklı bir öfke
oluşur. Sevginin temeli Allah rızası ve ahirette sonsuza kadar
bereber olmak değil de, dünya hayatı ve maddi çıkarlar olduğunda
iki ruh arasında gerçek aşk ve tutku oluşmaz.
Eşler arasında oluşan bu gizli öfke hareketlere de yansır.
Dolayısıyla birbirlerine karşı ne bir vefa, ne sadakat, ne bir
koruma hissi, ne de şefkat göstermeye ihtiyaç duyarlar. Hatta
acizliklerini görmek aralarındaki soğukluğu daha da arttırır. Sabah
kalktıklarında birbirlerinin bakımsız halini, uykusuz ve hastayken
üzerlerinde oluşan acizliklerini görmek de tahammülsüzlüğü
arttırır. Oysa Allah için seven her zaman karşısındakinin güzel
yönlerini görür, hata aramaz tam tersine hatalarını örter.
Maddiyata dayalı bir bakış açısıyla yaşayan bir insan için ise
insan harcamak çok kolaydır. Bu kişiler hiçbir zaman gerçek sevgiyi
yaşayamazlar ve bunun acısını ömürleri boyunca çekerler. Önemli
olanın kişiyi kazanmak ve sevgiyi arttırmak olduğu akıllarına dahi
gelmez.
Bununla birlikte inananların sevgi anlayışı ruhta derin bir zevk ve
tutku üzerine kuruludur. Kişinin ruhunun, kişiliğinin temizliği,
dürüstlüğü, yalan söylememesi, sırdaşlığı, arkadaşlığı, Allah’tan
korkması, Allah’ı sevmesi, güvenilir olması, hayatidir. Bu sevgi
hiçbir şekilde yıkılmaz, çok ciddi bir hastalık da bu aşkı
bitirmez, maddi sıkıntılar da. Sonsuza kadar birlikte olacağını
düşünen bir insanın hastalıkta da, yoklukta da sevgisi, şefkat ve
merhamet duygusu daha da artar. Eşini hiçbir zaman bırakmayacağını
hissettirmek için elinden geleni yapar.
Ancak şefkatle, merhametle yaklaşarak, sabır, irade ve akıl
kullanılarak sevgi devam ettirilebilir. Tutku ve aşkın kökeni
çeşitli kural ve taktiklerden değil akıldan, sanat ve ruh gücünden,
Allah’la derin bağlantı ve Allah aşkından kaynaklanır. Sevginin
beyinde organize edilmesiyle bir insanı sevmeye karar veren kişi,
onun sevilecek çok fazla yönünü bulur.
Allah için sevmek dünyanın bir süsü ve güzelliğidir. Allah bizi
aşkla, tutkuyla sevecek ve sevilecek şekilde yarattı yeterki bunun
farkına varalım. Ve unutmayalım ki hem bu dünyada hem de ahirette
ancak Allah aşkıyla yanan kalpler gerçek sevgiyi yaşar, geri kalan
ise ancak taklitten ve gösterişten ibarettir. En ufak bir darbede
de yıkılıp gidecek demektir...