Çünkü din dersleri diğer derslerden daha az önemli, daha az işlevsel, daha az pozitif ve daha az bilimsel değildir.
1. Çünkü din dersleri diğer derslerden daha az önemli, daha az
işlevsel, daha az pozitif ve daha az bilimsel değildir. Tarih dersi
hakkındaki teoriler ne kadar öğretmeye değer ise İslam dini
hakkındaki fikirler ve teoriler de o kadar öğretmeye değerdir.
Psikoloji veya felsefe ne kadar bilimselse din dersleri de o kadar
bilimseldir. Dinde onlarca mezhep ve farklı uygulamalar varsa
psikolojide de onlarca yaklaşım ve danışma yöntemleri vardır.
Felsefede de birbiriyle çelişen fikirler… Fizik dersinde de
tartışmalı noktalar yok değildir… Kısacası din derslerinin pozitif
bir ders olarak algılanması için yeterince sebep vardır.
2. Dünyada İslam’ın merak edilmediği, ilginç bulunmadığı,
tartışılmadığı ülke yok gibi. İslam dünyanın en çok tartışılan ve
konuşulan konusu olmuş. Herkes İslam hakkında sağlıklı bilgi edinme
peşinde. Bizim bu durumda hala İslam merkezli din eğitimi verelim
mi vermeyelim mi diye tereddüt içine düşmemiz doğru olmaz. Ne
yapacağız yani; çocuklarımızı İslam tarihi veya fıkhı üzerine
yüksek lisans yapsınlar diye Hıristiyan ülkelere mi göndereceğiz?
Bu ülkede kaliteli, tarafsız ve bilimsel bir din eğitimi her
kesimden insanın ilgisini çeker. Gayri Müslimler de İslam’la ilgili
sağlıklı bilgi edinmekten hoşnut olacaklardır. Dünyanın İslam
uzmanlarına ihtiyacı vardır. Bu uzmanları yetiştirmeye en ehil ülke
ise Türkiye’dir.
3. İslam öğretilmeden tarihimizi bilemeyiz. Türklerin İslam’ı
seçmelerinden sonra tarihi süreçteki serüvenleri tamamen İslam’ı
referans alır. Din öğretilmeden tarih bilgimiz çıplak kalır,
ortalıkta dolaşamaz. Edebiyat bilgimiz, coğrafya bilgimiz tamamen
anlamını yitirir. Bu millet İslam’la yoğrulmuştur. Türkiye’de
yaşayan bir insana İslam’ı öğretmemek kendisini öğretmemektir.
Dinini bilmezse başka hiçbir şey bilemeyecektir. Uzun soluklu ve
derinlikli düşünemeyecektir. Ne bir kültür ne de bir medeniyet
meydana getirebilecektir.
4. İslam eğitimi din istismarını engelleyecektir. Maalesef
ülkemizde din istismarcılarının sayısı çoktur. Din hem dinin
inananları Müslümanlar tarafından hem de İslam düşmanları
tarafından istismar edilebilmektedir. Dahası devlet din eğitimi
vermediğinde meydan cemaatlere kalmaktadır. Cemaatlerin gücü ve
etkisi ise sınırlıdır. Herkesi eğitememektedirler. Herkese
ulaşamamaktadırlar. Dini referans almaktadırlar fakat bu referans
alma evrensel ilkelerin temelinde olmamaktadır. Cemaatlerin ve
diğer küçük grupların ortaya çıkardığı dini eğitim modelleri
cemaatin ihtiyaçlarıyla alakalıdır. Kaçınılmaz olarak evrensel
değerlerden kopuktur. Ancak devlet eliyle geliştirilen bir eğitim
modelinde evrensel ve İslami değerlerin beraber verilmesi
sağlanabilir. Böylelikle din adına özgürlük ve eşitlik gibi temel
insan hakları ihlal edilmemiş olur.
5. İslam eğitimi vermediğimizde vatandaşlarımız arasındaki uyumu
sağlayamayız. Türkiye’de İslam kültürü eğitimi alamamış
vatandaşların bu topluma uyum sağlayabilmeleri zor gözükmektedir.
Çoğu zaman en basit meseleyi bile yanlış anlamaktadırlar. Kurban
bayramını hayvan hakları kapsamında değerlendirmektedirler. Ezanı
gürültü kirliliği kapsamında görmektedirler. İslam dinini bir Arap
geleneği ve inancı sanmaktadırlar. Bu milletin bin yıldır
kullandığı kavramları anlamamaktadırlar. Kutsal nedir
bilmemektedirler. Bu anlamda devlet Hıristiyan ve Yahudi
vatandaşlarına da İslam’ı öğrenme imkânı sunmalıdır. Kuran, Arapça,
sünnet, mezhepler ve din tarihi kısa ve öz olarak lise mezunu
herkese öğretilmiş olmalıdır. İslam’ın kutsallarının ne olduğu net
olarak anlaşılmalıdır. İnancı farklı olsa bile içinde yaşadığı
ülkenin dinamiklerini bilmeleri her dinden ve inançtan insanın
hakkıdır.
Sonuç: İslam dini hakkında kimden ve nasıl bilgi alıyoruz? Öyle
medyayı, cemaatleri ve kuran kurslarını filan dikkate almayın.
Önemli olan sistematik din eğitimidir. İmam hatip okulları kuşkusuz
din eğitimi veren tek kurumdur. Yani Müslüman bir ülkede yaşıyoruz.
Halk çocukları dinini öğrensin istiyor. Devlet bu talebi görmezden
gelemez. Görmezden gelmemiş ve imam hatip okullarını açmış. Ama bu
okullar yeterli değildir. Herkesin aynı standartlardaki din
eğitimini alması için çalışmalar yapılmalıdır. Devlet
vatandaşlarını ayırıp bir kısmına yoğun bir din eğitimi verirken
diğer kısmını din cahili bırakırsa o ülkenin vatandaşları birbirini
anlayamaz. Dolayısıyla olması gereken ya bütün okulların imam hatip
okullarının modelini benimsemesi ya da normal ortaokul ve liselerde
din derslerinin sayısının, çeşidinin ve kalitesinin arttırılması,
kısacası din eğitimi alanla almayanın aynı ortamda, aynı sırada
ortak dersleri görebilmesinin yolunun açılmasıdır. Bu ülkede
yaşayan insanlar çok inançlı ve çok kültürlü bir toplumun
üyeleridir. En başından bunun farkında olmaları en güzelidir.