HAYATIMIZIN üç mühim ve belirleyici tavrı…

Gülümseme, ciddiyet ve mesafeli oluş.

İşin fizyolojik izahları var. Örneğin, tebessüm fizyolojide özellikle şöyle tanımlanıyor: Ağzın iki kenarındaki ve gözlerin çevresindeki kasların hareketiyle oluşan yüz ifadesi.

Diğer taraftan bu üç hususun yine psikolojik izahlarını da bulmak mümkün. Hatta ilgili uzmanların mühim tavsiyeleri var. Zira bunların yokluğu yani zıtlarının varlığı yaşamımızı olumsuz yönde etkilemektedir.

Birisi için gülümsemiyor, tebessüme yabancı dediğimizde somurtkan ve suratsız olarak tarif etmiş oluyoruz.

Aynı şey ciddi değil şeklinde tanımladıklarımız içinde geçerli.

Hele ciddiyetsiz olarak tanımlarsak bunun ucu epeyce can acıtacak noktalara rahatlıkla varabilir.

Ve bu kişiler hiç kolay çekilmezler. Beraber yaşamak zorunda kalanların vay haline.

Mesafeli yerine birine eğer mesafesiz diyorsak karşımızdaki bir sınır ihlalcisi demektir ki, istismarın her çeşidi beklenir kendisinden.

Söz söylerken yerini bilmez, el kol hareketlerinde ölçüsüz ise yılışıklığın tüm türlerine hazırlıklı olmalı ve savunma refleksleri geliştirilmelidir.

Ancak…

Birisi için başlıkta yer alan hem gülümseyen hem ciddi hem de mesafeli diyebiliyorsak o kişi insan olma yolunda ilerlemiş, kendini geliştirmiş ve yerli yerindelik hususunda tebarüz etmiş demektir.

İdeali budur.

Yürümek istediğimiz insan olma yolunda ulaşacağımız menzilde bu üç ana umde muhakkak surette olmalıdır.

YERLERİN karışması felaketimiz olur elbette.

Gülümsememiz lazım gelen yerde somurtuyorsak, ciddi durmamız icap eden noktada cıvıtıyorsak, mesafeyi muhafaza edeceğimiz zamanlarda ipleri gevşetiyorsak arabanın tekerleri patlamış demektir.

Nerede duracağı, hangi ölümcül durumlara sebebiyet vereceği kestirilemez.

AŞIRI halleri anlam kaybolmasına sebep olur.

Gülümseme yerli yersiz kahkahalara bırakırsa kendini ya da sırıtma noktasına varırsa içsel enerji tam tersine döner ve muhatabını rencide eder.

Artık o kişi güleç olma ve yaşam enerjisi sunma noktasından tam ters istikamete yönelmiş demektir.

Mutluluk ifadesi olan tebessüm alay etmeye dönüştüğünden çevreye mutsuzluk virüsleri sıçratır.

Memnuniyet ifadesi barındıran gülümseme insanların şikâyet sebebi olur.

Kabul ve onay gibi mânâlar taşıyan bu hâl etiketleme, öteleme, aşağılama gibi ağır yükler yüklenir.

Makul insanî bağlılıkları kesip atar.

Yakınlık hissini giderir.

Güven ortamını zehirler.

Aidiyet duygusu köprülerini dinamitler.

Utangaç gülümsemeler bile yerini utanç verici hatıralara bırakır.

Merhamet ise o tür ortamlardan göç eder hatta sürgün yemiş olur.

Sevimlilik ve çekicilik kaybolur, kimsede ağız tadı kalmaz.

Ağırbaşlılık, yerli yerindelik, kararlılık, varlık yani şahsiyet, kesinlik, önem, değer yargılarına sahip olma, disiplin ve sabır gibi anlamları içinde barındıran ciddiyet meselesinde de bahsi geçen durumlar aynıyla vakidir.

Mesafe konusunda da bu ölçüler geçerlidir.

Tersi olursa ya aşırı senli benli olunarak vakar ortadan kalkar ya da buz gibi olunarak suratsızlığın dibi boylanır.

Makul boşluk, anlaşılabilir ve lazım gelen aralık, gönül yoran soğukluklar, sabır tüketen triplere kendini bıraktığında yürek trafiği karışır, istikamet şaşar.

Kısacası her şey olması gerektiği kadar olmalıdır.

Ne ifrat ne tefrittir muradımız, itidal yani denge olmalıdır.

HEM gülümsüyor hem ciddi hem de lüzum olursa mesafeli olunabilir, evet.

İnanmış insanlar olarak Leonardo da Vinci’nin en ünlenmiş resmi olan Mona Lisa kadar bile hem gülümsüyor hem ciddi hem mesafeli olamayacak mıyız? 

Bu terazileme işini kendimize külfet olarak gördüğümüzden kaçınıyor olabiliriz ama vahyin yolundan yürümek istiyorsak bu yanlış tutumdan vazgeçmeliyiz.

Hayatta anlamlı bir iz ve hatırlanmaya değer bir gölge bırakmak istiyorsak Fahr-i Kâinat Efendimizin örnek ahlakını hatırlayarak daha fazla içine düştüğümüz anlamsız tembelliği uzatmamalıyız.

Gönlümüzün işaret levhasına samimiyetle baktığımızda kibrin karışması halinde bu üç kavramın küf tutmaya başlayıp sonrasında çürüdüğünü göreceğiz.

Sahibini ve çevresini de çürüttüğünü tabi…

O halde gülümsememiz, tebessümümüz sönmesin, ciddiyetimiz aşırılıklardan arınıp kemal bulsun ve mesafelerimiz Hakkın rızasına uygun olsun diyelim.

Ya Selâm!