Altılı masadakiler bu milletten oy istiyorlarsa, milletimizin değerlerine “değer” vermelidirler. Helalleşme, hem yatay hem de dikey olarak zemin bulmalıdır....

2023 genel seçimleri yaklaşıyor. Çok zorlu geçeceği benziyor. Zihinlerimiz hallaç pamuğu gibi… Memleket ekonomik yönden hem-zemin olmakla kalmamış yerin altına girmiş vaziyette. Yarınlardan ümitli değiliz. Para, para olmaktan çıkmış 'pul' haline gelmiş. Güven buharlaşmış durumda. Bin sene Türk-İslam dünyasının lideri olan Türklüğün devamı olan Türkiye günümüzde nal topluyor. Yakın zamanda yapılmış olan ankete göre ülkemizde ateist oranı yüzde 17 civarındaymış. Deistlerin oranını bilmiyoruz.

Ülkemizin her yeri imam-hatiplerle lebalep dolduruldu. Son 10-15 yılda yüzlerce ilahiyat fakültesi açıldı. Siyasete angaje olmuş Kur'an Kursu sayısını bilmiyorum.

Diyanet meselesine hiç girmek istemem ama bu konuda bir kaç kelam etmek isterim: Dinlerarası diyalogcular her fırsatta arz-ı endam ediyorlar. 15 Temmuz öncesinde Diyanette dinlerarası diyalog ofisi vardı, malum darbe teşebbüsünden sonra bu ofisin ismi değiştirildi.

Acaba fonksiyonu devam ediyor mu etmiyor mu, emin değilim. Reformistler Diyanette hakim cirit atıyor. Tarihselciler suyun başını tutmuş vaziyette. Cuma günleri camilerde öğle namazı kılınmaz oldu. Vesair vesair vesair… Şimdi bütün bu vaziyet karşısında altılı masaya bakıyoruz.

CHP, sanki milletle helalleşmek istiyor gibi görünüyor.

CHP mi diyelim yoksa Kılıçdaroğlu mu diyelim, onu da tam tespit edebilmiş değilim. Ama Kılıçdaroğlu CHP'nin genel başkanı olduğuna göre, herhalde CHP diyebiliriz, diye düşünüyorum. Helalleşmeyi, acaba diyorum şöyle anlayabilir miyim; Sayın Kılıçdaroğlu şöyle mi demek istiyor; 'CHP tarihinde bazı hatalar yapıldı. Benim dönemimde olmadı. Bundan sonra da olmayacak. Benden önce olanlardan özür dileriz'.

CHP'nin veya Kılıçdaroğlu'nun 'helalleşme' çıkışını böyle anlayabilir miyiz? Şayet CHP, kurulduğu tarihten beri yaptığı hatalardan (o hataların neler olduğu ayrı başlıktır) dolayı özür diliyorsa ki, özür bu milletimizin için değerlidir.

Bundan sonra halkımızın değerleriyle ve tarihi şahsiyetleriyle ilgili CHP 'daha dikkatli olacağım' demek istiyorsa, bu değerli değil midir?

Ben böyle anlıyorum. Ben diyorum ki, memleketin hali hiç iç açıcı değil. Tekrar tekrar altılı masaya bakıyorum ve şöyle diyorum. Altılı masada bulunan siyasi partiler bazı konularda milletimize 'güvence' verseler de biraz rahatlasak. Şu hususta herhalde milletimiz hemfikirdir; Şu anda ekonomi bozuk.. Tamam, burası belli.

Yani, bu ekonomiyi düzeltecek altılı masada veya altılı masaya mensup bu ülkede kimse yok mu? Türkiye'de mevcut siyasi iktidarın dışında ekonomiyi düzeltecek bir Allah'ın kulu kalmadı mı? Ülkemiz bu kadar mı kaht-ı rical içinde? Yapmayın efendiler, etmeyin! Ben, şahsen ülkemizin ekonomik bunalımını giderecek akl-ı selim beyinlerin olduğuna kaniyim. Fakat bazı endişelerim var: Altılı masayı teşkil eden siyasi parti başkanları münferiden mi yoksa toplu olarak yapacaklar, milletimize bazı hususlarda 'güvence' verseler de bazı endişelerimizden kurtulsak, diyorum. Mesela CHP başörtüsü konusunda bir çıkış yaparak bu hususta bir 'güvence' verdi. CHP'nin başörtüsü çıkışı oy devşirme politikası olarak yorumlanabilir. Tamam, diyelim ki, CHP'nin başörtüsüyle ilgili 'kanun çıkaralım' diyerek gündeme getirdiği teklif, oy devşirme olarak görülüyor/görülebilir.

Peki, buna karşılık olarak Ak Parti'nin 'Anayasa' çıkışı aynı minvalde değil mi? Bir tv programında bir Saadet Partili bir temsilcinin ifadesiyle CHP'nin 'başörtüsü çıkışı' başı örtülüleri Ak Parti'nin 'tutsağı' olmaktan kurtulması için 'iyi' olmuştur. Millet yoruldu artık. Lütfen, siyasiler ülkeyi adaletle idare etsinler. Milletimizin inançlarını oya tahvil etmek için 'takla atmayı' bıraksınlar.

Altılı masadan milletimizin beklentileri şunlardır; Ekonomi meselesine yukarıda temas ettim. Altılı masadaki siyasi parti başkanları, tarihî şahsiyetlerimize kem söz söylemeyeceklerine dair 'güvence' vermeliler.

Mesela II. Abdülhamid'e 'müstebit' lafını söylemekten vazgeçmelerini bekliyoruz. Osmanlı'nın son döneminde iktidara hakim olan ve bu süre içinde devletin yıkılışını hızlandıran, devletin I. Dünya Savaşına girmesine sebep olan zihnî yapıyı hatırlatan veya en azından bir çok akademisyen tarafından böyle kabul edilen İttihatçıları hatırlatan 'Yaşasın hürriyet, kahrolsun istibdat' ifadeleri neyin nesidir? Üstelik İttihatçıların sahip çıktığı 'hürriyet, müsavat, adalet' kavramlarının menşei Fransız İhtilalidir. Başka milletlere 'öykünmekten' vazgeçelim artık. Yeter, milletimizin temel değerlerinin örselenmesi.


Yeter, yeter!

Türklerin en diplomat ve en kıymetli hakanlarımızdan biri Sultan II. Abdülhamid'e 80-90 senedir 'kızıl sultan', 'müstebit' vesair iftiralar atıldı. Artık yeter. Keza son padişahımız Sultan Vahideddin'e 'hain' yaftası son bulmalı.
Yakın tarihimizi objektif şekilde öğrenmeyi 'öğrenmeliyiz'. Lütfen hatırlayın, 1990 yıllarda Ecevit bile Sultan Vahdeddin'e yıllardır söylene gelen 'hain' iftirasının doğru olmadığını söylemişti. Düşünün Ecevit bile!
Eh artık, biraz sağdaki siyasetçilerimizin bazıları aklını başına devşirseler diyorum.

Milletimizi rahatlatsalar biraz… Yakın tarihimizi objektif şekilde öğrenmeyi ne zaman 'öğreneceğiz?'.Bir de Türkçe meselesi var. Lütfen Türkçemize sahip çıkalım. Türkçemizle ilgili kim doğru söylüyorsa ona sahip çıkmalıyız.
Türkçe hepimizin lisanıdır. Bin yıldan beri kullanmakta olduğumuz lisanımızdan bazı kelimeler, Arapça ve Farsça diye, 1930'lu yıllarda atılmak istendi. Fakat daha sonra işin içinden çıkılamaz hale gelinince Güneş Dil Teorisi ile bu hatalı yoldan dönüldü. Bunu bilmeyen var mı? Ama kimse sahip çıkamadı Türkçemizin başına gelenleri ifade edenleri, bu ülkede. Siyasileri kast ediyorum. Özellikle altılı masadakilere seslenmek istiyorum. Lisanımızı yüksek sesle müdafaa edemiyorsanız bari Türkçemizi katledenleri tebcil etmeyin. Diyorum ki, aklımızı kiraya vermeyelim.
Milletimiz aklını kiraya vermeyen siyasileri tercih etmek istiyor. Altılı masadakiler bu milletten oy istiyorlarsa, milletimizin değerlerine 'değer' vermelidirler. Helalleşme, hem yatay hem de dikey olarak zemin bulmalıdır.

Vesselam…