Türkiye ve Libya arasındaki ilişkiler tarih boyunca inişli çıkışlı bir seyir izlese de, son yıllarda özellikle jeopolitik ve stratejik alanlarda oldukça dikkat çekici gelişmeler yaşandı. Libya'nın iç savaş sonrası geçirdiği dönüşüm sürecinde Türkiye, hem askeri hem de diplomatik anlamda önemli roller üstlenmiştir. Bu yazıda, Türkiye-Libya ilişkilerini siyasi, ekonomik, askeri ve kültürel boyutlarıyla ele alarak derinlemesine inceleyeceğim.

Başlıksız 2-25

Tarihsel Arka Plan

Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler, Osmanlı İmparatorluğu dönemine kadar uzanmaktadır. 1551'de Osmanlı hâkimiyetine giren Libya, Kuzey Afrika’daki önemli Osmanlı topraklarından biriydi. Bu bağ, 1911'de İtalyanların Libya'yı işgaline kadar sürdü. Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşüyle bu coğrafya üzerindeki etkisi azalsa da, Türkiye ile Libya halkları arasındaki bağlar uzun süre güçlü kaldı.

21. Yüzyıl: İki Ülke Arasındaki Yeni Dinamikler

Libya’da 2011 yılında başlayan iç savaş ve ardından Muammer Kaddafi’nin devrilmesi, bölgedeki güç dengelerini alt üst etti. Libya'nın bölünmüş siyasi yapısı, uluslararası aktörler için bir nüfuz mücadelesine dönüştü. Bu dönemde Türkiye, Libya'nın meşru hükümeti olan Ulusal Mutabakat Hükümeti'ni (UMH) destekleyerek, sahada aktif bir rol oynadı.

Türkiye’nin Stratejik Adımları

Türkiye'nin Libya politikasında en kritik adımlardan biri, 2019 yılında Libya ile imzalanan deniz yetki alanlarını belirleyen mutabakat muhtırasıdır. Bu anlaşma, Doğu Akdeniz'deki dengeleri önemli ölçüde değiştirmiş ve Türkiye'nin bölgedeki çıkarlarını korumak adına attığı stratejik bir adım olarak görülmüştür. Anlaşma sayesinde Türkiye, Akdeniz’deki enerji kaynaklarına erişimini güvence altına alırken, Libya’ya yönelik askeri ve lojistik desteğini artırmıştır.

Askeri İşbirliği ve Sahadaki Türkiye

Libya'daki iç savaş sürecinde Türkiye, UMH’ye verdiği askeri destekle dikkat çekti. Türkiye'nin sağladığı insansız hava araçları (SİHA) ve diğer askeri ekipmanlar, sahadaki güç dengelerini değiştiren unsurlardan biri oldu. Türkiye’nin bu desteği, UMH’nin General Halife Hafter’e bağlı güçlere karşı elde ettiği zaferlerde kilit rol oynadı. Ayrıca, Türkiye’nin sahada danışmanlık ve eğitim faaliyetleriyle de Libya ordusunu güçlendirdiği bir gerçektir.

Ekonomik İşbirliği ve Gelecek Planları

Türkiye, Libya’nın yeniden inşasında da önemli bir aktör olmayı hedefliyor. İç savaşın Libya’nın altyapısına verdiği zararların onarılması için Türk müteahhitlik firmaları aktif rol oynamakta. Türk şirketleri, Libya’da yol, köprü, havaalanı ve diğer altyapı projelerinde yer almak için girişimlerde bulunuyor. Ayrıca, enerji alanında da Türkiye-Libya işbirliği, Doğu Akdeniz’deki doğal gaz rezervleri göz önüne alındığında, büyük bir potansiyele sahip.

Diplomatik Zemin ve Uluslararası Tepkiler

Türkiye'nin Libya'ya yönelik bu aktif dış politikası, uluslararası arenada çeşitli tepkiler doğurmuştur. Özellikle Yunanistan, Fransa ve Mısır gibi ülkeler, Türkiye'nin Libya'daki etkinliğini eleştirmiştir. Ancak Türkiye, hem uluslararası hukuka uygun hareket ettiğini savunarak hem de bölgedeki barışı ve istikrarı korumak amacıyla hareket ettiğini dile getirerek bu tepkilere karşı durmuştur.

Kültürel ve Tarihi Bağlar

Libya ve Türkiye arasında köklü bir tarihi bağ bulunmakta. Osmanlı döneminde Libya'da bıraktığımız kültürel miras, iki ülke arasındaki halklar arasında hâlâ bir sıcaklık ve yakınlık yaratmaktadır. Libya'daki Osmanlı eserleri, tarihi bağların somut birer göstergesi olarak kabul edilir. Ayrıca, iki ülkenin ortak İslamî değerleri, kültürel ilişkilerin gelişmesine katkı sağlamaktadır.

Sonuç: Türkiye-Libya İlişkilerinde Yeni Dönem

Türkiye ile Libya arasındaki ilişkiler, tarihsel derinliği ve stratejik önemi ile uzun yıllar sürecek bir işbirliğine işaret etmektedir. Türkiye'nin Libya'daki askeri varlığı, Akdeniz’deki enerji kaynaklarına yönelik çıkarları ve Libya’nın yeniden inşası sürecindeki aktif rolü, iki ülke arasındaki bağları daha da güçlendirmektedir.

Bu bağlamda Türkiye, Libya'daki istikrarın sağlanması ve bölgesel güvenliğin korunması için öncü bir aktör olarak hareket etmektedir. Ancak, bu süreçte Türkiye'nin karşısına çıkan uluslararası zorluklar ve bölgedeki rakip güçler, ilişkilerin geleceğini şekillendirecek önemli faktörlerdir. Türkiye'nin Libya'da kalıcı bir barışın tesisine yönelik adımları, sadece iki ülke arasındaki değil, tüm Doğu Akdeniz'deki güç dengelerini etkileyecek niteliktedir.

Sonuç olarak, Türkiye'nin Libya ile olan ilişkileri, tarihsel köklere dayanan bir işbirliği ve stratejik bir ortaklık üzerine inşa edilmiştir. Gelecekte, bu ilişkilerin daha da derinleşmesi ve her iki ülkenin de çıkarlarına hizmet edecek bir yol haritası oluşturulması muhtemeldir. Türkiye’nin Libya’daki varlığı, sadece bugünkü konjonktüre değil, aynı zamanda uzun vadeli bölgesel dengelere de etki edecek bir güç olarak kalacaktır.