“Sorular soru içinde” başlıklı bir yazı yazmıştım. Bir okurumuz “Tamam da bunların cevabı nedir?” diye sormuştu.
'Sorular soru içinde' başlıklı bir yazı yazmıştım.
Bir okurumuz 'Tamam da bunların cevabı nedir?' diye sormuştu.
O yazımda '2023'de 7 milyon civarında genç oy kullandı' demiştim.
O yazıyı yazdığımda genel seçim henüz yapılmıştı.
Önümüzde yerel seçimler var.
Yine 7 milyon civarında genç oy kullanacak.
O yazımda CHP'nin 'en eski' parti olduğunu söylemiş ve 'niye yüzde 25 bandını aşamıyor?' sorusunu sormuştum.
Eski genel başkan Kemal Kılıçdaroğlu kendince bir hamle yapmış fakat seçmeni ikna edememişti.
CHP'de başkan değişti.
Başkan değişti ama acaba CHP'de 'değişen' bir şey var mı?' diye sormak lazım.
Görebildiğim kadarıyla değişme arzusu var gibi.
Mesela Şeyh Said vakasıyla ilgili yeni Başkan Özgür Özel'in beyanı bunu gösteriyor.
Şeyh Said vakasıyla ilgili Özgür Özel 'İsyanı kabul ediyorum. Fakat yakınlarının acılarını kabul ediyorum' mealinde bir şey söyledi.
Tek partili dönemin 'tek partisi' olan CHP'de tarihi vakaların olduğu gibi anlaşılması yönünde 'değişmek' isteyen bir hamle var gibi.
Artık olsun bu 'değişim'.
Tarihi vakalarda fotoğrafın net şekilde çekilmesinde fayda vardır.
1930'ların zihniyetinden kurtulmak gerekir.
Tekrar hatırlatma fayda vardır ki, bütün siyasi partiler gücünü anayasadan alır.
En sağından en soluna kadar hepsi böyledir.
Böyle bir sistemde halkın eğilimlerine göre politikalar belirlemek önem arz eder.
CHP'nin yıllardır takip ettiği 'tarih görüşü' veya 'Batılılaşma anlayışı' kendi tabanları bakımından 'ihtiyaç' olabilir fakat yüzde 25'i aşamıyor.
Artık bu görülmelidir.
Öyleyse yüzde 25 bandını aşmak için CHP'nin benimsediği 'tarih görüşü' hususunda CHP en azından 'nötr' kalabilir.
Yıllardır benimsediği 'tarih anlayışına nötr' kalarak seçmenden oy alabilir mi CHP?
Belki olabilir ama bu durum diğer siyasi partilerin söylemine göre değişebilir.
Mesela diyelim ki, CHP Şeyh Said'in 'hain olmadığını' kabul etti.
CHP'nin Şeyh Said'in vatan 'haini' olmadığını kabul etmesi önemli bir aşamadır.
CHP'nin bu yaklaşımı 'Batılılaşma anlayışına' nasıl yansıyacak?
İnancımızla ilgili söylemlerinde bunu halka nasıl anlatacak?
1930'lu yıllarda takip edilen hatalı politikalar muhalif siyasi partiler tarafından sürekli gündemde tutulduğunu biliyoruz.
CHP'nin içinde 1930'lu yıllara sahip çıkanlar olduğu sürece yüzde 25'i aşamayacağını anlaması için daha ne kadar seçim yapılması lazım?
Mart 2024'de yerel seçimler var.
Tekrar ediyorum, bütün siyasi partiler anayasaya bağlıdır.
Daha önce demiştim ki, 'CHP Kadıköy seçmenini aşabilir mi?'
Hiçbir parti seçmeninden vazgeçmek durumunda değil elbette.
CHP niye Kadıköy seçmeninden vazgeçsin?
Tamam da, Kadıköy seçmeninin tercihleri CHP'nin yüzde 25'i aşmasına engel teşkil ediyorsa, hiç olmazsa bu tercihlere 'nötr' kalması daha makul değil mi?
Bahsi geçen önceci yazımda Muharrem İnce 'niye parti kurmaya karar verdi?' diye sormuştum.
Yerel seçimlere az bir süre kaldığı bu günlerde Muharrem İnce acaba hangi siyasi partinin yanında yer alacak?
O yazımda Süleyman Soylu ile ilgili olarak 'Soylu'ya MHP niçin bu kadar sahip çıkıyor' diye sormuştum.
Süleyman Soylu bakanlıktan alındıktan sonra İçişleri Bakanlığı'nın yasa dışı çetelerinden göçmen kaçakçılarına, uyuşturucu mafyalarından uluslararası suç örgütlerine uzanan operasyonlar ilgili olarak sanki yoğunluk hissedilir gibi.
Ülkemizde ekonomik kriz olduğu hususu herkesin malumu.
Ümitler 7 milyon oy kullanacak gençlikte.
Ülke içinde durum böyle ve görüntü endişeli.
Dışarıda İsrail terörü kasıp kavuruyor.
Filistin'de soykırım devam ediyor ve dünya seyrediyor.
Batılı devletler sadece seyretmekle kalmıyor kayıtsız ve şartsız destek veriyor.
Biz Türkiye olarak tepkimizi 'söylem' olarak ortaya koyduk.
Bu konuda Türkiye olarak öncelikle bence şu iki şeyi yapmamız lazım:
Birincisi Batılı devletler ve 'batılılaşma' meselesini tekrar gözden geçirmemiz gerekir.
İkincisi uzun vadeli düşünüp teknolojik sahada hazırlıklı olmamız lazım.
Zira İsrail ürünleri her yerimizi kuşatmış vaziyettedir.
Vesselam…