Gençliği pörsümüş bir toplumun istikbali olmaz/olamaz. Domuz etinin “kasaplık et” haline getirildiği bir memlekette Fatih gibi nesillerin yetişmesini beklemek beyhudedir. Gençliğin pörsümesi ne demektir?

Gençliği pörsümüş bir toplumun istikbali olmaz/olamaz.

Domuz etinin 'kasaplık et' haline getirildiği bir memlekette Fatih gibi nesillerin yetişmesini beklemek beyhudedir.

Gençliğin pörsümesi ne demektir?

Erkeğin 'kadınsılaştırılması' için düzenlemeler yapılıyorsa, bu genliğin pörsümesi değil midir?

Ben sormak isterim: Bir memlekette erkek 'kadınlaştırılmak' istenir veya teşvik edilirse ya da siyasi hırs uğruna sessiz kalınırsa vatan savunması nasıl yapılacaktır?

'Kadınsı' haline getirilmek istenen erkek ile nesiller nasıl devam edecektir?

Sadece soruyorum.

LGBT meselesi bu değil midir?

Meseleye tersinden bakalım.

Kadınların 'erkekleştirildiği' bir ülkede bizleri bekleyen tehlike nedir?

Bizim toplum yapımızın temeli aile değil mi?

Öyleyse aile müessesesini, kadınların 'erkekleştirildiği' bir vasatta nasıl sürdürülebilir kılacaksınız?

Mesela kadını her işe ve her mesleğe teşvik ediyorsunuz 'eşitlik' adına.

Bu kadını yormaz mı?

Nadide olarak yaratılmış olan vücuda ağır gelmez mi?

Erkeğin yaptığı her işe kadını teşvik etmek, acaba orta vadeli istikbalde ne getirir, ne götürür hiç muhasebesi yapılıyor mu?

Almanya'da kadınların ağır vasıta şoförü olması, bazıları tarafından 'pek muteber' görülüyor olabilir.

Ama acaba, kadındaki annelik vasfını nasıl etkileyeceği hiç tasavvur edildi mi?

Hayat sadece paradan mı ibarettir?

Hayat, wc ile mutfak arasında gidip-gelmekten mi ibarettir?

Devlet-millet bütünlüğü ve millet olarak mevcudiyetimizin devamı hususunda gösterilecek hassasiyetle ilgili olarak yukarıda sıraladığımız/sıralayacağımız soruların cevabını aramak durumundayız.

Her milletin idealize ettiği bir dönem vardır. Öncelikle bu hususu hatırlamak ve doğru 'okumalar' ile şuur güncellemesi yapmamız icap ediyor.

Bizim millet olarak idealize ettiğimiz dönem Asr-ı saadettir. Yani sevgili peygamberimizin şereflendirdiği devirdir.

Bu devri doğru kaynaklardan ve ehil ağızlardan öğrenmek gerekir.

'Muaviye'ye sevmem' diyen bir ağızdan Ashab-ı kiram hürmeti öğrenebilir misiniz?

'14,15 asır öncesi hükümleri günümüze tatbik edemezsiniz' diyerek ayetleri 'güncellemek' isteyen bir zihni yapıdan nasıl bir irfan inşası bekleyebilirsiniz?

Kur'an-ı Kerim'e hürmeti olmayan bir anlayıştan Hz. Ömer adaleti ortaya çıkabilir mi?

Sevgili peygamberimizi ve O'nun mümtaz ashabını hürmet ve muhabbetle idealize etmek, millet olarak bizim temel şiarımız olması gerekmez mi?

Bizim temel referansımız Asr-ı saadet demiştik.

Gençlik şuuruyla ilgili bir örnek verelim.

İslam ordusu Uhud'a doğru gidiyordu.

Şeyhayn mevkinde peygamberimiz tarafından İslam ordusu teftiş edildi. Ordu içinde çocuk denilecek yaşta olanlar vardı.

15 yaşındaki çocukların geri dönmesi emredildi.

Bu çocuklardan Hz. Rafi "ben iyi ok atarım" diyerek sefere katılmak istedi. Bu talebini sevgili peygamberimize arz ederken aynı zamanda ayak parmaklarının ucuna basarak "uzun boylu" görünmeye çalışıyordu.

Hz. Rafi'nin bu davranışı sevgili peygamberimizin çok hoşuna gitti ve onun sefere katılmasına müsaade buyurdu.

Hz. Rafi'nin seferi iştirakine müsaade edilince bunu duyan aynı yaşlarda olan Hz. Semüre "Ben Rafi'den daha kuvvetliyim. Bunu güreşerek ispat edebilirim. Bana da müsaade edilsin" dedi.

Hz.Semüre ile Hz. Rafi güreşe tutuştu ve Hz. Rafi'yi yendi.

Hz. Semüre'nin de sefere iştirakine müsaade edildi.

Sevgili peygamberimizin şereflendirdiği devir olan Asr-ı saadette gençler böyleydi.

Seferden kaçmak için bahane üretmiyorlardı.

Erkekler 'erkek' gibiydi.

Yürekliydi ve imanlıydı.

Ruhen beslendikleri kaynak tertemizdi. Bedenlerini besleyen gıdaları da helaldi.

2011'de imzalanan ve daha sonra gelen tepkiler sebebiyle vazgeçilmek mecburiyetinde olunan İstanbul Sözleşmesiyle kadını 'güçlendirme' adı altında erkeğin ezilmesiyle mi erkek 'erkek' gibi olacak?

2006'da yapılan düzenlemeyle 'kasaplık et' haline getirilen domuz etiyle mi Rafiler yetiştireceksiniz?

Erkeğin 'kadınlaştırılmaya' çalışıldığı bir sistemde Rafiler yetişir mi?

Hz. Rafilerin yetişmediği bir eğitim sisteminde 'parası olan' vatan hizmetini 'parasıyla' yapmaz mı?

Vatan hizmetinin 'parayla' yapıldığı ve yaygınlaştığı bir toplumda sömürgeleşme tehlikesi yok mudur?

Devleti temsil eden hükümetlerin temel görevi devletin devamlılığını temin etmek değil midir?

Hangi gençlik ile 'istikbalden' bahsediyorsunuz?

Hangi gençlik?