Bir TV kanalında ilköğretim çocuklarına kitap okumaları tavsiye ediliyor ve şöyle deniliyor:

"Okuyun!

Size söylüyorum kızlar…

Okuyun, gerekirse isyan edin, evden kaçın”.

Şimdi, bu nedir?

Minnacık çocuklara “evden kaçın!” tavsiyesi yapmak ne demektir?

“Ebeveyninize isyan edin!” ne anlama geliyor?

Ayrıca çocuklarımız okusunlar da ne okusunlar?

Her kitap okunur mu?

Buna kafa karışıklığı denir.  Veya kaş yapayım derken göz çıkarmak denir.

Yapılması gereken tavsiye şu olmalıydı/olmalıdır:

Kitap okunmalıdır. Ama her kitap değil.

Siz, önünüze konulan her şeyi “yer misiniz?”.

Doğru; kitap çok okunmalıdır.

Tekrar hatırlatalım: Yanlış adresten doğru bilgi alınmaz.

TÜRK

11. asırda Türk milletinin hemen hemen tamamı Müslüman olmuştur.

Fakat zaman zaman bazı çevrelerin iddia ettikleri gibi İslamiyet milletlerin ırklarını yok etmez ıslah eder.

Nitekim milletimizin İslamiyet’i tercih etmesiyle Türklük şuuru yok olmamış kristalize olmuştur.

İslam’dan önce var olan cihangirlik anlayışı İslam’dan sonra “i'lây-ı kelimetullah” şeklinde güncellenmiştir.

Yalnız dikkat edelim buradaki “güncellenen” bizim kültürümüz.

Bilindiği gibi İslam’da ırk gerçeği vardır fakat ırkçılık yoktur.

Peygamberimiz Veda Hutbesi’nde bunu şöyle ifade buyurmuştur;

“Ey insanlar! Şunu iyi bilin ki! Rabbiniz birdir, babanız da birdir. Arap’ın Arap olmayana, Arap olmayanın Arap’a; beyazın siyaha, siyahın beyaza takva dışında bir üstünlüğü yoktur. Bunları, burada bulunanlar bulunmayanlara iletsin”.

İslamiyet’i samimi olarak benimsemiş olan atalarımız Ehl-i sünnet çizgisi içinde Müslüman olmayı tercih etmişler ve sevgili peygamberimizin veda hutbesindeki mesajlarını rehber edinmişlerdir.

Bu çerçevede bütün Müslüman Türk devletleri ve özellikle Osmanlı Devleti bu hassasiyeti ihtimamla tatbik etmiştir.

Osmanlı’da resmi dilin Türkçe olması hatta medreselerde tedris/eğitim dilinin Türkçe olmasının yanında İslamî hassasiyetini muhafaza etmesi bu tespitimizi teyit etmektedir.