Umumiyetle/genellikle tıp camiasında kullanılan uydurukçaya örnek olmak üzere “saptamak” kelimesi vardır. Maymuncuk vasfında bir kelime olarak kullanılan “saptamak” kelimesinin “ne hallere düştüğünü” görmek açısından aşağıdaki numunelerine/örneklerine lütfen bakınız:
-Bu araştırmada yüzde on oranında kan düzeyinde düşüklük “saptadık”.
-Yüz hastanın yarısından fazlasında zekâ geriliği “saptandı”.
-Alkoliklerin hiçbirinde isteğiyle alkolden uzaklaşma “saptayamadık”.
-On bir olguda yüz derisinde pigmentasyon “saptandı”.
Yukarıdaki cümlelerin birincisinde “tespit ettik”, ikincisinde “müşahede ettik”, üçüncüsünde “göremedik veya müşahede edemedik”, dördüncüsünde “gözlendi veya müşahede edildi” denilebilirdi.
Burada dikkatimizi çeken bir başka tuhaf durum, lisanımız “deneme tahtası” gibi telakki edilmesidir.
Mesela yukarıda örneklerini verdiğimiz kelimeler tıp sahasında “tutmadığından” bu kelimelerden vazgeçilip bir başka kelimeler kullanılmaya başlanmıştır.
“Visual hallucination”, Mazhar Osman Hoca’nın (ö. 1951) dilinde “görme hayali’dir”. Beğenilmemiş ki, bir nesil sonra “görme halüsinasyonu” olarak kullanılmış fakat sonradan bu “görme varsanısı” şekline inkılap etmiş/dönmüş ardından, “görsel varsanı” halini almıştır. “Delision” karşılığında “hezeyan” kullanıyorken, bazı yazarlar “sanrı” kelimesinde ısrar eder olmuşlardır.
“Affection”, “teessüriyet” olarak kitaplara geçmişken nesilden nesile değişikliğe uğrayarak “duygululuk, duygulanım, duygudurum” oluvermiştir.
Bu gibi keyfi dil uydurmacılığı sebebiyle diğer meslektaşımızın eserini okumamakta zorluk çekmekteyiz.
Çok defa sırf jüri üyesinin kendi kullandığı ıstılahı/tabiri/terminolojiyi benimseyip kullanmadığı için okunup tahkik edilmeden/incelenmeden reddedilen akademik çalışmalar vardır.
Dilimizde bu kafa karışıklığı yaşanırken akademik terfilerde yabancı lisan puanları yukarıya doğru yükseltilmekte.
Türkçe üvey evlat muamelesine layık görülmekte.
“Türkçe” dedik ama hangi Türkçe?
Bizim murat ettiğimiz Türkçe dünü-bugünü ve yarını kucaklayan Türkçedir.
“Saptamak” kelimesiyle kullanılan Türkçe “tarzancaya” benzer bir Türkçedir ve sathîdir.
“Öztürkçe” veya “arı dil” etiketiyle son 100 senedir kullanılmakta olan ve halen bazı çevrelerce inatla devam ettirilmek istenilen bu dil ile milli şuurun teşekkülü beyhudedir.