7 Ekim 2023 günü başlayan “Aksa Tufanı” ile Filistin meselesi yeni bir boyut kazandı. Öncelikle şu düzeltmeyi yapmalıyız.
7 Ekim 2023 günü başlayan 'Aksa Tufanı' ile Filistin meselesi yeni bir boyut kazandı.
Öncelikle şu düzeltmeyi yapmalıyız:
Gerek ülkemizde ve gerekse dünya medyasında söylenegeldiği gibi İsrail'e herhangi bir saldırı olmadı.
Niye olsun ki?
7 Ekim günü olan şudur:
Yıllardan beri İsrail devlet imkanlarını kullanarak Filistinlilerin topraklarını işgal ediyor, bu yetmiyormuş gibi evlerini yıkıyor, çocuklarını öldürüyor.
Evleri yıkılan ve vatanları işgal edilen Filistin halkı kendilerini savunuyor.
İnsanların vatanlarını savunma hakkı yok mu?
Filistinliler çocuklarını öldürenlere karşı savunma yapmasınlar mı?
7 Ekim'de başlayan 'Aksa Tufanı' Filistinlilerin vatan savunmasının farklı bir versiyonudur.
Bu tarihte yeni bir dönemin başladığı kabul edilebilir.
Bu 'yeni dönem' şöyle ifade edilebilir:
Yere göğe sığdırılamayan Mossad 7 Ekim hareketiyle 'çuvallamıştır'.
Filistinli bir grubun (Hamas) İsrail'in fiili işgal altındaki sahaya neredeyse elini kolunu sallaya sallaya girmesi İsrail'in karizmasını (varsa) çizmiştir.
Yine yere göğe sığdırılamayan 'demir kubbe' dedikleri koruma zırhı Filistinlilerin 'el yapımı' füzeleriyle delinmiştir.
Bu yönüyle Filistin meselesi 'yeni bir dönemdir'.
İsrail bir terör devleti ve işgalcidir.
Bu konu iyi anlaşılmalıdır.
1948'de bu bölgeye İsrail devleti kurulduğu günden beri barış iklimi zehirlenmiştir.
Barışı katleden Filistinliler değildir.
Filistinliler o bölgenin sahibidir ve sakinleridir.
İsrail hem işgalcidir ve hem de saldıran taraftır.
Birinci Dünya Savaşında iç ihanetlerle kaybettiğimiz Kudüs meselesi Filistin meselesinin bam telidir.
Filistin meselesi Mescid-i Aksa meselesidir.
Filistin meselesi 7 Ekim 2023'de ortaya çıkan bir husus değildir ve öncesi vardır.
1948 yılından beri bölgeyi barış terk etmiştir.
Hatta daha da geriye gitmemiz gerekir:
Sultan II. Abdülhamid'in tahtan inmesiyle İsrail devletinin inşasına giden yol açılmıştır.
Gök Sultan'ı kim veya kimler tahttan indirdiyse Filistin'de akan kanda vebali vardır.
Gök Sultan'a 'Kızıl Sultan' diyenler İsrail'in attığı her bombada 'katkıda' bulunanlardır.
İsrail dünyanın gözü önünde fosfor bombası kullanıyor.
Üç yüz kilometre kare kadar olan ve iki milyon civarında insanın adeta iç içe yaşadığı küçücük bölgeye fosfor bombası atan İsrail'i ABD başta olmak üzere Fransa, İngiltere destekliyor.
Uluslararası hukukta yasak olan fosfor bombasını kullanan İsrail'i kim engelleyecek?
Birinci Dünya Savaşını çıkaranlar bunlar değil miydi?
İkinci Dünya Savaşını çıkaranlar da bunlar değil miydi?
Barışı katledenler bunlar.
Silah fabrikaları bunlarda.
Böyle bir dünyada yaşıyoruz.
İsrail fosfor bombasını daha önce de kullanmıştı, hatırlayalım.
Aralık 2008, Ocak 2009 tarihlerinde 'Dökme Kurşun Operasyonu' denilen operasyonla binlerce masumun kanına girmişti.
7 Ekim'den beri İsrail Gazze'ye tam 6 bin adet bomba attı.
Bu bombalamalar sadece fosfor bombası değil ayrıca uranyum parçacıklı bombalar da kullanıyor İsrail şu anda.
ABD'nin lojistik destek verdiği İsrail'in havadan ölüm yağdırdığı Gazze 365 kilometre karedir ve bu minnacık bölgede 2 milyondan fazla insan yaşamaktadır.
Ve ölenlerin yüzde 60'ı kadın ve çocuk.
İsrail savaş suçu işliyor ama dünya kör ve sağır.
Kör ve sağır dünyada adalet aramaktayız.
İsrail'in savaş suçu işlediğini Uluslararası Af örgütü tespit ediyor ama cezayı kim verecek, kim?
Öyle anlaşılıyor ki, çok kan akacak, çok.
Bir Müslüman olarak buna üzülüyoruz.
Akan kanın Müslüman kanı olması değil, insan kanı olmasıdır temel mesele budur.
Mesele insan olmak ve herkesin insan olduğunun hatırlanmasıdır.
İsrail ve onun yanındakilerin en büyük çıkmazı sadece kendilerini insan olarak kabul edip başkalarını insan yerine koymamaktır.
Vesselam…