Suriye’de tansiyon düşmüyor.
Yakın zamanda da düşeceğe benzemiyor.
Muhaliflerin rüzgârı baş döndürücü hızla devam ediyor, önüne çıkan rejim güçlerini adeta kurumuş yaprak gibi savuruyor…
Fethu’l Mubin Operasyon Odası’nın koordinasyonu ile muhalifler bir araya getirilmiş, organize halde son bir haftadır, Esad ve müttefiklerine operasyon çekmekte ve sonuç da almaktadırlar.
Operasyon Odası’na bağlı onlarca muhalif grup vardır ancak Heyetu Tahriru’ş Şam (HTŞ) bu gruplar içerisinde en büyüğüdür. Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nu (SMO) da unutmamak lazımdır. Çünkü HTŞ ve zaman zaman SMO bölgede eş zamanlı harekât yapmaktadırlar.
Suriye’de gelişen olayları sıcağı sıcağına yorumlamak, yazmak bir yana, takip etmekte bile bazen zorlanıyoruz. Birkaç ayda veya yılda olacak siyasal gelişmeleri son bir haftaya sıkıştığına tanık
oluyoruz.
Bu hafta ne olduğunu alt alta yazacak olursak ne demek istediğimi daha iyi ifade etmiş olacağım.
- Suriyeli muhalifler harekât başlattı.
- Halep kuşatılmadan birden alındı. Esad rejimi yenilgiyi kabul etti.
- Esad rejimi terk ettiği alanları YPG/PKK güçlerine devretmek istedi.
- SMO, daha hızlı davranarak YPG kontrol sağlamadan bu alanlara Türkiye destekli SMOyerleşti.
- PKK’lı teröristlerin ve Rusların kontrolündeki Tel Rıfat, SMO’lu güçlerin eline geçti.
- Arkasına rüzgârı alan muhalifler Hama’ya girdi.
- Esad’ın “yenilmezler dediği” meşhur 25. Tugay’ı düştü.
- Esad güçleri Humus’a çekilmeye başladı.
- Sahada Esad yalnız başına bırakıldı. İran ve Rusya’dan henüz varlık gösteremedi. Ancak İran’ınönümüzdeki günlerde asker gönderebileceği konuşuldu.
- Türkiye’den Halep’e terse göç olasılığı gündeme oturdu. Hatta bir takım geri dönüşlerinyaşandığı medyaya yansıdı.
Yukarıda sıraladığım maddeleri ayrıntılı yazmak, yorumlamak birkaç cümle ile mümkün değil. Her biri bir makale konusu. Bu olanların sadece son haftada olduğu tekrar vurgularsam, tanık olduğumuz gelişmelerin hızı muazzam derecede…
Suriye’de çatışmaların önümüzdeki günlerde de süreceği kesin.
Humus ’ta rejim direnebilir mi veya rejimin müttefiklerinden destek gelir mi bilmiyorum? Ancak şunu tahmin ediyorum ki Esad bu kadar hızlı gözden çıkarılmayacaktır. Esad üzerinden gizli gündemi olan devletler henüz hamle yapmadılar ve gelişmeleri izlemektedirler.
Son haftada hep Suriyeli muhalifleri ve rejimi konuştuk. Oysa Suriye denilince akla Rusya, İran, ABD –İsrail, İngiltere, Fransa vs… geliyor. Kısaca Suriye şuan için küresel ölçekte bir saha. Muhtemelen son gelişmeler kendiliğinden de başlamamıştır.
HTŞ’nin başını çektiği harekât bir plan dâhilinde cereyan etmiştir. Aşağı yukarı haritalar çizilmiş ve şuan o haritanın oluşturulması için iç unsurlara yeşil ışık yakılmıştır. Görüldüğü gibi rejim gafil avlanmış ve direnç gösterememiştir.
Peki, ne olacak?
Artık Suriye’nin parçalanacağı kesindir. Görünen o ki paylaşım için güçlere alan açılmakta ve bir müddet kendi hallerine bırakılmaktadır. Şu günlerde güç ortaya koyan, saha kazananlar masada daha güçlü olacaktırlar.
Süreç devam ederken SMO ve Türkiye Münbiç konusunda mutlaka adım atmalıdır. PYD/PKK varlığını bu bölgeden de temizlemedir. Ankara muhtemelen ABD’yi bu konuda sıkıştırmaktadır. Münbiç meselesi daha öncede yazdığım gibi özel bir durumu mevcuttur. Türkiye doğrudan bu alana müdahale edememektedir. ABD ile bu konuda anlaşması gerekmektedir. Rusya’da yine Münbiç’te devriye atmakta ve kontrolü sağlamaktadır. Türkiye bu alanda sıkışmıştır. Eğer Münbiç konusunda anlaşma sağlanmaması halinde SMO acilen devreye girmelidir.
Yazının başında yazdığım gibi rüzgâr hızlı, 24 saate çok şeyler sığıyor. Gece yatıp sabah uyandığımızda neler olacağı belli değil. Ancak Suriye meselesi bu kadar kolay bitmeyecektir.
Kısa sürede barışın tesisi konjonktürel olarak da mümkün değildir. Çünkü Ortadoğu’da kazan kaynamaktadır. İsrail iç gündemden biraz düşmüş olsa da Gazze’de hedef gözetmeksizin katliamı devam etmektedir. Şehir enkaza dönmüştür. Gözyaşı yerine artık kan akmaktadır.
Trump’ın gelmesi beklenmektedir.
Trump göreve başlayınca Filistin başta olmak üzere İran ve Lübnan’da yine huzur kaçacaktır. ABD’nin tahrikleri ile İran sahaya çekmeye çalışılacaktır. Rusya Ukrayna ile meşgul edileceği için İran’a beklediğinden az destek verecektir. İran bu kez Çin’in kapısını çalacaktır.
Eğer bu senaryo bu şekilde ilerlerse ABD- Çin karşılaşması, Tayvan’dan Ortadoğu’ya taşınacaktır. Şuan bunları yazmak için erken ama ihtimal dâhilindedir.
Asıl mesele Türkiye!
İnanıyorum ki Türkiye bu badirelerden kârlı şekilde çıkacaktır. Bölgede değişim rüzgârı esmeye başladı. Artık kimsenin durdurması mümkün değildir. Bu değişimden Türkiye’de, Ortadoğu’da hatta Dünya’da nasibini alacaktır.