Değerli Okurlarım,
Hayat herkesi kırar.
Bazen bir söz, bazen bir kayıp, bazen hayalini kurduğumuz bir şeyin ellerimizden kayıp gitmesiyle...
Hiçbirimiz bu kırılmalardan muaf değiliz. Ancak asıl mesele, kırılmak da değil; o kırıldığın yerden nasıl kalkacağımızdır.
Tam da bu noktada hayat bize bir seçim sunar işte:” Ya kırıldığımız yerden daha güçlü bir şekilde ayağa kalkacak ve mücadeleye devam edeceğiz ya da kendimizi kurban rolüne teslim edip seyirci koltuğuna çekileceğiz”.
O zaman yeni sorum şu: “Hayat bir sahneyse sen hangi roldesin? “
Kıymetli okurlarım,
Hayat, dev bir tiyatro sahnesi gibidir. Her birimiz bu sahnede bir rol üstleniriz. Kimi zaman şartlar zor, senaryo acımasızca da olabilir. Ama nihayetinde seçim bizimdir. Ya kendi hayatımızın başrol oyuncusu oluruz ya da başkalarının hikâyesinde figüran olarak kalırız. Başrol olmak, sorumluluk almaktır. Kendini tanımak, sınırlarını zorlamak, düştüğün yerden kalkmayı bilmektir. Figüran olmak ise kontrolü bırakmak, kaderin rüzgarına kapılmaktır.
Tabiri caizse, kurban psikolojisiyse gerçekten konforlu bir hapishanedir.
Kurban rolü, ilk bakışta rahat ve sorumluluktan uzak görünür. "Benim elimde değildi", "Hayat bana hep kötü davrandı" gibi düşüncelerle birey kendini edilgen bir pozisyona yerleştirir. Ancak bu durum zamanla bir hapishaneye dönüşür. Hayattan beklentiler azalır, umut tükenir ve en acısıysa, insan kendine olan inancını kaybeder. Oysa mücadele etmeyi seçmek, bir başkasının değil, kendi hayatının direksiyonuna geçmektir.
Kırıldığın yerden büyüyebilirsin aslında, önemi olan ve farkındalık oluşturan nereden bakıyoruz bu kırılmalara, kırılmaların olumlu mu yoksa hep olumsuz taraflarına mı odaklanıyoruz? Bakış açımızı değiştirerek yaşadığımız ya da yaşayacağımız sonuca direk etki edebiliriz.
Hayatın en öğretici anları, genellikle en çok acı veren anlardır kardeşlerim. Kırıldığımız noktalar, aynı zamanda en çok öğrendiğimiz, değiştiğimiz, dönüştüğümüz, geliştiğimiz, büyüdüğümüz anlardır. O nedenle her düşüş bir çöküş değildir, bazen yeni bir başlangıcın yepyeni bir kapısıdır. Yaralar, zamanla güce, acılar ise bilgelik kaynağına dönüşebilir.
Değerli Okurum,
Elbette seçim bizlerin olmalı her zaman! Kurban olmak mı? Kahraman olmak mı?
Her sabah güne uyandığımızda şükretmeli ve aynaya baktığında kendimize şu soruyu sormalıyız: "Bugün hangi rolü oynayacağım?" Seçim bizim elimizde.
Kırıldığımız yerden çıkıp hayata meydan okumayı seçebiliriz.
Hikâyeni sen yazabilir, hayatın sahnesinde alkışlanacak bir performans sergileyebilirsin. Ya da bir köşeye çekilip seyirci de kalabilirsin. Ama unutma, seyirciler alkışlanmaz. Alkışlar her zaman sahnedeki o cesur oyuncularadır.
Sevgili Kardeşim,
Hayat seni kaç kere kırdıysa, o kadar defa şansın var demektir yeniden başlamak için! Çünkü önemli olan kaç kez kırıldığın değil, her seferinde nasıl kalktığındır.
Seçimini yap öyleyse,” Hayatının başrolü sen misin, yoksa sadece bir figüran mısın?