Genel olarak tüm Dünya’da güven problemi var. Her toplumda da bu güven probleminin, yani insanların birbirilerine güvenlerinin ve insanların birbirine sırtını rahatlıkla dönerek onlara itimat etmelerinin vakti artık geçti sanırım. Çağımız güvensizlik çağı oldu.
Güven ilginçtir, kayboldu mu bir daha geri gelmez. Çok bilinen bir fıkra ya da darb-ı mesel’dir. “Ateş, su ve güven”, her üçü de ormanda yürüyüşe çıkmışlar. Yürüyüşün ilk başlangıç kısmında kendi aralarında şöyle bir diyalog geçmiş. “Biz üçümüz birbirimizi kaybedersek, nasıl bulacağız birbirimizi?” Ateş şöyle demiş: “Nerede bir duman görürseniz, ben oradayım.” Su şöyle seslenmiş: “Nerede bir su şırıltısı duyarsanız ben oradayım.” Sıra güven’e gelmiş ve ateş ile su sormuş: “Seni kaybettiğimizde nerede bulacağız?” Güven şöyle cevap vermiş: “Beni kaybettiğinizde bir daha asla bulamazsınız.”
Bir yabancı iş insanının şöyle bir sözünü ta çocukluk yıllarımda, o iş insanının fabrikasında üretilen ürünlerin satıldığı bayilerde hep görmüşümdür. “İnsanların güvenini kaybetmektense, para kaybetmeyi göze alırım.”
İşte konunun özü buradadır.
Ancak diğer toplumları bilmiyorum da sanki bizim toplumuzda “bilumumum esnaflar, iş insanları, tüccarlar, ticaret sahipleri, hizmet erbabı, doktorlar, öğretmenler, mühendisler, avukatlar, müteahhitler ve genel olarak meslek sahiplerine karşı güvensizlik en başta yer almaktadır.” Bizim toplumda bu saydığım meslek erbabı ve toplumdaki insanların geneli, “para kaybetmektense güven kaybetmeyi tercih ediyorlar.” (Sözümüz Meclisten dışarı, insanlarımız arasında güven kaybetmektense servet kaybetmeyi göze alan, herkese saygım var. Tabi onlar da bu toplumda az da olsalar mevcuttur.)
Niye böyle olduk? Niye böyle olduk derken, “bu çağın insanı ve özellikle esnafı, bakkalı-marketçisi, kuyumcusu, terzisi, berberi, su tesisatçısı, elektrik tesisatçısı neden güven vermiyor? Sırf bunlar mı neden bu çağın insanı güven vermiyor?”
Para, mal-mülk, servet edinme, lüks yaşam ve konfor her şeyden önce geldiği için insanlar artık güven vermiyor.
Meşhur bir söz var ya, “eskiden eşyalar kullanılır, insanlar sevilirdi”. Şimdi insanlar kullanılıyor, eşyalar seviliyor.” İşte güvensizliğin nedeni bu sözde gizlidir. İnsanların güven vermemesinin asıl sebebi maddiyatçılık ve para sevgisidir.
Tekrar beyan ediyorum, Ülkemizde güven veren, etrafında saygı duyulan, itimat sahibi insanlarımız elbette var. Ancak sayıları azdır. Zaten bu sözlerimden de onlar alınmasın.
Yazımızı yine bir şiir ile sonlandıralım.
BU ÇAĞIN İNSANI
Güvenme gülüşüne, pis pis sırıtır.
Gözü açıktır, ayakta uyutur.
Bin iyilik yapsan çabuk unutur.
Bu çağın insanında vefa yoktur.
Mal-mülk için didindikçe didinir.
Ne arkasından, ne önünden gidilir.
Gülmez yüzü, her şeyi dert edinir.
Bu çağın insanında cefa çoktur.
Ne mutlu olur, ne de sürer sefa.
Huzursuzluk yayar dört bir tarafa.
Bulamazsın zerre kadar bir şifa.
Bu çağın insanında deva yoktur.
İnsan mı, başka bir şey mi, seçilmez.
Elinden bir bardak su dahi içilmez.
Benlik, gurur ve kibrinden geçilmez.
Bu çağın insanında vefa yoktur.
Bu çağın insanında heva çoktur.