BİR MEDYA RAPORUNUN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ
Yoğun gündemi arasında bazen kendisine kısa zamanlı gündemler bulabilen ülkemiz, geçtiğimiz hafta yine gündemine bir madde daha ekledi. Siyasi, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Vakfı (SETA) tarafından hazırlanan “Uluslararası Medya Kuruluşlarının Türkiye Uzantıları” başlıklı raporun yayınlanması ile uzun zamandır tartışıla gelen konular bu rapor bağlamında bir kez daha gündeme geldi. Bir grup rapora destek çıkarak uluslararası medya kuruluşlarının Türkçe veya Türkiye servislerinin siyaseten taraf olan isimleri istihdam ederek, bu isimler üzerinden hükümete muhalif bir tutum takındıklarını, tamamen muhalif tarzda tek sesli yayınlar yaptıklarını söylerken; diğer grup, kuruluş ve burada çalışan kişiler bazlı hazırlanan rapor ile bir nevi fişleme yapıldığını, “şu şunun yazısını paylaşmış”, “şu da şunun yazısını retweet etmiş” gibi ifadelerle komik duruma düşüldüğünü ve doğrudan bu kuruşlar ve buralarda çalışanların hedef gösterildiğini ifade ediyordu.
Açıkçası uzunca bir süredir ben de yakinen takip etmeye çalışıyorum bahsi geçen kuruluşları. Bu kuruluşlar arasında uzun yıllardır Türkçe servisi faaliyet gösteren BBC, Deutsche Welle, Voice of America gibi İngiliz, Alman ve Amerikan medya kuruluşlarının yanında, bunlara göre daha yakın zamanda Türkçe bölümü faaliyete geçen Rus Sputnik, EuroNews, Çin’li CRI Türk ve bunların arasında ki en yeni olan İngiliz Independent bulunmaktadır. Oldukça uzun bir süredir yabancı medyanın Türkiye’ye yönelik yoğun bir ilgisinin olduğu muhakkak. Raporda yer alan kuruluşlara başarısızlıkla sonuçlanan EL Cezire’nin yanına İran, BAE, Suudi Arabistan hatta Kuzey Irak kökenli medya kuruluşları da eklenebilir. Rapora geri dönecek olursak, bu kuruluşların hemen hepsinde daha önceden Türk medyasında aktif görevler alan fakat sonrasında görevlerinden alınan veya istifa eden çok sayıda gazeteci çalışmaktadır. Bu isimlerin büyük çoğunluğunun da siyasi görüş veya tutundukları tavır nedeniyle işlerine devam edemedikleri de herkesçe bilinen bir hakikattir.
Bu kuruluşların yayınları takip edildiğinde şu an ülkemizde hâkim olan temel medya anlayışına aykırı tarzda haber içerikleri oluşturulduğu görülecektir. İnsanların muhalif medya diye tanımladığı ve buldukları her fırsatta siyasi iktidara gol atma derdinde olan az sayıdaki kuruluş dışında, eskiden merkez ya da ana akım medya diye tanımlanan birçok medya kuruluşun da siyaseten farklı düşündüğünü ifade eden veya yaptıkları haberler ya da kaleme aldıkları köşe yazıları nedeniyle siyaseten hükümet aleyhine bir sonuç doğurma ihtimali olan neredeyse kimsenin kalmadığı bir gerçek. Bu kişiler için bu yabancı kuruluşlar arayıp da bulamadıkları bir yer oldu. Zira daha önceden yaptıkları haberler sonrasında gazete ya da televizyon yönetiminden aranma ihtimali nedeniyle Anadolu tabiriyle yerleri darken, bu yeni mecra da belki de tam tersi şeklide hükümet lehine bir haber yapsalar bu duruma düşebilirler. Ayrıca ayrılma süreçleri nedeniyle tabiri caizse daha da bilenerek içerik oluşturdukları da görülebilir bir gerçekliktir.
Bunların arasında illa ki geçmişte de bugün de gazetecilik ilkeleri çerçevesinde objektif haberler yapan birçok isim mevcut. Fakat bu isimlerin dahi tasfiye edilerek tek sesli olarak dizayn edilen ve bahsedilen isimleri yabancı kuruluşlara kaptıran medya sistemi galiba bu sürecin en büyük sorumlusu. Zira bugün pek çok insan kendi siyasi görüşüne yakın kabul ettiği medya kuruluşlarında çıkan haberlere, farklı yerlerden teyit etmeden inanmıyor ve son yıllarda yapılan birçok haberi düşündüğümüzde bunu yapmakta da oldukça haklılar. Ayrıca ülkenin gündeminin belirlenmesinde yeri yadsınamaz olan medya içerisinde yabancı kuruluşların sözüm ona “yerlilere göre daha güvenilir” kuruluş olarak yer alması, ülkemiz için büyük bir problemdir.
Meseleye bir de diğer zaviyeden bakmak lazım. Neden bu yabancı medya kuruluşları insanlarımız tarafından bu kadar takip edilmeye başlandı? Neden ülkemizin büyük bir kesimi yabancı kuruluşların haberlerine daha fazla güveniyor? Mikroskobu biraz daha yaklaştırırsak geçmişte kendi düşüncesine dair bir iki gazete ve televizyon dışında yer bulamayan bir siyasi düşünce, şu an onlarca gazete, televizyon, internet sitesi ve paralı çalışan sosyal medya trollerine rağmen neden o bir iki gazete zamanında ki kadar bile insanları ikna edemiyor?