Tarih boyunca Türkler de Afganistan’a büyük önem vermiştir. Bugün Anadolu’da kime sorsanız soylarının kadim Horasan’a dayandığını söyler. Hâlâ Afganistan’da ciddi bir Türk nüfusu bulunmaktadır. Afganistan’ın büyük çoğunluğunu oluşturan Peştun halkı da tarih boyunca Türkleri hep kendilerinin bir parçası olarak görmüştür.
Taliban'ın yeniden iktidara geldiği Afganistan, tarih boyunca Orta Asya merkezli güç mücadelelerinin odağında yer almış bir ülke. Kadim imparatorluklar gibi günümüz süper güçleri de Afganistan'ı işgal etmek için büyük seferler düzenlemişlerdir bu topraklara. 19. yüzyılda büyük güçlerin Orta Asya ve Afganistan gibi stratejik bölgeleri ele geçirmek için verdikleri mücadele 'Büyük Oyun' olarak adlandırılmıştır.
Savaşçı özellikleri ile bilinen Afgan halkı, kendi topraklarını birçok imparatorluğa mezar kılmıştır. Bundan dolayıdır ki, Afganistan 'imparatorluklar mezarlığı' olarak da tanımlanmıştır. ABD Başkanı Joe Biden, Afganistan'dan geri çekilme sebeplerini zikrederken bu ifadeyi kullandı ve bölgenin zorlu şartlarına atıfta bulundu. ABD eski Başkanı Donald Trump da, Afgan halkının savaşçı yönlerine değinerek, bunu da en iyi Rusların bildiğini ifade etmişti.
M.Ö Büyük İskender'in orduları ile gelip ileri gidemediği yer Afganistan'dır. Büyük İskender bugün Afganistan sınırları içinde kalan Baktriya'ya vardığında buradaki savaşçı halkın mücadelesi onun dikkatini çekmiştir. Büyük İskender'in, annesi Kraliçe Olimpia'ya yazdığı bir mektupta şöyle dediği rivayet edilir: 'Anne hükmettiğin ülkenin aslanını sen doğurdun ancak Baktriya'da bütün kadınlar aslanlar doğuruyor.' Bundandır ki Büyük İskender, Baktriya Satrabı ve kendisine karşı büyük direniş gösteren Oxsyartes'in kızı Roxana ile evlenmiştir.
İslam medeniyetinin önemli havzalarından sayılan eski Horasan toprakları arasında da sayılan Afganistan, geçmişte felsefeden müziğe, İslami ilimlerden fizik, kimya, tıp ve coğrafya gibi bilimlerin her dalına kadar yüzlerce düşünür çıkarmıştır. Mevlana Celaleddin Rumi'den Fahrettin er-Razi'ye, Mukatil bin Süleyman'dan İbrahim b. Tehman el-Herevi'ye binlerce alim yetişmiştir bu diyarda. Ünlü feylesof Eflatun'un da ilim okumak için Afganistan'a gittiği söylenir. Büyük İskender sonrası Greklerin Afganistan'ın kuzeydoğusunda yer alan 'A Khanoum' (Ay Hanım) kentinde kurdukları ilim merkezi, Asya'nın önemli şehirlerinden biri olmuştur bir dönem. Afganistan'ın Belh, Herat, Gazne, Mezar-ı Şerif ve Kandehar şehirleri de İslam medeniyetinin önemli merkezlerinden biri olarak tarihte yerini almıştır. Kandehar şehrinin İskenderun, İskenderiye ve Alexandria gibi ismini Büyük İskender'den aldığı belirtilir. Şehrin asıl adı, İskendar'dır ama daha sonra 'is' kelimeleri düşüp 'Kandehar' olarak teleffuz edilmeye başlanmıştır.
Tarih boyunca Türkler de Afganistan'a büyük önem vermiştir. Bugün Anadolu'da kime sorsanız soylarının kadim Horasan'a dayandığını söyler. Hala Afganistan'da ciddi bir Türk nüfusu bulunmaktadır. Afganistan'ın büyük çoğunluğunu oluşturan Peştun halkı da tarih boyunca Türkleri hep kendilerinin bir parçası olarak görmüştür. Bir Türk olan Mahmud Gaznevi'nin kurduğu 'Gazneliler Devleti' Afganistan'da kurulmuştur. Babür İmparatorluğu da Afganistan'da kurulmuştur. Babür İmparatorluğu'nun kurucusu Babür tarafından ele alınan hatıratı 'Babürname' Afganistan hakkında geniş bilgiler içerir.
Osmanlı'nın ilk matbaacılarından İbrahim Müteferrika'nın bastığı kitaplardan biri 'Afganistan Tarihi'dir. Osmanlı Sultanları İngilizlere karşı mücadelede Afganistan'a çok büyük önem vermiştir. Osmanlı Afganistan'a birçok şehbender yani konsolos atamıştır. Bunlardan biri Sultan II. Abdülhamid tarafından Afganistan'a atanan şehbender Şirvanlı Ahmed Hamdi Efendi'dir. İttihat Terakki hükümeti de Afganistan'a önem vermiş ve Afgan halkının askeri eğitimi için her desteği vermiştir. Rauf Orbay ve Cemal Paşa Afganlıların eğitilmesin de önemli rol oynamıştır. Afganistan, Türkiye Cumhuriyeti'ni tanıyan ilk ülke olmuştur. Mustafa Kemal Atatürk de Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk Büyükelçisi'ni Afganistan'a atamıştır. Afganistan'a atanan ilk büyükelçimiz Medine Müdafii Fahreddin Paşa'dır.
Afgan halkı, Balkan Muharebeleri ve Birinci Cihan Harbi'nde de Osmanlı'ya destek olmuştur. Osmanlı'nın son dönemlerinde Veziristan'daki Afgan halkına askeri eğitim vermek için giden Rauf Orbay, kendisine çok benzediği için Afganlı bir genç olan Abdurrahman Peşaveri'yi Türkiye'ye getirmiştir. Peşaveri, Türkiye'nin resmi ajansı Anadolu Ajansı'nın kurucuları arasında yer alır. Afganistanlı iki yazar Cemaleddin Afgani ve Mahmud Tarzi'nin Türk toplumu üzerinde etkisi büyüktür. İstanbul'da üniversite okuyan Mahmud Tarzi Afganistan'ın ilk gazetecilerinden biridir. Birçok Osmanlı aydının kitaplarını Afgan diline tercüme etmiştir. Mahmud Tarzi'nin torunları bugün Türkiye'de yaşamaktadır.
Hasılı kelam, 150 yıldır İngiliz, Rus ve Amerika ile savaş halinde olan Afganistan bu hale nasıl geldi? Neden hep büyük güçlerin işgaline uğruyor? Taliban kimdir ve Afganistan'da nasıl böyle hızlı bir şekilde iktidarı ele geçirdi? Bu soruların cevabını haftaya köşemizde irdelemeye çalışacağız.