Göçmen kızı şarkıları artık dillere pelesenk olmayacak. Çünkü öksüz ve garip göçmenler artık dünyanın her yerinde.
Göçmen kızı şarkıları artık dillere pelesenk olmayacak. Çünkü öksüz ve garip göçmenler artık dünyanın her yerinde. Afrika'nın içilerinden Akdeniz'e her gün on binler göç ediyor. Asya'nın bozkırlarından Anadolu'ya binlerce göçmen akın ediyor. Dünyanın her yerinde olduğu gibi bizde de düzensiz göçlerden dolayı insanlarımızda huzursuzluk ve rahatsızlık başladı. Bazen bu sinir bozucu bir hal bile alıyor. Bu bize, kendi konumumuzun zedelenebilirliğini ve zor elde edilmiş iyi halimizin içsel kırılganlığını hatırlatıyor. Böylece 'göçmen kızı' şarkılarını unutup, elimizde olmadan garip ve öksüz göçmenleri herşeyden sorumlu tutuyoruz.
Küreselleşme, bölgesel savaşlar, doğal afetler ve global ekonomik krizin tetiklediği bu göç dalgası, dünyanın her yerinde huzursuzluğun ana sebeplerinden biri haline geldi. Devletler buna karşı çözüm üretmekte yetersiz kalıyor. İnsanlar ölümle burun buruna gelmekten kaçarken, güvenli ve daha iyi bir yaşam arayışıyla ekonomik göçmenlerin hareketliliğiyle birleşiyor. Evlerini, mülklerini ve yurtlarını terk etmek zorunda kalan göçmenler, sığındıkları ülkelerde göründükleri her sokakta huzursuzluğun müsebbibi olarak görülmeye başlandı. Bu karmaşık göç hareketlerini ele almak için uzun vadeli ve çok yönlü bir strateji geliştirmek gerekiyor.
Bütün dünyada olduğu gibi Türkiye'de de yabancı karşıtlığı maalesef artıyor. Bu karşıtlık, sığınmacılara, turistlere, yatırımcılara ve uluslararası öğrencilere yönelik öfkeli hissiyatın bir sonucu olarak ortaya çıkıyor. Bu durum, sosyal medyada dışlayıcı söylemlerle de destekleniyor ve bazen şiddete dönüşebiliyor. Yabancı karşıtlığı, son yıllarda artan göçmen sayısının bir sonucu olarak daha da tırmanıyor. Ancak bu artışın temel nedeni, ekonomik kriz, savaşlar, yıkılan devletler, devletsiz topraklar ve çatışmaların etkisi altında kalan insanlar için kaçınılmaz bir sonuç olarak ortaya çıkıyor.
Bu krizi çözmek için, siyasi liderler ve sivil toplum, yabancı karşıtlığına karşı bir farkındalık yaratmalı ve ortak bir tavır geliştirmelidir. Yabancı karşıtlığının, güvenlikten iç barışa, demokrasiden ekonomiye, turizmden dış politikaya kadar birçok alana zarar verdiğini anlamalıyız. Ayrıca, Türkiye'nin cazibe merkezi olma özelliğini iyi yönetmek ve sığınmacılarla ilgili sorunları çözmek için çeşitli boyutları ele almalıyız. Bu, Suriyelilerin geri dönüşünü teşvik etmekten, yasa dışı göçü engellemeye kadar uzanan karmaşık bir sorundur. Halkımız gereksiz yere göçmenlere verilen tepkilerin turistlere kadar sirayet ettiğini görmeli. Bunun da turizm ülkesi olan Türkiye'nin ekonomisini etkilediği gibi dünyada da Türkiye'nin imajını zedelediğini bilmeli. Bundan dolayı halkımız düzensiz göç ile ilgili eksiklik ve sorunları devletin ilgili birimleri ile paylaşıp, hükümetin bu konuda adımlar atması için teşvik etmelidir.
Hasılıkelam, birdenbire sokaklarımızda yabancıların belirgin hale gelmesi, insanların kendi konumlarının ve yaşam tarzlarının ne kadar kırılgan olduğunu hatırlatıyor. Bu, hem bireysel hem de toplumsal düzeyde endişeye yol açıyor. Ancak, bu sorunun çözümsüz olduğu anlamına gelmiyor. Yabancı karşıtlığına yönelik farkındalık yaratmak ve toplumsal bir değişim başlatmak mümkün. Siyasi liderler ve sivil toplum, bu sorunu ele almak için işbirliği yapmalı ve ortak bir strateji geliştirmelidir. Yabancı karşıtlığı, güvenlikten iç barışa, ekonomiden dış politikaya kadar birçok alanda ciddi zararlara yol açabilir. Bu nedenle, uzun vadeli bir perspektifle çözüm yolları bulmak önemlidir.
Aynı zamanda Türkiye'nin cazibe merkezi olma özelliği de göz önüne alındığında, bu çekim gücünü iyi yönetmek gerekiyor. Sığınmacılarla ilgili sorunları ele almak, Suriyelilerin geri dönüşünü teşvik etmek ve yasa dışı göçü engellemek gibi çoklu boyutları ele almak gerekiyor. Bu, karmaşık bir mesele ve uzun vadeli bir çaba gerektiriyor, ancak çözülmelidir.