Filistin, yüz yıldan fazla bir süredir emperyalizme ve Siyonizme karşı direniyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu topraklardan çekildiği tarihten itibaren, Filistin tarihi, stratejik, jeopolitik ve dini açılardan dikkat çeken bir şekilde emperyalist işgallere maruz kaldı.
Filistin, yüz yıldan fazla bir süredir emperyalizme ve Siyonizme karşı direniyor. Osmanlı İmparatorluğu'nun bu topraklardan çekildiği tarihten itibaren, Filistin tarihi, stratejik, jeopolitik ve dini açılardan dikkat çeken bir şekilde emperyalist işgallere maruz kaldı. Osmanlı İmparatorluğu, 1918'de Arap topraklarından çekildiğinde, Araplar yani Filistinliler, Suriyeliler ve Iraklılar, hem ordularını kaybetmişler hem de devletsiz kalmışlardı. Osmanlı saflarında binlerce kayıp verilmiş, bu nedenle yaşlılar ve kadınların yanı sora sadece bir avuç genç kalmıştı. Çoğu bu süreçte Osmanlı saflarında şehit olmuştu.
Balkanlar'ı, Irak'ı, Doğu cephesini, Sarıkamış'ı nasıl kaybettiysek, Suriye ve Filistin'i de aynı şekilde kaybettik. Ayrıca bu, Arapların yüzde birlik bir aşiretin İngilizlerin vaatlerine uyduğu için değil, aksine Arap gençlerinin çoğunun Filistin ve Suriye'yi kaybettiğimizde Doğu cephesinde, Sarıkamış'ta, Çanakkale'de ve Suriye'de, hatta Yemen'de Osmanlı saflarında savaşmış olmalarıyla da ilgilidir. Ne yazık ki, bu gerçekler tarih kitaplarımızda çok az kitap dışında yer almadı.
Osmanlı'nın Gazze savaşlarına, Çanakkale Savaşı'na, Balkan Savaşları'na, Irak ve Doğu Cephesi'ndeki savaşlara katılmış olan Arap askerlerinin hatıralarını okuduğunuzda, onların yaşadığı dramı daha iyi anlayabilirsiniz. Arapların toprak satması veya arkadan bizi vurulmaları gibi hikayelerin, emperyalistlerin ve siyonistlerin uydurduğu yalanlar olduğunu rahatlıkla görebilirsiniz. Milli Mücadelemiz, Arap gençleri için de büyük bir umuttu. Suriye ve Filistin'de de Kuvayi Milli hareketleri kuruldu ve dönemin iki büyük emperyalist gücü olan Fransızlar ve İngilizlere karşı mücadele edildi.
Osmanlı İmparatorluğu bu topraklardan çekildiğinde, Çanakkale Cephesi'nde savaşan Suriyeli İzzettin Kassam, Filistinli Hacı Emin el-Hüseyni ve Iraklı Reşid Ali Geylani gibi Arap gençleri direniş hareketleri başlattı. Çanakkale Cephesi'nde Osmanlı saflarında savaşan Suriyeli İzzettin Kassam, Filistinli Hacı Emin el-Hüseyni ve Iraklı Reşid Ali Geylani gibi Arap gençleri direniş hareketleri başlattı. Onların hatıralarını da incelemek önemlidir. Osmanlı çekildikten sonra başsız ve ordusuz kalan Arap sivil halkının, İkinci Cihan Harbi'ne kadar nasıl direndiğini dinlemek, tarihsel bir perspektif sunar. İkinci Cihan Harbi sonrası CIA ve KGB tarafından desteklenen sözde milliyetçi Arap liderlerin halklarına yaptıkları zulümleri okuyun. Bu liderler, emperyalistlerin yapamadıklarını, Sömürgecilikle mücadele ediyoruz gibi yalanlarla halklarına zulmettiler.
Çanakkale'de yatan Kudüslü, Hayfalı ve Gazze'li gençleri hatırlayalım. Osmanlı İmparatorluğu'nun son savaşı 'Gazze Savaşları' oldu ve bu savaşta da Osmanlı saflarında birçok Arap ve Filistinli genç şehit edildi veya esir alındı. Sarıkamış'ta şehit olanların çoğu soğuk bölgelere alışkın olmayan Arap gençleriydi. Osmanlı İmparatorluğu çöktüğünde başsız ve ordusuz kalan Arap dünyası sahipsiz kaldı. Ancak bazı Osmanlı bürokrasisi ve ordusundaki Araplar, halklarını savunmak için 1918 sonrası geri döndü. Başta İzzettin el-Kassam ve Abdülkadir Hüseyni'nin liderliğinde Filistinliler, 1918-1948 arasında İngiliz mandasına ve Siyonist terör örgütleri Haganah, Irgun ve Stern'e karşı topraklarını savundu. Osmanlı çekildiğinde, Yahudilerin Filistin'deki toprak oranı yüzde 2,5 iken, 1947'de BM Taksim planı ilan edildiğinde Siyonistler Filistin topraklarının ancak yüzde 4'üne ulaşmıştı. BM ve diğer küresel güçler, büyük bir oyunla 1948'de Filistin topraklarının yüzde 60'ını Siyonistlere verdi.
1947 yılında dünyanın dört bir yanındaki Müslüman gençler, Filistin'e destek amacıyla emperyalizme karşı yola çıktı. Türkiye'den birçok genç de Filistin'e gidenler arasındaydı. Türk siyasetçi ve gazeteci Ömer Rıza Doğrul, bu konuya detaylı bir şekilde yer verdiği "İsrail: Tedhiş, İstila ve Harp Kaynağı" adlı kitabında bu olayları anlatmıştır. Ancak Filistin, Arap ülkeleri içinde en şanssız olanıydı ve tüm Müslüman ülkeler tarafından terk edilmişti. Batı yanlısı sözde Müslüman liderlerin mağduru oldu. İsrail'e tepki gösteren Filistinli liderler, maalesef şehit edildi, örneğin Lübnan Başbakanı Riyad es-Sulh gibi. 1918-1948 yılları arasında Filistin'in liderliğini yapan Hacı Emin el-Hüseyin'den sonra, Ahmet Şukeyri gibi liderler, Osmanlı İmparatorluğu'nun çekilmesinden sonra uzun yıllar boyunca İngilizlere karşı "Biz Osmanlıyız" diyerek mücadele etti.
Sonuç olarak, Filistin meselesi hakkında daha fazla akademik çalışma yapılması gerektiği açıktır. Filistin'in anlatılmamış hikayesini dünyaya duyurmalıyız. Safsatalar, yalanlar ve oyunlara karşı gerçek hikayeleri anlatma zamanı gelmiştir.