40 Yaş Üstünde Glokoma Dikkat
Dünya Sağlık Örgütü'ne göre, glokom dünyada önlenebilir körlüğün
ikinci nedeni ve global olarak yaklaşık 60 milyon kişi glokoma
bağlı görme sinir hasarından etkilendi ve bunların yüzde 10’unda
körlük meydana geldi. Bu sayıların 2020 yılında sırasıyla 80 milyon
ve 11 milyona ulaşacağı tahmin ediliyor.
Koru Ankara Hastanesi’nden göz hastalıkları uzmanı Prof. Dr. Burak
Turgut ile halk arasında eski yıllarda Karasu Hastalığı, günümüzde
ise hastalığı tam olarak karşılamasa da Göz Tansiyonu olarak
bilinen glokom hastalığını konuştuk.
Prof. Dr. Turgut, bebeklikten itibaren yaşlılık dönemine kadar her
bireyin glokom gelişimi açısından risk altında olduğunu ifade
ederek, özellikle yaşlı bireylerin daha yüksek risk taşıdığına
dikkat çekiyor. “Yaklaşık her 10 bin canlı bebekten biri de glokoma
sahip olabilir, gençlerde de glokom meydana gelebilir” diyen Prof.
Dr. Turgut, diğer önemli risk faktörlerini şöyle sıralıyor: Siyah
ırk, yaşın 60’ın üstünde olması, ailede glokom varlığı, kişide
diyabet ve kalp damar hastalığı. Ayrıca göze ağızdan/damardan
kortizon uygulamaları, göz-içi iltihabi hastalıklar, retina
tabakalarında ayrışma ve yüksek miyopi varlığı da glokom için risk
faktörleri olarak değerlendiriliyor.
Prof. Dr. Turgut, görmenin sinsi hırsızı olarak ifade edilen
glokomun çeşitli tipleri olsa da hastaların çoğunlukla ağrısız,
sessiz seyreden açık açılı glokom tipine sahip olduğunu belirtiyor.
Açı kapanması adı verilen tipte ise şiddetli bulgu ve şikayetler
nedeniyle hastalığın sinsi seyretmediğini, bu hastaların erken
dönemde hekime başvurduklarını bildiriyor.
En sık görülen form olan açık açılı glokom hastalığının, olağan göz
muayenesi sırasında veya yakın görmedeki bozulma nedeniyle göz
hekimine başvuran 40 yaş üstü hasta grubunda saptandığını kaydeden
Prof. Dr. Turgut, hastaların sadece yarısının hastalığının farkında
olduğunu açıklıyor.
İlaç tedavisi ve/veya ameliyat ile göz içi basıncın hekimin hastaya
özgü olarak hedeflediği düzeye getirilerek görme kaybı gelişimini
durdurmanın mümkün olduğunu belirten Prof. Dr. Turgut, “Ancak erken
tanı hastalığın vereceği zarardan korunmak için ilk adımdır. Bu
nedenle özellikle 40 yaşından sonra yılda iki defa olmak üzere
düzenli göz muayenesi, göz içi basıncı ölçümü ve görme sinirinin
değerlendirilmesi, tanı konulduktan sonra hastanın tedaviye uyumu
ve takiplere devamı çok önemlidir” uyarılarında bulunuyor.
Görmenin sinsi hırsızının size zarar vermesini önlemek için
glokomun farkında olun ve risk faktörlerine sahipseniz mutlaka göz
hekiminize başvurun.
Sağlıkla kalın.