Medeniyetin derdi
Günümüzde stres, düzensiz beslenme, katkı maddeleri, yoğun iş
temposu ve bazı alışkanlıklar kabızlık şikayetiyle başvuruların
artmasına neden oluyor. Türk Gastroenteroloji Derneği Başkanı Prof.
Dr. Serhat Bor, öldürmeyen ama güldürmeyen, yaşam kalitesini ciddi
oranda bozan bir sorun olan kabızlıkla ilgili olarak, “Medeniyetin
yol açtığı, tedavisi mümkün bir rahatsızlıktır” diyor.
Kabızlık, günlük pratikte gastroenteroloji uzmanlarının en sık
gördüğü olgular arasında ve aile hekimleri arasında en fazla
konulan tanılardan biri. Ülkemizde fonksiyonel barsak hastalığı
yüzde 22.4, kabızlık yüzde 8.3 sıklığında görülüyor. Kadınlarda
daha sık görülüyor. Her yaşta görülebildiği gibi gebelik, stres,
hareketsizlik, aşırı diyet yapılması, bazı hastalıklar (tiroidin az
çalışması, nörolojik hastalıklar) ve özellikle ilaçlar tetikleyici
olabiliyor. Yaşlılarda sıklığı ve ciddiyeti artıyor.
Nefes egzersizi
Kabızlığın, ölüm riski hiç olmasa da bazen hastaları bezdirecek
kadar şiddetli yakınmalar oluşturduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Bor,
“Dışkılama hissi olup ihtiyacını giderememe, tuvalette uzun zaman
geçirme kişileri sosyal açıdan etkiler, seyahat ve ev
ziyaretlerinden kaçınmalarına sebep olabilir. Zorlanma sırasında
oluşan çatlaklar nedeniyle dışkıda kan görülmesi kişileri
telaşlandıran ve doktora başvurmalarına yol açan önemli bir
etkendir” açıklamalarında bulunuyor.
Prof. Dr. Bor, fonksiyonel denilen klasik kabızlık tipinde az
sayıda ve sert dışkılama olurken, hassas barsak hastalığının (İBS)
kabızlık alt grubunda kabızlıktan daha çok karın ağrısı ön planda
olduğunu ve bu hastalarda kabızlık tedavisine ek olarak spazm
giderici tedaviler verildiğini açıklıyor. Dışkılama
koordinasyonunda bozukluk bulunan tipte ise esas sorunun gaitanın
boşaltılamaması olduğunu belirten Prof. Dr. Bor, “Bu hastalar
diyafragmatik nefes egzersizlerinden daha fazla yarar görürler”
diyor.
Çok sayıda hastada, bir takım davranış değişiklikleri ve nefes
egzersizleri ile ve sadece kısa süreli ilaç tedavisiyle çözüme
ulaştırılabildiğini bildiren Prof. Dr. Bor, yapılması gerekenleri
şöyle dile getiriyor: “İlk yapılması gereken, yaşam tarzında
kabızlığa yol açan nedenlerin ortadan kaldırılmasıdır. Örneğin
tuvalet seçerek dışkılamayı ertelemek, az sıvı almak, posasız
beslenmek kabızlığa zemin hazırlar. Dışkılama hissi
ertelenmemelidir. Her sabah kahvaltıdan sonra büyük bir bardak su
içip 10 dakikaya kadar tuvalette oturup nefes egzersizleri
yapılması çok yararlı olmaktadır. Aşırı ıkınmadan ve tuvalette 10
dakikadan uzun oturmadan kaçınılmalıdır. Alaturka tuvaletler daha
kolay dışkılama sağlar. Diğer tuvaletlerde ise ayak altına bir
yükseklik koyulması önerilir. İlaçlarla ilgili çok sayıda yanlış
inanış mevcuttur. En sık söyleneni kabızlık önleyici ilaçların
‘alışkanlık’ yaptığı veya barsaklara zarar verdiğidir. Bu söylemler
yanlıştır. İlaç tedavisinde ülkemizde yakınlarda kullanılmaya
başlanan polietilen glikol grubu ile laktuloz en başarılı
olanlarıdır.”
Sağlıkla kalın.