Akıl alır gibi ve normail bir insanın yetişebileceği bir ülke olmanın haylice uzağına düşmüş bir durumdayız. Normal bir ülkenin bütün gündemini allak bullak edecek, o ülkenin halkını, aydınını...
Akıl alır gibi ve normail bir insanın yetişebileceği bir ülke olmanın haylice uzağına düşmüş bir durumdayız. Normal bir ülkenin bütün gündemini allak bullak edecek, o ülkenin halkını, aydınını, gazeteci ama özellikle de yargı dünyasının tüm kimyasını bozacak cins ve büyüklükte olayların onlarcasının aynı gün içerisinde yaşandığı bir ülkeyiz.
Koca bir ülkenin ruh, fizik ve biyolojik dengesini deprese edecek bir başka olay daha düştü gündeme. Ziraat bankasının, isminin ve cisminin ne ve nerede olduğunun dahi bilmesi mümkün olmayan bir ülkenin (!) telekominikasyon üzerine çalışma yaptığı iddia edilen ve üstelik de yaklaşık iki milyar dolarlık bir cüsseye (!) sahip olduğu iddia edilen bir şirkete yetimin, öksüzün, fakir fukaranın geleceğinin nasıl peşkeş çekildiği ile çalkalanıp durmakta.
Aklımız, zekamız ve kültürümüz bir kenara onurumuz, gururumuz, geleceğimiz ile adeta gözümüzün içine bakıla bakıla dalga geçildiği bu olay, normal bir ülke ve insan kümesinin dayanma ve tahammül edebilme sınırının da çok ötesine denk düşmektedir.
Bir ülkeye ve bir millete böylesi bir hıyanetin yapılabilmesi ve böylesi bir girişim içerisinde olunabilmesi, aklın alabildiği ve insan (!) cüretine denk bir girişim değildir. Bir devlet bankasının ismen ve cismen nerede olduğunun dahi tespitinin son derece zor olduğu bir ülke ve o ülkenin şirketine böylesi bir miktarı serbest bırakmış olması evvela akıl ve sonra da normal bir insan cüretiyle açıklanır bir davranış değildir.
Peki o halde böylesi devasa bir dolandırma işleminin izin, imza ve onay aşamasında bulunan kişilerin devasa huzur, güven ve rahatlık içerisinde olmasını kim nasıl açıklayabilir!? Şayıştay raporlarınca tespit edilmiş böylesi büyük bir meblağın Türk kamuoyundan saklı tutulması ve yargının da harekete geçmemiş olmasını kim nasıl açıklayabilir!?
Türkiye cumhuriyeti nüfusunun %60'ının üzerindeki bir kitlenin asgari ücret ve daha da altında bir gelire makum edilmesi yetmiyormuş gibi, gecikme faiziyle birlikte iki buçuk milyar dolara denk düşen bir miktarı kimler hangi saikler ile bir bilinmezin merhametine teslim etmiştir !?
Kendi halkı olan esnafına, çiftçi ve sanayicisine aylık yediyüz elli tl gibi onur kırıcı bir miktarı yardım diye açıklayan iktidarın, böylesi büyük bir vehamet karşısında hala ve inatla suskun kalışını kimler nasıl açıklayabilir
Hangi şirkete, şirketin nasıl bir iş ve uğraş içinde olduğuna, şirketin sahiplerinin kimlerden oluştuğuna, aracı olanlardan onay verip dışarıya aktarımına izin verenlerin kimler olduğuna varıncaya kadar hiç bir bilgiye sahip olmadığımız ve bütün bunlara da '' ticari sır '' adı altında utanç açıklaması yapanları hangi merci ve kimlere şikayet edeceğiz !?
Kamu malını, kamu bankalarını böylesine lakayt ve layüsel kullanan, içini boşaltan ve üstelik böylesi rahatlık ve güveni kimlerden aldığını bilmediğimiz bu zümre, günün kazanımlarını bir nimet kabilinden dört eliyle sarıp sarmalarken, yarının Türkiyesin de bütün bu hukuksuzlukların önemli hukuki yaptırımlarının olacağının sarhoşluğunu yaşamaktadırlar.
Ben yaptım oldu ! sorumsuzluğunun, sarhoşluğunun, layüsel davranış lüksünün ve birde bütün bunlara rağmen güvenç içerisinde olunduğu inancının, hangi saikler ve teminatlara dayalı olduğunu henüz kestiremiyor olsakta, hiç bir düzen ve devranın baki olmadığının altını çizmek istiyorum.
Her türlü yalan, talan, aldatma, kandırma, yolsuzluk ve dolandırma girişimlerinin ve müntesiplerinin birgün mutlaka hukuk önünde ve de hak ettikleri cezai müeyyidelere tabi tutulacakları inancı yarınlara olan umudumuzu diri tutmaktadır.
İnanıyor ve umud ediyoruz ki hala bu ülkeyi seven aydınlar, gazeteciler, siyastçiler, sanatçı ve yargı mensupları vardır ve günü geldiğince mazlumun hakları üzerinde tepinen bu ahlak fukaralarından bu günlerin hesabını soracaklardır.