Dünyanın tüm maddi imkân ve olanaklarını, sevk ve idare kontrolünü elinde bulunduran beş aile, YENİDÜNYA DÜZENİ diye bir düzenek kurmuş ve bu düzenek içerisinde İLAHİYATÇILARI YALAN, SÖYLEYENLER LİSTESİNİN EN BAŞINA ENTEGRE EDİVERMİŞ.
Dünyanın tüm maddi imkan ve olanaklarını, sevk ve idare kontrolünü elinde bulunduran beş aile, YENİDÜNYA DÜZENİ diye bir düzenek kurmuş ve bu düzenek içerisinde İLAHİYATÇILARI YALAN, SÖYLEYENLER LİSTESİNİN EN BAŞINA ENTEGRE EDİVERMİŞ.
Öyle ya, yalan söylediği an, KARA'YI AK diye pazarladığı zamanda bile bu yalan analize, tetkik ve kuşkuya en az uğrayacak yalan, aldatma ve dolandırma ameliyesi tam da bu zümrenin, Din adamları zümresinin söyleyeceği yalanlardı…
Yenidünya düzeni derken A'dan Z'ye varıncaya kadar her şeyi bu düzen ve düzenek içerisinde ele almışlar. Bu anlamda Akademisyen dünyasından İlahiyat, Tarikat, Cemaat, Diyanet, Cami, Dinsel dernek vb. yapılardan tutunda gazeteci, yargı mensubu, bilim adamı ve elbette sağlık sektörünü kendilerine taşeron olarak atamışlar.
Daha sağlıklı, daha güzel, daha lezzetli ve daha bol ürün almak istiyoruz diyerek tüm sebze ve meyvelerin genetik yapısı ile oynadılar. Bütün bu namussuz, Allahsız, izan ve vicdansız yalanı piyasaya sürerken yanlarında bilim insanları ama özellikle tıp dünyasının hatırı sayılır isim ve sayılarına senkronize yalan söylettiler.
Su ülkeye refah bu ülkeye Demokrasi götüreceğiz derken de malumunuz olduğu üzere Sosyologları, Antropologları, Teolog, psikolog, Tarihçi ve tüm bu çarkın eksiğini tamamlayacak ve bu anlamda gereksinim duyulan tüm LOG' ları yalan söylemeleri için tam saha sürdüler.
Mevzu, yenidünya düzeniydi ve dolayısıyla hayat onların istediği gibi, A'dan Z'ye değişmeli ve nüfus yapısı da yine bu hegemonik gücün istediği sayı ve renge dönüştürülmeliydi. Çeşitli konferanslar yapılmalı, seminerler düzenlenmeli, TV ve hatta tüm yayın organlarında pres yayınlar düzenlenmeli, gerekli görülmüş ve elbette sisteme entegre edilmiş tüm LOG'lar senkronize şekilde yalanlar söylemeliydi.
Toplum nefes dahi aldırılmıyor ve yalan bombardımanına tabi tutuluyordu. COVİD 19, akıllara zarar derece de tehlikeli(!) bir virüs idi ve toplumun sağlığını kendisine dert ve sorun edinmiş(!) Dünya Sağlık Örgütü pandemi ilan etmiş, kelli felli Tıp Profesörlerini ve titrin sahiplerini tam kapasite saha sürmüş kapağı açılmamış yalanlar söyleniyor ve söyletiliyordu.
Aşı gerekli zira bu aşı bilimsel(!) bir aşı dediler. Maskeyi zorunlu kıldılar. İçeriğinden yana kendilerinin bile bir gram bilgilerinin olmadıkları bu sıvıları öve öve bitiremedikleri gibi birinci doz, sonra ikinci doz, üçüncü doz ve hatırlatma, tetikleme, bütünleme dozları diyerek yalanlarını, şeytana meslek öğretircesine maharetle piyasaya sürdüler.
Tabi ki bütün bu yalanlar gazeteciler eliyle, televizyoncular, köşe yazarları, radyo programcıları ve yine sanal alemin sanal trolleri eliyle vaveylaya verilmiş '' öldük, bittik ve mahvolduk '' hezeyanları eşliğinde adeta ayin huşusu içinde evvela beyinlerimize zerk ettiler.
Böyle buyurmuştu dünyanın seçkinleri ve artık yeni bir dünya kurulmalıydı…
Genetiği değiştirilmiş ve tümünün patenti kendilerinde olmayan sebze ve meyve adeta kalmamıştı. Bütün bunlara rağmen gözü dünmüş bu insanlar doymak ve durmak nedir bilmedi ve sıraya sentetik et imalatını soktular.
Tavuk ve yumurta bile kabak tadı veriyordu artık. Yapay yemler, yapay otlar, yapay ilaçlar ile nevri dönmüş ve döndürülmüş hayvanlar kuş gribi, şap, zatürre, enterotoksemi, şarbon, veba, sarılık, piyaten, çiçek ve agalaksi isimler altında kimileri uyduruk kimileri ise bilinçli bir hastalığa tabi tutulmuş ve yapay et için bütün zihinlerin alt yapısı uygun hale getirilmişti.
Dur duraksız yalan söyleniyordu. Doymuş yağ doymamış yağ yalanının piyasaya sürüldüğü yıllar, tabi ve hayvansal yağların binbir hastalığa gerekçe olduğu ve acilen bitkisel ve trans yağlara dönülmesi gerektiği yalanı ile milyar dolarların çerez parasına döndürüldüğü bu beş aile, paraya boğduğu patentli ve titrinli köleler ile yalan seanslarına hız kesmeden devam ediyordu.
Evvela sebzelerimizi ellerimizden aldılar ve sonra meyvelerimizi ellerimizden aldılar. Ata tohumlarımızı ellerimizden aldılar ve tamamen yalan ve yapay ürünleri ile evvela ruh ve sonra da fiziki sağlığımızı ellerimizden aldılar.
Ruh sağlığı bozulmuş(!) insanların iyileşmeleri ve sağlıklarına tekrar kavuşmaları amacıyla diyerek piyasaya sürdükleri bir başka yalan ile yüzlerce milyar dolarlık Antidepresan isimli uyuşturucular ile gönüllü köleler yaratmakla birlikte yasal(!) uyuşturucular ile psikopat bir gençlik türettiler.
SİSTEM SAHİPLERİ VE KENDİLERİNE İMAN ETTİRDİKLERİ TÜM EKİPLERİ İLE BİRLİKTRE TAMAMI YALAN SÖYLÜYOR !!
BİR SİETEM, BİR ÇARK VE BİR BİŞEY (!) KURMUŞLAR Kİ HOCASI YALAN SÖYLÜYOR !
İLAHİYATÇISI YALAN SÖYLÜYOR !
GAZETECİSİ YALAN SÖYLÜYOR !
İŞ ADAMLARI YALAN SÖYLÜYOR !
SİVİL TOPLUM KURULUŞLARI YALAN SÖYLÜYOR !
DİYANET DEDİKLERİ MELANET VE MÜNTESİPLERİ YALAN SÖYLÜYOR !
HUKUKÇULARI YALAN SÖYLÜYOR !
DOKTORLARI YALAN SÖYLÜYOR !
ADLI ORGANLARI YALAN SÖYLÜYOR !
CAMİ İMAMLARI, MÜEZZİN VE CEMAATİ YALAN SÖYLÜYOR !
TARİKATLARI, ŞEYHLERİ, DERVİŞ VE MÜRİTLERİ YALAN SÖYLÜYOR !
TELEVİZYON, RADYO VE MEDYA ORGANLARI YALAN SÖYLÜYOR !
SİYASETÇİLERİ YALAN SÖYLÜYOR !
İL BAŞKANI, BELEDİYE BAŞKANI VE DÂHİ MUHTARI YALAN SÖYLÜYOR !
BÜNYEDE KALMANIN VE BU KALIŞIN NİMETLERİNDEN İSTİFADE ETMENİN, BİR BAŞKA DEYİŞLE İMANIN (!) KEMALE ERMESİNİN İLK ŞARTI OLAN YALAN, SENKRONİZE ŞEKİLDE TEŞKİLATIN HER YERİNDE VE GÜNÜN HER SAATİNDEN AKSATILMADAN YERİNE GETİRİLİYOR.
ŞİMDİ BEN SİZLERE NE DİYEYİM !?
BİR SONRA Kİ YAZIMA KALSIN…