İki gün önce bir dost mesaj gönderdi. Yeni “allameler” çıkmış. Diyorlar ki “Kur’an’da bir tane Nebi’ye itaat emri yoktur. Velhasıl dinde hadis diye bir kaynak yoktur. Nebi Muhammed vefat etmiştir”.
İki gün önce bir dost mesaj gönderdi. Yeni “allameler” çıkmış. Diyorlar ki “Kur’an’da bir tane Nebi’ye itaat emri yoktur. Velhasıl dinde hadis diye bir kaynak yoktur. Nebi Muhammed vefat etmiştir”.
Yüzyıllardır müsteşriklerin yapamadığını bu ilahiyatçı kılıklı müsteşrikler yapıyorlar. Sevgili peygamberimizi devreden çıkarmaya çalışıyorlar.
Kur’an’da “namaz” yoktur diyen mi ararsınız,
“Hz. Adem’in babası vardı” diyen mi ararsınız,
“Yetim olmak sünnetse öldür anneni veya babanı” diyen sapıklar mı ararsınız,
“Allah gaybı bilmez” diyen tipler mi ararsınız.
Bunların hepsi ülkemizde vardır ve halen görev yaptıkları okullarda ders vermektedirler. Ve bunlardan ders alanlar imam, müftü ve vaiz olarak, ezanla yoğrulmuş Anadolu’muzda insanlarımıza “rehber” olacaklar, öyle mi?
Bu tip insanlar tarafından “bilgilendirilmiş” nice insanlar var, namaz kılmayıbırakıyor.
“Ben sadece Kur’an’a bakarım” diyenler var. Yalan yanlış meallerle “müçtehit” kesilenler var bu ülkede.
İslam tarihinde bu ve benzeri sapıklıklar vardı ve bundan sonra da olacaktır.
Yapılması gereken akl-ı selim insanların ehl-i sünnet anlayışını güçlendirmek hususunda hassasiyet göstermeleridir.
Bu ülkede ehl-i sünnet kuruluşları vardır ve var olmaya devam edecektir.
Ne diyelim, büyük milletler büyük imtihanlar geçirirmiş.
Milletimiz, sevgili peygamberimize emsalsiz hürmet etmiş ve Kur’an’a bağlı olmasının bereketiyle tarihte büyük devletler kurmuştur. Bu yönüyle büyüktür milletimiz.
Buradaki “büyüklük” kibir ve gurur anlamında değil, kucaklayıcı ve hâmilik ile alakalıdır. Adalet anlayışını titizlikle tatbik etmeye çalışmakla ilgilidir.
Böyle bir ecdada mensup olmakmuazzam bir talihtir.
Layık olmaya çalışıyoruz.