Merhaba çok kıymetli İstiklal Gazetesi’nin güzide ailesi ve okuyucuları. Bir mum ışığı olabilmek adına, fırsat buldukça acizane İstiklal Gazetesi’nde köşe yazılarımla bundan böyle sizlere katkı sunmaya gayret edeceğim.
Merhaba çok kıymetli İstiklal Gazetesi'nin güzide ailesi ve okuyucuları. Bir mum ışığı olabilmek adına, fırsat buldukça acizane İstiklal Gazetesi'nde köşe yazılarımla bundan böyle sizlere katkı sunmaya gayret edeceğim.
Menfaatin, çıkarın, makam ve saltanatın, yalan ve talanın, sahte ve suni gündemlerin, siyasi kavgaların arasından sıyrılmış analizlerimizle, perdenin asıl gerisinde yaşanan olaylardan bahsedeceğiz. Siyasi çerçeveden değil, insani, kalbi ve vicdani pencereden konuşacağız. Sosyal medya hesaplarımda, Youtube yayınlarımda, bazı programlarda anlattığımız meselelerin özünü bu köşeden de toplum yararına, insanlık adına duyurmaya çalışacağız.
İnsanlığın başına örülen çorapları, içeride ve dışarıda olup bitenleri, satır aralarını, ana akım medyada yer almayan birçok meseleyi imkan buldukça anlatmaya özen göstereceğim.
Bizi, kıldan ince, kılıçtan keskince günler bekliyor. O günleri sorgulayan insanlar olarak bu cendereden hep birlikte sımsıkı çıkacağız. Önümüzdeki günlerde çok derin konulara da yer vereceğiz. Kim bilir belki çok şaşıracaksınız, belki de 'Komplo' gözüyle bakacaksınız. Ancak şundan eminim ki; Anlatacağımız konular hayatınıza küçük de olsa bir dokunuş sağlayacaktır. Umarım faideli olurum.
Gece düşünen gündüz yorulan, gece sorgulayan gündüz uygulayan, gece uyanan gündüz uyuyan, gündüz uyanan gece uyuyan ters istikamette bir devirde yaşıyoruz. Artık vakit insanlık için çok az. Köprüden önce son çıkış. Gerçek manada 'İyiler', gerçek manada 'Kötüler.' İnsanlık özellikle bu dönem ikiye ayrıldı. Karanlık zirvede, aydınlık ise çok yakın.
06 Şubat 2023 tarihinde üç büyük sallantının şiddetiyle 11 İlimizde deprem meydana geldi. Henüz kırkı çıkmadan medya ve siyaset hayatı bir anda normale çeviriverdiler. Üzerinden tam 2 ay geçti. Acılar, anılar, enkazın altında kalan canlar, hatıralar. Sırtını döndü, gitti herkes. Medya siyasete odaklandı. Ne olup bitiyor umurlarında mı bilemem. 2 ay sonra 6 il daha afet bölgesi ilan edildi. Şu sıralarda ise, 24 İl'e de bir deprem vurgusu yapıldı. Peki nedir bu deprem furyası? Ne oldu da tüm ülkede faylar birden atağa geçti? Mesele sadece 'Fay' gerçeği midir, yoksa bir bit yeniği var mıdır? Bazı tespit ettiğimiz durumları ilerleyen günlerde daha açık ifadelerle irdeleyeceğiz.
Açıkcası benim gündemim, özellikle son üç yıldır üzerinde durduğum konular çok başka. Kayıkçı kavgalarının bir toplum mühendisliği olduğunu, artık bir grubun değil ideolojik ve siyasi tüm kitlelerin aldatıldığını görmekteyim.
2020 yılını deprem eğitim yılı, 2021 yılını deprem hazırlık yılı, 2022 deprem tatbikat yılı olarak tamamlayıp 2023 yılına büyük bir acıyla, yıkıcı depremlerle giriş yaptık. Dünya ve içindekiler bir dönüşüm, bir değişim çağına girdi. Hatırlayalım; 'Pandemi'de bizim adını 'Plandemi' olarak ifade ettiğimiz 2020 yılının Mart, Nisan aylarında; 'Hiç bir şey eskisi gibi olmayacak' gibi söylemlerle açık açık bir işaret verilmişti. Bu sözler birkaç kez tekrarlandı ve akabinde Sağlık Bakanı Sn. Fahrettin Koca'nın 'Yeni dünya düzenine sert geçiş yapıyoruz' ifadesiyle daha da sorgulanır hale gelmişti.
Dünya ve içindekileri bekleyen planlanlanmış tehlikelerin öncesinde bu ifadelerin söyleniyor olması asla tesadüf olmaz, olamazdı. Çünkü hayatta tesadüf diye bir şey yoktur. Ya planlı işler vardır, ya da planlanmak istenenler.
Mesela; 'Simpsonlar' diye bir çizgi karakter var bilirsiniz. Sözde birçok kehanetleri bildiği söyleniyor. Bu bir kehanet filan değil aslına bakarsanız. 'Kehanet' algısı verilerek popüler bir hale getirilmeye çalışılıyor sadece. Rusya- Ukrayna savaşı görüntüsü, covid tezgahı, suni kıtlık planları, K.Maraş deprem vurgusu, patlamalar, yangınlar, seller, Trump'ın indirilmesi, iklim ve hava olayları gibi.
Oynanacak oyunların filmini izliyoruz hepsi bu.
Dönüşüm çağına girdik. Karanlık bir dönemin aydınlığa hızla giden adımlarını atarken çok dikkatli olmalıyız. Bu yolda gül olmak isteyenler, dikeni de hesap etmeli, çakıl taşlarını da.
Herkes gemisine bindi gidiyor. Bu sahte sürecin elbette doğal bir doğumu da yaşanacak. Bindiğimiz dala dikkat edelim. Kiminle yolculuk yaptığımıza, kimlerle yola çıktığımıza dikkat edelim. İdeolojik fikirlerin önümüz dönemde olmayacağı bir yolculuk bu. İnsani yolda, küresel ve şeytani sisteme biat etmeyen insanlar için büyük bir doğum süreci, eleme ve mükafat süreci..
Her şeyle sınava tabi tutulacağız. Bu sınavı ne makamlar geçebilecek, ne de arabalar. Yalnızca; Akl-I selim olanlar geçebilecek. O gün ne çok yakın, ne de çok uzaktadır.
Dikenlerin arasında açar en güzel çiçekler. Bazen iki dağın arasında, bazen iki taşın arasında, bazen kayaların arasında, bazen de iki sözün arasındadır. Umut her zaman vardır.
Unutmayalım;
Her karanlık kendi şafağını taşır tohumlarında..
Selam ve sevgilerimle..