Suriye Milli Ordusu, Halep ve Hama zaferlerinin ardından PKK'nın işgali altındaki Tel Rıfat'a girdi. Terör örgütü PKK'ya ağır kayıplar verdiriliyor. TSK da, topçu atışları ve İHA-SİHA’lar ile destek sağlıyor.
Terör örgütü PKK/YPG’nin Tel Rifat ile Suriye’nin kuzeydoğusu arasında terör koridoru oluşturma planına karşı Özgürlük Şafağı Operasyonunu başlattı. SMO operasyonda, Halep ilindeki büyük stratejik öneme sahip Kuveyris Askerî Havaalanı’nı ele geçirdi. Ardından da PKK/YPG’nin Tel Rifat-Menbiç lojistik hattı kesildi.
SMO tarafından İdlib kırsalında başlayan teröristleri temizlik harekâtı kuzey aksında Tel Rifat koridoru ile sürüyor. Suriyeli muhalifler sahayı PKK’ya terk eden İranlı Şii milisler ve rejim unsurlarının kaçış güzergâhı Hanasır-Sifira hattını da kontrol altına aldı.
PKK-YPG 2016 yılı Şubat ayında Rusya’nın yerleştirdiği Tel Rifat hattında büyük bozgun yaşadı.
Tel Rifat harekâtına TSK’nın topçu atışları ve İHA-SİHA’larla destek vermesi sonucu terör örgütünün tüm alana ektiği mayın tuzağı ve tüneller yok edildi.
SMO’nun Tel Rifat operasyonunda çizilen strateji bir yandan El Bab-Tedif hattından Halep merkeze uzanıyor.
Diğer kol ise Ayn Dakne, Minnag, Malikiye, Şavarga, Kiffin, Der Cimel, Kel Cibriyn, El Kadi cephelerinden teröristleri kuşatıyor.
Suriye Lideri Esad ise Rusya’nın Ukrayna’daki savaşa yoğunlaşması, İran destekli mezhepçi militanlarınsa Halep operasyonunun daha ilk günlerinde kaçıp gitmesi üzerine fena sıkışmış durumda. Irak’tan asker ve silah desteği istemesi de, çaresiz kaldığının bir başka göstergesi olarak görülüyor.
Çok zor durumda kalan Esad’in muhalif silahlı grupların ilerlemesinin durdurulması ve elinden alınan başta Halep olmak üzere diğer kentlerin geri verilmesi için Ankara’ya iki aracı/temsilci gönderdiği iddia edildi.
Kaynaklar, bu defa kendisi Ankara’yla temas yolları aramaya başlayan Esad’ın görüşme ve müzakere amacıyla Ankara’ya gönderdiği iki aracının çeşitli gayriresmi temaslarda bulunduğunu, Türkiye’nin yeni gelişmeler doğrultusunda bu önerileri değerlendireceği öne sürülüyor.
Çatışmalara müdahil olmadığını açıklayan Türkiye ise Astana Süreci ortakları Rusya ve İran ile diplomatik temaslarını sürdürüyor.
Erdoğan, "Suriye'nin toprak bütünlüğünün korunması, istikrarsızlığın Suriye halkının meşru talepleri doğrultusunda mutabakatla son bulması en büyük temennimizdir" dedi.
İranlı mevkidaşı Abbas Arakçi'nin Ankara ziyareti ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Dışişleri Bakanı Hakan Fidan da, "Suriye'deki olayları herhangi bir dış müdahaleyle açıklamaya çalışmak bu aşamada yanlış olacaktır" ifadesini kullandı.
"Suriye'nin toprak bütünlüğünü desteklemeyi sürdüreceğiz" diyen Fidan, "İç savaşın tırmanmasını istemiyoruz" dedi ve mülteci akınının durması ve tersine dönmesinin önemli olduğunu kaydetti.
Son gelişmelerin "Şam'ın kendi halkıyla ve meşru muhalefetle uzlaşı sağlaması gerektiğini" bir kez daha gösterdiğini belirten Fidan, Astana sürecinin yakın zamanda tekrar hayata geçirileceğini söyledi.
Suriye'de ateşkes ve çatışma süreçlerinin kontrolü amacıyla 2017'de Türkiye ve Rusya'nın öncülüğünde başlatılan Astana toplantılarına daha sonra İran da dahil olmuştu.
Fidan ilaveten Türkiye ve İran'ın, "teröre karşı iş birliğini" sürdüreceğini belirtti ve "Hem PKK hem de uzantılarına karşı" iki ülke arasında görüş birliği olduğunu vurguladı.
Türkiye bir yandan PKK/ PYD tehlikesine karşı koyarken diğer yandan da diplomatik kanalları açık tutuyor. Suriye’nin toprak bütünlüğüne önem veriyor ve sürecin masada çözüleceğini baştan beri söylüyor. O nedenle Astana sürecine önem veriyor.
Esad şimdiye kadar görüşmeye adeta burun kıvırıyordu. Ne var ki bu son darbe ile köşeye sıkıştı. Türkiye’nin önemi ona hatırlatıldı. Muhalifler buradan geri dönmeyecektir. Ancak Türkiye’nin rolünü kimse küçümseyemez. Türkiye sahada savaşmasa da eğittiği askerler o mücadeleyi veriyor. Kimse İsrail Esad’a karşı savaşılmasını istiyor demesin. O zaman İsrail PKK/PYD’ye devlet kurdurmak istiyor argümanıyla karşı yanıt bulurlar. İsrail’i denklem dışına çıkararak olaylara bakmak gerekiyor. Olayları birbirinden ayırmadan sağlıklı sonuca varmak mümkün değil. Türkiye tüm bunların hepsini hesaba katarak denge politikasını çok iyi yürütüyor.
Şu an PKK/PYD ne durumda, bölgeye dönen sivil halk ne yapıyor ona bakmak gerekiyor.
Henüz sona gelinmiş değil ama başlanılan yerde iyi şeylerin olduğu aşikar!