2011 yılının Mart ayında başlayan halk hareketleri ve ardından patlak veren iç savaşta rejim güçleri birçok katliam yaparak sivilleri öldürdü.

4 Şubat 2012'de rejim ordusu, Mevlit Kandili gecesi Humus'ta aralarında kadın ve çocukların da bulunduğu 337 sivili vahşice katletti.

Rejim güçleri, Şubat 2012’de Humus il merkezindeki Baba Amr Mahallesi'ni yaklaşık bir ay boyunca abluka altına aldı ve bu sürede mahalle rejim güçlerince yoğun tank saldırılarına maruz kaldı. Bu saldırılarda yaklaşık 4 bin kişinin öldüğü söyleniyor.

Suriye rejimi, 21 Ağustos 2013'te başkent Şam'ın Doğu Guta bölgesinde kimyasal silaha başvurdu.  Bu saldırı da 1400'ün üzerinde sivili öldürdü.

Çoğu kadın ve çocuk binlerce sivil zehirli gazlardan etkilendi. Bu katliamın ardından ise  2018'de de  Doğu Guta rejimin en sıkı abluka uyguladığı, neredeyse tüm silahları kullandığı bölge haline geldi.

Esed güçleri, 2014 ve 2015'te en fazla Halep, İdlip ve Şam'da katliam yaptı.

Rejim güçleri, 4 Nisan 2017'de İdlib'in Han Şeyhun ilçesinde sivilleri kimyasal silah saldırısıyla hedef aldı. 

Bu katliamda 100'den fazla sivil öldü ve 500'den fazla sivil yaralandı.

Esed rejimi, Şam'ın merkezinin 10 kilometre doğusunda yer alan Doğu Guta bölgesinin Duma ilçesine ise 7 Nisan 2018'de kimyasal silahla saldırarak  78 sivilin hayatını kaybetmesine sebep oldu. 

Daha burada saymadığım birçok katliam gerçekleştirildi.

Esed rejiminin muhaliflere yönelik sistematik işkence ve insanlık dışı uygulamalar gerçekleştirdiği Suriye'nin Sednaya Hapishanesi’nde gün yüzüne çıktı.

İnsan Mezbahası olarak bilinen hapishane de neler yaşanmamış ki!

Sednaya Hapishanesi'nin yeraltı hücrelerinde mahsur kalan mahkumlara ulaşmak için haritalara bakarak binanın yapısını çözmeye çalıştılar.

İç savaş boyunca en az 157 bin tutuklunun ızdırap çektiği hapishanede yeraltı hücrelerindeki tutuklular halen kurtarılmaya çalışılıyor.

Suriye İnsan Hakları Ağı, 2011'de Suriye'de iç savaşın başlamasının ardından 157 binden fazla tutuklular arasında 5 bin 274 çocuk ve 10 bin 221 kadın da olduğunu söylüyor. Bu süre zarfında ise 15 binden fazla kişinin işkence altında öldüğü belirtiliyor. 

Hapishanelerin birinin içinden gelen görüntülerde kemikleri kırmak ve mahkumları infaz etmek için kullanılmış gibi görünen, ortaçağa özgü bir vücut presi görülüyor.

İnsan hakları ağı, rejimin 72 farklı işkence yöntemini belgelemiş durumda! 

Bunlar arasında cinsel organları elektrikle kesmek ya da ağırlık asmak, yağ, metal çubuklar, barut ya da yanıcı böcek ilaçları ile yakmak, kafaları bir duvar ile hapishane hücresinin kapısı arasında ezmek, vücutlara iğne ya da metal iğneler sokmak, tutukluları giysi, banyo, tuvalet olanaklarından mahrum bırakmak vb. işkenceler yer alıyor.

Siz halen Esed’i mi savunuyorsunuz?


 


 


 


 


 


 

2017 tarihli bir Uluslararası Af Örgütü raporu, Sednaya'da binlerce kişinin toplu olarak asıldığını tespit etmiş!

Hayatta kalanların gözleri sürekli bağlıymış, havalandırma deliklerinden ve borulardan gelen dayak ve çığlık seslerini duyabiliyorlarmış.

Bazı mahkumlar, 2,5 metreye 1,5 metre boyutlarında, tek kişilik olarak tasarlanmış dondurucu hücrelerde yer altında tutulurken, aynı anda 15 kişiye kadar yer sağlanabiliyormuş.

Yakınları kayıp ya da hapishanede olanlar bir haber alabilmek için çırpınıyor.

Suriye’de kontrolün muhaliflerin eline geçmesinden sonra Esed’in ülkeyi terk etmesi ve PKK/YPG'nin Suriye’de işgal ettiği alanları kaybetmesiyle Türkiye’deki Suriyeliler ülkelerine geri dönmeye başladılar.

Bazı insanlar ülkelerine geri dönmeyeceklerini iddia ediyordu. Öyle mutlu oldular ki can atıyorlar. İlk günden itibaren dönüşler başladı.

Bunca acı, bunca yıla sığdı. Hele hapishanedekilerin durumu içler acısı! Tecavüz, babası belli olmayan çocuklar, aklını yitirenler…

Esed rejiminin karanlık yüzünü gözler önüne serdi bir kez daha!

Tüm bunlara rağmen utanmadan halen Esed rejimini savunanlar var. Şu an açıktan yapamasalar da İsrail üzerinden yapıyorlar bunu! Sanki Esed’i İsrail göndermiş ve bunu bölgeyi PKK/YPG’ye bırakmak için yapmış gibi gösteriyorlar.

Şu an orada neyin mücadelesi veriliyor. Esed kalsaydı İsrail’in saldırıları devam etmeyecek miydi?

Bölgede PKK/ YPG ile nasıl mücadele edildiğini görmüyor musunuz?

Güç olsa muhalifler sizce İsrail’e de karşı gelmez mi? Gelin topraklarımızı işgal mi edin der!

Golan Tepeleri er ya da geç Suriye’nin olacak. Belki bugün değil ama İsrail’e bir gün karşı gelinecektir.

İsrail'in askeri işgali altından o topraklar da kurtarılacaktır.

Hiç mi düşünmezsiniz, hiç mi görmezsiniz, hiç mi vicdanınız sızlamaz?

Hadi katliamlara ve hapishaneler de yapılan katliamlara vicdanınız sızlamıyor, Suriye halkına da sormuyorsunuz Esed gitti  siz niye dönüyorsunuz diye!

Gerçeği de görmüyorsunuz, hiç düşünmüyorsunuz da!

İsrail değil Türkiye olmaasaydı bugün yaşananların hiçbiri olmazdı.

En azından İsrail kadar propaganda yapan işgalcilerin yalanlarına kanıp da ülkemizi PKK/PYD’nin tehlikesinden korumaya çalışan devletimizin yanında durmayı vatan sevgisinden görenlerin ve Suriyelilerin sevincine ortak olanların alanına gölge etmeyin.