Bu günlerde haddi boyunu çoktan aşmış, okuma özürlü birtakım küçük adamlar, Türk, Türklük ve Türk milleti için çeşitli imalarda bulunmaya çalışıyor. Ben de tarihe ve edebiyata mal olmuş büyük adamlar Türk, Türklük ve Türk milleti için neler söylemişler, bir bakayım dedim.
“Doğuşumdaki tek insanüstülük sizler gibi ’Türk’ olarak dünyaya gelmemdir.” Atatürk
“Ey ulu Allah’ım, Türklüğümü benden esirgeme.’’ Ebulfez Elçibey”
“İnsanları yücelten iki büyük meziyet vardır: Erkeğin cesur kadının namuslu olması. Bu iki meziyetin yanında hem erkeği hem kadını şereflendiren bir meziyet vardır. İcabında tereddütsüz canını feda edebilecek kadar vatanına bağlı olmak. İşte Türkler bu meziyetlere ve fazilete sahip kahramanlardır. Bundan dolayıdır ki Türkler öldürülebilir, lakin mağlup edilemezler.” Napolyon Bonapart
“Türk, Heredot’tan, Tevrat’tan çok eski yüzyılların tanıdığı bir ulustur. Sadelik içinde görkemi, sükûnet içinde ihtişamı, tahakküm kabul etmeyen bir yüreklilik, alabildiğine geniş bir fetih aşkı, sonsuz bir teşebbüs kabiliyeti, bölgelere uymaktan çok bölgeleri kendine uydurma zevki ve alışkanlığı Türk milletinin asırlar dolduran tarihinde açıkça görülür.” Hammer
“Türklerin yürekleri temizdir. Onlarda batıl fikirler, basit düşünceler yoktur.” Semame İbn-i Eşreş
“Türkler pek farkında değil ama Avrupalılar şu gerçeğin farkındadır. Tarihten Türkler çıkarılırsa ortada tarih diye bir şey kalmaz.” Fritz Neumark
“Türkleri kudretsiz bırakmak için dünya durdukça onlara uygulanacak tek ezme tarzı şudur: parçala kolay yutarsın, Türk başka türlü yenilemez” Han Gan Kue
“Türk’ü anlamamak için tarihe göz yummak gerekir. Haksız saldırılar ve adi iftiralar önünde Türk’ün vakur kalışı, kuşku yok ki körlerin gerçeği, eşyayı anlamadıklarını düşündüklerinden ve körlere acıdıklarındandır. Bu soylu davranış o adi iftiralara ne açık bir cevap oluyor.” Pierre Loti
Daha neler söylenmiş neler büyük Türk Milleti için… Uzatmadan ben de bir şiirimle bağlayayım yazımı.
BEN KİM MİYİM? TÜRK’ÜM TÜRK!
Soluklanan mısrada, ben tarih süvarisi,
Dağları eritmeme yeter, tek bir kıvılcım.
Rahmân’ın sancağıyla, aydınlığın vârisi,
Her sözüm hak içindir, adâlettir kılıcım.
Ufka sefer açarım, dudağımda bismillâh,
Zaman kıyâma durur, gökte tek ses; yâ Allah!
Gayret, hakkı yüceltmek; düşmesin yere tek ah,
Bu uğurda hâk olan vicdanımdır yargıcım.
Küfre teşne olanın, ters yüz olur dünyası,
Kuşatınca hakikat, kaçar kibrin rüyası,
Rabbi tesbih edenin, sırsız olur aynası;
İstemem dünya tahtı, gönüllerdir mîrâcım.
Kucağımda şefkatin, merhametin nefesi,
Benim olduğum yerde, çıkmaz zâlimin sesi,
İklimimde mutludur, mağdurların cümlesi;
Dört mevsim meyve verir, gül kokulu ardıcım.
Davetimde ulviyet, cihâdımda tevhid var,
Fetih zulme karşıysa, zemherîde erir kar,
Şahâdetim şâhidimdir, Rızâ-yı Hak’tır karar;
Ne ganîmet ne şöhret ne gösteriş amacım.
Akan akın durudur, uzanır Hakk’a eller,
Bir pembe karanfildir, Hakk’ı zikreden diller,
Kalp secdeye varınca, mahmurlaşır gönüller;
Damlalar ırmaklaşır, nurla dolar sarnıcım.
Ben kim miyim? Türk’üm Türk! Damarımda kan asil,
Kalkanım Tanrı Dağı, mızrağımda Ebâbil,
Gök kubbenin altında, tanır beni her mahfil;
Sevginin deryâsında güzele her kulacım.
Andım var dağa-taşa, andım var kurda-kuşa,
Andım ki, benliğimi sarmalayan kumaşa,
Nizâm-ı âlem için dönmem yolumdan, hâşâ!
Ülküm; gönül fethetmek, insanlıktır baş tâcım.