“İlaç etkin maddesi üretimi amaçlı kenevir yetiştiriciliği yapmak isteyenler, Toprak Mahsulleri Ofisine başvurabilecek. Karar Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi…” Bu haber metni birkaç gün önce birçok ajanstan servis edildi. Görünürde çiftçiler için müjdeli haber!

Doğrudur, çiftçimiz bu fırsatı elbette değerlendirecektir. Ancak asıl mesele kenevir ile ilgili ekim yasağı konusudur.

Bugün buradan devam edelim ve süreci irdeleyelim.

2019 ocak ayında, plastik poşetlerinde konu olduğu bir toplantıda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, eskiden plastik poşet yerine filelerin kullanıldığı ve bu filelerin ise kenevirden yapıldığına değinmişti. Konuşmasının devamında ise tarihe not düşecek şu cümleleri sarf etmişti:

"Bize dost görünen düşmanlar ülkemden kenevir üretimini aldı… Şimdi keneviri dışarıdan ithal ediyoruz. Tarım Bakanlığımız bir çalışmanın içerisine giriyor ve yeniden üreteceğiz." demiş ve bugün yasak olan kenevir üretimi için resmi olarak harekete geçilmiş oldu.

Kenevir denilince genel olarak ilk akla gelen uyuşturucu madde veya ilaç sanayi oluyor ancak kenevirin hem çevreye hem de kâğıt sanayiden petrokimya ürününe kadar pek çok sektörde alternatif ham madde sağlaması itibariyle önemlidir.

Basitçe örneklemek adına, bir dönüm kenevirin, yirmi beş dönüm orman kadar oksijen ürettiği, dört dönüm ağaca eş kâğıt çıkardığı, sekiz defa geri dönüşüm yoluyla kâğıda dönüşebildiği ve petrokimya ürünlerinde, petrole alternatif ham madde olarak önemli rolü olduğu biliniyor. Tüm petrokimya ürünlerinin, yenilenebilir olarak kenevir kullanılarak daha ucuza üretile bilinir.

Uzmanlara göre ülkemizin yıllık petrol tüketimi 30 milyon tonu aşkın. Türkiye'de tarım alanlarının sadece yüzde 15'ine kenevir ekersek, bu üründen yılda 31,5 milyon ton biyodizel üretebiliriz. Bu da demek oluyor ki kenevirden, yıllık tükettiğimiz petrol kadar biyodizel üretebiliriz.

Günümüzde 50 binin üzerinde kullanım alanı olan kenevir en popüler kullanım alanları yukarıda saydıklarımın dışında; gıda, içecek, kozmetik, kişisel bakım, gıda takviyesi, kumaş, yapı malzemesi kenevirin en yaygın kullanım alanlarındandır. Ayrıca tohumları da yine hammadde olarak; yakıt, gıda, sabun ve boya yapımında kullanılmaktadır. Yağından ise iki yüz elli cins ilaç elde edilebileceğini söyleyebiliriz.

2016 yılında kenevir üretimi adına bir başlangıç yapılmış ve on dokuz ilimizde kontrollü üretimine olanak sağlanmıştı.  Peki, biraz geçmişe gederek kenevirin üretimi ne zaman yasaklandığına değinelim.

Kenevirin 1940'lı yıllarda yasaklandığını biliyoruz. Bu konuda Yunus Ekşi Bey’in “İkinci Dünya Savaşı'nda stratejik ağırlığı bulunan ve Rusya üzerinden korku politikası üreten ABD tarafından uygulandığına vurgu yapıyor olmasına şüphesiz katılıyorum.

O halde, Sayın Cumhurbaşkanımızın ‘dost bildiğimiz düşman' ifadesinin karşılığı görülüyor ki “Amerika Birleşik Devletleri”dir.

Kenevirin üretimi ve sektörlerde kullanımı çok eski çağlara kadar uzanır. Ancak 1937 yılında ABD bu anlamda büyük bir atak yapmış ve kenevirin üretimini arttırmaya başlamış.  Aynı yıl ABD’nin ilaç kodeksinde yer almıştır. Buna karşın Avrupa’nın ilaç kodeksinden ise yavaş yavaş silinmeye başlanmış. Devamında ise tahmin edebileceğiniz gibi 1940’lara ülkemizin ilaç kodeksinden çıkartılarak, üretimi ve satışı yasaklanmış.

Bu gün bu prangalardan kurtulduğumuz önemli ve tarihi bir andır. Kenevir üretimi için çiftçilerimizin eğitilmesi ve profesyonel destek sağlanması, milli projelerle birçok sektörde olan dışa bağımlığın azaltılması planlanmalıdır.

Özetle, kenevir yetiştiriciliği konusunda atılan adımları gecikmiş olması can sıkıcıdır. Neredeyse 70-80 yıldır bu mesele rafta tozlanan dosyalar arasında kaybolmuş ve kimse ABD’nin dikte ettiği, yasakçı zihniyetine itiraz edememiştir. Bu açıdan vatana ve millete faydalı olacak her konuda olduğu gibi bu konunda gündeme gelmiş olması ve yasakların kırılması mutluluk vericidir.