Türk Evi açıldığı günden beri tartışmaların odağında oldu. Nazara inanan bir millet olarak çamkirilmasinin da nazarın çıktığına dalalet ettiğini biliriz.
Türk Evi açıldığı günden beri tartışmaların odağında oldu.
Nazara inanan bir millet olarak çamkirilmasinin da nazarın çıktığına dalalet ettiğini biliriz.
Ancak levyeli saldırganın amacının motivasyonunun ne olduğunu hala bilmiyoruz.
Türk kökenli olması herkesi üzdü.
O güne dair yayınlanan görüntülerde saldırganın kapının önündeki bir araca yakın olduğu görülüyor.
O arabayı kontrol ediyor. Türklere ait olsaydı ona da hasar verecekti şeklinde yorumlandı bu.
Saldırganın metroda çekilmiş görüntüsü var ve tam olarak oraya nasıl geldi hikayesi bilinmiyor. Ama metro turnikesinde elinde levyeyle görüntüsü var.
Bunun dışında yayınlanan görüntülere yansımayan bir digger detay ise Türk misyonunda görevli polislerin aslında hızla dışarı çıkıp saldirgan ile yüzleştikleri.
Çok şükür başlarına birşey gelmedi. Ama gecenin 3'unde de olsa o kadar cam kırılırken tek ses çıkmaması bir güvenlik olmaması beni üzmüştü.
Oysa durumun bu olmadığını öğrendim.
Polisler çıkıyor ancak saldırgan onlarada saldırıyor ve ABD toprağında müdahale etme yetkileri olmadığı için içeri girip kapıyı kapatıp ABD polisine haber vermek zorunda kalıyorlar.
ABD polisi ise bu kadar görüntüye rağmen ve bölgede kendi BM misyonlarının Türk Evi'ne komşu olmasına rağmen adamın elini kolunu sallayarak kaçmış olmasından dolayı kötü bir sınav vermiş olmakla eleştiriliyor.
Bu kadar gün geçti. Saldırganın yakalanmış olabileceği ancak işbirlikçilerinin ortaya çıkarılabilmesi için açıklanmadığı şeklinde yaygın bir kanaat var ancak bu konuda bir bilgi yok.
ABD makamlarına zanlının bilgilerini veren iş etürk makamları.
Böyle bir olayda bir kez daha ABD gibi büyük bir ülkede diasporayı izleyen gazetecilerin varlığının önemini bir kez daha görmüş olduk.
Diğer taraftan camlarda delik açmakla birlikte camların saldırganın içeri girebileceği şekilde tuzla buz olmaması, dayanıklı olduğunu gösteriyor. Yine de bu da yetersiz.
Türk makamları bahçe içerisinde yer almayip direct ABD toprağında kaldırımda ayer alan misyon binası için ABD polisinin bulunduğu bir kulübe talep etmiş. Bu kulübe ski bina zamanında vardı. Zira o sokaka önemli binaların olduğu bir sokak.
Hala (Perşembe akşam itibariyle) şüpheli saldırganın yakalanmasını, motivasyonu ve varsa arkasındaki işbirlikçilere dair soruşturmanın sonucunu bekliyoruz.
///
Altın Kalem Ödülleri
Altın Kalem Ödülleri ile ilk verilmeye başlandığı 2018 yılında tanıştım. "Nereden Nereye; Kırılma Öncesi Sorular 2009-2010" kitabımı, siyasi araştırma dalında ödüle layık görmüşlerdi.
Aradan yaklaşık 4 yıldan fazla zaman geçti. Bu yıl Anadolu Ajansı için hazırladığım Vaşington Raporu podcastim ile beni en iyi uluslararası muhabir ödülüne layık gördüler.
En iyi podcast ödülü ise Portre ıle İbrahim Ciğer'in oldu.
Kültür-sanat alanında kültürel iktidar tartışmalarını sevmiyorum. Zira kültür ve sanat denilen yerde bile bir iktidarı tartışıyor olmak yaman bir çelişki gibi geliyor bana.
İdeolojilerden bağımsız Altın Kalem'e dair yazmak isteme nedenim elbette ödül almış olmam değil.
Ekşi Sözlük'te sadece bir maddede bu ödüllerin para ile satıldığını okudum. İki kez ödül aldım benden böyle bir talepte bulunan olmadı. Bu nedenle yazmak istedim. Adaşım Serra Erdogan'ı aradım," bu ödüller ücretli mi?" diye sordum. Kendisi bana "sponsorlar olduğu halde tören çok maliyetli ve bazı kategorilerde organizasyon ücretine katkı bekliyoruz" dedi. Bu yılki ödül töreni maliyeti 700 bin TL olmuş. Daha sade bir tören de olabilir elbette.
Ve bu ödüller kendi çapında bir yerlerden başlamış kişileri öne çıkarmayı başardı.
"Book Culture Art Times - BCA Times" çatısında gerçekleşen ödül organizayonu; popüler kültürün dışında gözden kaçan kalemleri edebiyatseverlerle buluşturmayı hedefliyor.
Halkla ilişkiler ve reklamın para ve network demek olduğu bir ortamda jurinin henüz isim yapmakta olan yazarların emeklerini de hesaba katması mutluluk verici.