Alemlerin rabbi, bizi, kendisine, ibadet etsin, zikretsin diye yarattı. Bizimle anlaşma yaptı. Kulum olacak mısınız? dedi. Biz de Evet! dedik. Buna Galübela diyoruz. Yani O’na kulluk edeceğiz, O’nu zikredeceğiz. Dünya hayatımız işte onun sorumluluğu ile geçiyor. Biz buna vebal diyoruz.
Alemlerin rabbi, bizi, kendisine, ibadet etsin, zikretsin diye yarattı.
Bizimle anlaşma yaptı. Kulum olacak mısınız? dedi.
Biz de Evet! dedik. Buna Galübela diyoruz.
Yani O'na kulluk edeceğiz, O'nu zikredeceğiz.
Dünya hayatımız işte onun sorumluluğu ile geçiyor.
Biz buna vebal diyoruz.
***
Allah adildir.
Zerre kadar iyilik yaparsak karşılığı vardır.
Zerre kadar kötülük yaparsak da karşılığı vardır. (Zilzal suresi)
Yaptığımız işin de bir vebali sorumluluğu vardır.
Tabii ki İslam'ın özü; 'Allah'ın emirlerini tutmak, yasaklarından da sakınmaktır.'
Haramlardan ve kul hakkından sakınmak ihlastır.
Emirlerin birincisidir.
Daha sonra ibadetler gelir.
***
Kul hakkı, bu gün Birleşmiş Milletlerde kabul edilen insan hakları tabirinin mükemmel şeklidir.
İnsan hakları tarifi çok yavan kalır. O da Batılılar tarafından asla uygulanamaz.
Çünkü onların, yani Batı Hukukunun temeli zaten kul hakkıdır.
Yani Batılı kul hakkı olan faizden nasıl vazgeçebilir?
'Bırakınız, etsinler, bırakınız yapsınlar' prensibi ile kazanmanın her yolunu mübah sayan,
Güçlünün hakim olduğu, bir canavar kanununu prensibi; nasıl insan hakkı koruyabilir ki?…
***;
İslam; aile içinde, Ana-baba ve kardeşler hakkından başlayıp,
Akraba ve komşu hakkını gözeten bir dindir.
Hayvan hakkını bile korur.
Kaldı ki, ticarette, sanayide, hekimlikte yaptığın her işten sorumlusun.
En iyisini yapmak zorundasın. İşçi isen işverenin, işverensen amelenin hakkını gözeteceksin.
Alnının teri kurumudan parasını ödeyeceksin.
Bir hekimsen yaptığın ameliyat veya tedavinin en iyisini yapmak zorundasın.
Yapamıyorsan yapana göndereceksin.
Bir de bir konuda sana devletin milletin vebali yüklenmişse,
Askersen, şehit olmak için, polissen suçluyu yakalamak için ihmal yapamazsın.
Bu bir kul hakkıdır ki, buna bizim hukukumuzda 'dişi bitmedik yetimin hakkı' denir.
***
Seçimler; milletin hakkının zirvede olduğu, dişi bitmedik yetimin hakkı olduğu bir olaydır.
Allah en çok onlardan soracaktır.
Sanma ki, yönetici yaptığından sorumlu olmaz.
Aldığı rüşvetten, yaptığı tayin ve getirdiği makamdan sorumludur.
İlahi adalet bunu sormaz mı sanıyorsun?
Vay devletin başına geldi de yedi, yedirdi.
Allah bunun hesabını sormaz mı?
Yok, ben soracağım diyorsan önce gerçekten biliyor musun? Gördün mü?
Ya yapmadı da, sen onu dedi kodu yani gıybetle öğrenip suçlarsan,
iftira edersen, vay senin haline…
Elbette bunun hesabını da sen vereceksin.
Herkes şunu bilmeli ki, zerre kadar yaptığından sorumludur.
Her şey kaydediliyor. Düğmeye bastın mı şakır, şakır dökülür.
Elin ayağın, gözün, kulağın hesap günü bildiklerini açıkça söyler.
Herkes ve her şey şahitlik edecektir.
Milletin malını yiyenden Allah hesap sorar. Sormaz mı sanıyorsun?
***
Türkiye'nin bu seçimi, sadece 85 milyon Türkiye vatandaşının değil,
300 milyon Türk ve bir buçuk milyar İslam dünyasının vebalini taşıyor.
Herkesi gözü Türkiye'de, mazlum İslam dünyası avucunu açmış dua ediyor.
Türkiye, İslam dünyasının da kurtuluşu için bir vasıtadır.
Eğer sen oyunu; ekonomini emperyalizmin adamı Jeremy Rifkin'e verecek olana kullanacaksan,
Zirvedeki savunma sanayini kapatacak, gavurdan 300 milyar aldım diyene vereceksen
PKK ile özgürlük, gizli ajanlarla Türk milliyetçiği sözleşmesi yapana vereceksen
Hasılı düşmanı sevindirip,
Türkiye'yi, Türk ve İslam dünyasını üzeceksen,
Vay senin haline…