Kardeşler, bir insanın ebedi cehennemde kalması demek olan kâfir hükmü münafık hükmü -ki ebedi cehennem demektir bu- ancak Allah’ın verebileceği bir karardır. Hiçbir kurul filancanın kâfir olduğuna karar veriyoruz diyemez. Ellerinde böyle bir belge, açık bir ilan olmadığı sürece… Elbette doğan herkes kıyamete kadar Müslüman’dır diyecek bir enayi de değiliz. Yeryüzü kâfir dolu “Ve kâlilum min îbadiyeş şekûr.” (Sebe, 13) (Kullarımdan şükredenler azdır.) Bu iman eden kullar, Allah tanıyanlar hep azınlıktırlar. Böyle geldi böyle gidecek bu. Yani yoğunluk, kitleler, kütleler küfür üzeredirler. Bunda bir sıkıntı yok. Ama Namaz kılan veya Hacca giden veya Kur’an okuyan ya da ben Müslüman’ım diyen bir insana onun üzerinden kâfir kararı vermek çok riskli. Zaten kâfirler belli. Ama camiinin içindeki (!) kâfir güruhunu oluşturma hakkı Müslümanların yoktur. Elbette, elbette Kur’an’da görüyoruz bir defa namaz kılanların içinde de kâfirlerin bulunması mümkündür. “Feveylul lil musallin” (Ma’ûn, 4) “vay o namaz kılanların haline” diye kâfirleri anar gibi namaz kılanları anıyor Allah’u Teâlâ. Bunda gizlenecek bir şey yok. Ama bunu Allah karar verebilir. Sen namaz kıldığın halde, oruç tuttuğun halde kâfirsin Allah der bir kuluna.
Biz kullar olarak yüzeysel, dış görüntü ile karar verebiliriz. Dışardan gördüğümüz bizi ilgilendirebilir. Camiye gelmiş bir Müslüman, namaz kılmış bir Müslüman, mümindir. Eğer mümin olmadığını kendisi deklare ediyorsa camiye Cuma namazına gazetecilerin eşliğinde geliyor, çıkınca da bu ne kadar güzel din canım bu dinden daha güzeli yok cuması yeter Müslümanlığın gerisi lazım değil. Kur’an’ın 500 ayeti fazla Kur’an’da derse kâfir… Bal gibi kâfir… Ebu Cehil’in başına rahmet okutacak kâfir bu. Ebu Cehil hiç Müslümanların arasına girmedi. Direkt, aleni kâfirdi, delikanlı (!) kâfirdi. Bu seçim zamanı filan bilmem ne zamanı camiye geliyor. Ama camiyi bombalamak için, caminin içini dinamitlemek için, mihrabında küfrün tohumlarını ekmek için camiye geliyorsa elbette bu kâfir.
Zaten kendi diyor Kur’an’da 500 ayet fazla, bu 500 ayeti kaldırsak. Yani onun keyfine dokunan, faizle ilgili, vesayreyle ilgili ayetler beğenmiyor. Bunun Müslüman olduğunu söylemeye gerek yok.
Ama bunun ötesinde bir insan filan seçimde oy kullandı, filan şirkete gitti, filan bankada hesabı var diye hiç kimseye küfür kararı verilemez.
Faiz günahların en büyüklerindendir, kumar Allah’ın ağır haramlarından şeytan pisiliği dediği haramlardan bir tanesidir. Ne kumar oynayan, ne faiz alıp veren veya banka sahibi olan mesela on binlerce mudisi bulunan bir bankanın sahibi bile faiz helaldir demediği sürece ona biz kâfir demeyiz. Eğer derse ki ben Allah’ın faizle ilgili kararını kabul etmiyorum derse, velev ki onun bir kuruşu olmasın bankada o kâfir zaten. Ama iman, iman hele-hele, hele-hele İmam Azam (rahmetullahi âlyh)’in mezhebinden olan insanlar onun içtihatlarını kendisine din olarak benimseyenler hiçbir zaman hatalardan dolayı, yanlış işlerden dolayı bir insana kâfir diyemezler.
Arkadaşlar şu Hadis-i Şerifi Resulullah (sav)’in bu mübarek hadisini Buhari ve Müslim başta olmak üzere onlarca hadis kitabının her birinde bulunan şu Hadis-i Şerifi not olarak yazalım. Resulullah (sav) efendimiz buyuruyor ki: (Özet olarak beyan ediyorum) “Bir insan, bir Müslüman diğer Müslüman’a kâfir dediği zaman bu söz ortada kalmaz” diyor. “Ya gider o adamı bulur hakkaten kâfire kâfir demiştir o. Eğer o dediği şahıs kâfir değilse bu söz geri gelir sahibini bulur onda kalır” buyuruyor. Yani birinse kâfir diye hüküm vermek, onun kâfir olduğu kararını vermek, eğer % 50 (yüzde elli)’de olsa yanlış bir kararsa bu sözü söyleyenin kâfir olması demek oluyor bu. Müslümana kâfir demek kendin kâfir olma riski taşıman demektir. Alenen küfrünü beyan eden, Allah’ın Kur’an’ıyla alay eden, namazı inkâr eden, orucu inkâr eden, haccı Araplara para yedirmek olarak gören, Allah’ın ayetlerinde fazlalık, eksiklik olduğunu söyleyen, Resulullah (sav)’in Ashabına, Aişe (ra) anamıza, Ebubekir’e (ra) söven elbette kâfirdir. Elbette kâfirdir. Müslüman değil ki buna kâfir diyelim demeyelim.
Ama asıl sorun filanca filan tarikata girmedi diye, filanca filan tarikata girdi diye, filanca filan cemaattendir diye, filanca filan gruptandır diye, sırf senden değildir diye onu İslam’ın dışına atmak yahut da filanca çok günah işliyor mesela zina ediyor, mesela kumar oynuyor, mesela insan öldürmüş, insan öldürmüş bunların hiçbir tanesi dinden çıkmak, kâfir olmak değildir. Suçluluktur, günahkârdır...
Resulullah (sav) tam 100 tane insan öldürmüş birisin bile kâfir olarak tanıtmıyor bize. 100 cana kıymış kardeşim bunun şakası yok. 100 cana kıymış. Onu bile Allah’ın rahmetini aradığı zaman, rahmet kapısının açık olduğunu bize söylüyor. Zina etmiş, Medine sokaklarında zina etmiş, peygamberin (sav) sağlığında bu cürmü işlemiş Maîz (ra) peygamberin (sav) sağlığında, peygamberin (sav) Medine’sinde cinayet işlemiş. Bu cinayette zina cinayeti, korkunç bir şey! Ama Resulullah (sav)’ın önüne gelip beni temizle ya Resulullah deyip de hak ettiği ceza kendisine verildikten sonra ayıplanması, kınanması bile caiz olmayacak bir hale geldi. Tüh yazıklar olsun edepsiz diye ona bağıran sahabinin dilin tuttu Resulullah (sav). Ne yapıyorsun sen ya, ne yapıyorsun? Peygamber (as)’ın savunduğu, kınama bunu, nasıl kınarsın dediği insan, Medine’de Cebrail’in (as) indiği Medine’de zina etmiş birisi, ona bile kâfir muamelesi yapılmadı. İşte söylüyoruz 300 kişiyle beraber Uhud’daki cepheyi dağıtan Abdullah Ubeyy İbni Selûl yalandan namaza geldiği için “la bende sizdenim la! Bizde cennete girecez” dediği için Resulullah (sav) kafası vurulasıca, melûn diye onu teşhir etmedi. Medine’de zina etmiş bir kadına bile gelip ben zina ettim yav, zina ettim diyorum sana ya Resulallah anlamıyor musun? Zina ettim diyorum sana diye her gün gelip Peygamber (as)’a kalabalık bir kitlenin önünde zina ettiğini, en büyük cürmü işlediğini, itiraf eden birisine Resulullah (sav) kâfir muamelesi yapmadı. Suçlu muamelesi yaptı. Suç başka şey, küfür başka şey.
Şimdi başı açık bir kadına asla kâfir denemez. Başı açık, başından başka yerleri de açık olabilir bir kadının. Yan iman edenler örtünürler. Mümin kadın tesettürlüdür, ayrı bir konu. Ama tesettürlü olduğu halde yalan söylemiyor mu bu kadın, tesettürlü olduğu halde kürtaj yaptırıp çocuğunu aldırmıyor mu, tesettürlü olduğu halde gıybet etmiyor mu onlar nasıl suçsa açıklık da öyle bir suç. Birinin dozajı birinden biraz daha fazla! Ama ikisinin de adı suç, küfür değil. İçki içen erkek kâfir değildir. İçkinin haram olduğunu kabul etmeyen erkek kâfirdir. Aynı şekilde çıplak gezen kadın kâfir değildir. Çıplaklığa Allah karışmasın diyen kâfirdir. İki şey arasında çok fark var. Biri Allah’ı ilah olarak kabul etmemektir. Öbürü de beceremeyip hata ettim, şeytana uydum diyen itirafçıdır. Allah’ın huzurunda herkes kusurlu, herkes itiraflı zaten! İtiraf edip hatasını kabul edenin işi kolay, inatlaşan, çağa, vesayreye ayak uyduran herhangi bir anlayış insanı dinden çıkarabilir. Kur’an’ı laiklik süzgecinden geçirmek, bu asrın bilmem ne şartından, vesayresinden dolayı, işte Kur’an’ın filtrelenmiş şekliyle Müslüman olmak küfrün derinliklerine batmaktır. Namaz kılmayan kâfir değildir. Açık gezen kadın kâfir değildir, alkol tüketen kâfir değildir. 5 yıldızlı otellerde Müslümanların haram işlemelerine zemin hazırlayan, alt salonu alkol, üst salonu zina merkezi gibi kullanılan otelleri işletenler kâfir değildirler. Bunları helal görmüyorlarsa! Ama bu çağda o oteller olmasa Avrupalıyı nasıl çekecen buraya diyen ve otele hiç gitmemiş birisi kâfir olabilir! Biri esastan dinamitliyor kulluğunu, imanını; öbürü altı sağlam, kökleri var, imanı var üstte tahribat yapıyor. Düzelmesi, tevbe etmesi mümkündür.
Kardeşler, sigara içmek bütün dünyanın oy birliğiyle zarar, kötü dediği bir şeydir. Bunda bir sıkıntı yok. Ama sigara içen kâfir değildir. Sigara içene kâfir diyemeyiz. Eğer dersek o zaman, e sigara içen ya da kömür sobasının yanında hafif oksit koklayan da kâfir o zaman o da zehir kokladı. Kömür sobasının yanında oturdun sende kâfirsin. Herhalde beş on sigara kadar o da kokuyordur. Ya da kömür ocağında çalışanlar zındık, kâfir (!) zaten. Böyle basit… Yani kardeşler bir insana kâfir demek korkunç bir şey ya! Ne demek kâfir?
1- Bu adam evli ise karısı otomatik boş oldu demek. Bu Müslüman’a kâfir dedin. Realitede doğruysa, gerçekten bu kâfir ise karısı boş bunun.
2- Adamın 3 tane çocuğu var. O 3 tane çocuğa babalık yapma hakkı yok.
3- İslam diyarında hiçbir Müslüman’ın ona selam verme, komşuluk yapma hakkı yok. Yani bir insana kâfir deyince karşımıza çıkan hükümler bunlar. Ben kâfir derim gerisine karışmam kardeşim, diyemezsin sen! Başlattın, bitir bu dosyayı şimdi. Bitti mi? Yok.
4- Bu adamın şeriat mahkemesinde yargılanıp İslam’dan geri döndüğü için katledilmesi lazım. Nerde senin mahkemen? Ee buda bitti mi? Bitmedi.
5- Bu adama kâfir demek sen on milyar, yüz milyar, on trilyon filan değil; ebediyen, ebediyen cehennemden çıkmayacaksın demek.
Sen 10 dakika girebilir misin cehenneme kardeşim? Bir 10 dakika git bakalım nasıl orası da bu adamı sonsuza kadar orda bırakıyorsun. Ee bu onu hak ediyor. Hak etme uzmanı, karar verme uzmanı sen değilsin. Allah’ın yetkili savcısı mısın sen? Hastanede sen de sıra bekliyorsun. Ne reçete yazıp duruyorsun hastalara? Bu bizim hakkımız değil. Biz nasıl mutlu oluruz: “Elhamdülillah (!) bugün 10 kişi daha cehenneme soktum, şükürler olsun, herkese nasip olmaz” bundan mı mutlu oluyorsun. Ümmeti Muhammed’in azalması hoşuna mı gidiyor? O günah işledi, o oy kullandı, bu yan tarafa baktı, bu filan ülkeyi ziyarete gitti, bu filancayla tokalaştı. Hele bu tam kâfir (!) Ondan iletişim kaptı. Hayır kardeşim! Devam edecek inşallah…