Muhterem Hocam; Bir söyleşinizde “Hazreti Ebubekir miracı desteklediği için, miraçtan tereddüt etmediği için kendisini mağarada feda ettiği için ‘sıddık’ oldu. Bu internet çağı bombardıman çağı, ilahiyat fakültesi okuyanların bile Kuran’dan hadisten şüphe ettikleri; “Kuran’da şu yok, hadiste bu yok” dedikleri bir zamanda imanını koruyan, “Resullullah ne dediyse doğrudur, getirin Buhari’yi gerisi yalan”, bunu kim diyorsa Ebubekir’dir o. Biz Hazreti Ebubekir’e ulaşamayacaksak eğer, Hazreti Ebubekir de bu zamana ulaşamaz. Bu sadece şeytanın bir tuzağıdır. Ulaşamayacağımız tek makam sahabilik makamıdır. Ona da kimse ulaşamaz zaten. Çünkü Peygamber yok ortada. Onun dışında kullukta yarış vardır ve ulaşılamayacak bir makam yoktur. Hadis-i şerifte ne buyuruyor Efendimiz (s.a.s.): “Sizin elli taneniz onların bir tanesi yapacak” yani biz elli kat hızla gidebiliriz. Bu ne demek oluyor: elli çarpı Hz Ebubekirlik imkânımız var demekki.. Allah Rasûlü abartmaz, olan neyse onu söyler..”
Muhterem hocam, Hz. Ebubekir efendimizi sıddık yapan şeyi ve onun ulaşılamayacak sahâbilik makamını belirtiyorsunuz ama Peygamberimiz ile birlikte otururken bizzat Cebrail (a.s.) tarafından Rabbimizin de kendisinden razı olduğunu anlattığı olayı biliyorsunuzdur. Zaten kul açısından nihai makam bu değil mi? Bizzat Rabbimiz de bunu müjdelemiş Hz.Ebubekir efendimize.
Siz çok severek dinliyorum. Ben kastınızı ve ne anlatmak istediğinizi anlıyorum ama yine de bunu daha değişik bir anlatımla ifade etmeniz, insanların sizlere radarlarını kapatmasını engellemez mi? Ben çok üzüldüm mesela sorumsuz ve kasıtlı kişiler tarafından yapılan bir habere ‘Nureddin Yıldız’dan Hz. Ebubekir’e hakaret’ diye başlık atılmasına.
İçeriğine bakınca haberin gerçeğini yansıtmadığını gördüm. Ama böyle başlık atılmasını önleyecek şekilde anlatımda bulunmak daha iyi olur mu diye yazmak istedim. Allah sizden razı olsun. Tebliğiniz mübarek ve hayırlara vesile olsun.
CEVAP:
Selamünaleyküm.
Güzel kardeşim,
İnsanız, hata yüklüyüz. Elbette, hata edebilir kimliğimiz sürekli devrede kalacaktır. Allah Teâlâ, istiğfar ile arınmayı hepimize bilhassa da, din adına bir şeyler söylemeye çalışan bu kardeşinize müyesser kılsın.
Ashabı kirama dil uzatacağım günün sabahında dilsiz kalmayı Allah’tan dilerim. Maazallah! Bu kardeşiniz mü’min olarak ölmek için çırpınırken, ashabı kirama dil uzatırsa nerede kalır imanı, nerede kalır umudu? Hele hele Ebu Bekir (r.a); ilk ve tek adam, adamlık zirvesinin en büyüğü! Allah ondan razı olsun.
Ona dil uzatmak, onu lekelemek; hafazanallah!
Onun hakkında elliye yakın konuşmam olmuştur. Bu konuşmalarımın hiç birinde onu hafife alma gibi bir çirkinlik kastetmemişimdir. Bu ciddiyetimle de ölmeyi dilerim Allah’tan.
Ne var ki, düz cümle kurabilen ve ancak düz kurulmuş cümleleri anlayabilecek seviyede olan insanların kasıtlı yorumları, büyük düşünmemize engel olamaz. Ebu Bekir (r.a) ile yarışa beni davet eden Allah Teâlâ’dır. O, ameli ile, şahsiyeti ile bir hedeftir; her mü’min, onun izinden giderek onu geçebilir bir yarıştadır. Geçer geçemez ayrı bir mesele.
Sahabilik hariç kimsenin geçilemez bir makamı yoktur. Buna inanıyor, bunu teyit ediyorum. Gençleri, hayal bir Ebu Bekir’den kurtarıp yaptığını yapabilecekleri ve kıyamet günü onunla beraber olabilecekleri bir Ebu Bekir’e davet ediyorum. Yapmaya çalıştığım budur.
Ebu Bekir’i (r.a) sevmenin de bu olduğunu düşünüyorum. Ebu Bekir’in (r.a) davası, Ebu Bekir’den katiyetle değerlidir. Onu adamlık zirvesine taşıyan da onun davasına olan sadakatıdır zaten. Birilerinin onun adını zikir hâline getirerek Ebu Bekir’e (r.a) katabilecekleri bir güzellikleri olmaz. Kur’an’ımızın durumu ortadadır. İffet ve cihatta nerede olduğumuz bellidir. Bugün Ebu Bekir (r.a) olsaydı, birileri çıkıp Kur’an ve Sünnet’in açık hükümlerine rağmen ‘bana göre’ diye konuşmaya başlayabilir miydi? Mesele budur; Ebu Bekir’i (r.a) bugüne getireceksek, o ‘Muhammed öldü ise Rabbi Hayy’dır’ diyen haykırışını getirelim. Ebu Bekir’i Ebu Bekir yapan şeylerin ondan değerli olması gerekir. Buna inanıyor, bunun için çalışıyoruz.
Hata edebilir, yanlış cümle kurabilir, kastı aşan ifade dizebilir ama Ebu Bekir’e (r.a) dil uzatıp ölmek istemem biiznillah.
İnternet ortamında klavye âlimi olanların tenkitlerini dikkate almanın gerekmediğini düşünüyorum.
İkazınız için teşekkür ederim. Mü’min kardeş olmamızın gereği budur. Ne güzel ettiniz, Allah sizden razı olsun. Dualarınızı istirham ediyorum.
Allah Teâlâ ayaklarımız sabit tutsun.
Selamünaleyküm.