SÜRPRİZLERİ sevmem aslında.

Planlı olmayı, bir programa bağlı olarak hareket etmeyi tercih ederim.

Bu bana zamanı verimli kullanmak açısından hem daha doğru hem de muhatabına sıkıntı vermemesi bakımından daha güvenli gelir.

Ama hayat her zaman böyle işlemiyor tabi. Şaşırtan ve mutlu eden sürprizleri olabiliyor.

KÜÇÜKTÜM. Hüzünler içindeydim.

Ne top oynamak tat vermişti o gün bana ne de çelik çomak…

Başı önünde kös kös dönerken köyün en şatafatlı evinin büyük bahçe duvarını henüz dönmüştüm ki arkamdan bir ses ünledi: “Nereye gidersin böyle sütünü dökmüş kedi gibi imanım.”

Büyük dedemin mizah anlayışını yansıtan bir cümleydi bu. Birlikte yürüdük. Evimizin arkasındaki gölümüzün kenarında yer alan söğüt ağacından cebinden çıkardığı çakıyla bir dal kesti.

Kısa süre sonra yaptığı düdük elimdeydi.

Çok mutlu olmuştum. O günden beri bu tarzda beklenmedik sevgi eylemlerine ‘Sürpriz Şifa” diyorum.

HARMANDA koşturup durmuş ama bir türlü keyiflenememiştim.

Mektebe doğru yine başım önümde derbeder yürürken kanadı sapanla vurularak yaralanmış serçe kuşunu gördüm. İçim acımaktan öte bir duyguya kapıldı. Küçücük kalbim sıkıştıkça sıkıştı.

İki avucumun arasına itina ile almış vaziyette şifacı olan bibime geldim, gözlerim nemli.

Hâlimi hemen kavradı ve ceviz ağacının altındaki minderinin üstüne çöküverdik. Sürekli hazırda tuttuğu kendisinin dağlardan toplayıp kardığı macunlarından birini getirerek büyük bir şefkat ve özenle kuşun kanadına sürdü. Bir kutuya koyarak bana emanet etti.

Ertesi sabah serçede bir hareketlenme, bir cıvıldama ve bana karşı bir cilveleşme vardı ki, sormayın.

Bibim şen, ben şen, serçe zaten şen…

Kafesinden kurtarıp azat edermişçesine ensesine bir öpücük kondurarak semaya saldık.

O macun hem kuşa şifa olmuştu hem de hüzünlü minik kalbime. O da ‘Sürpriz bir şifay’dı.

HAFIZIN KIZI olarak anılan bir nine vardı.

Sonradan öğrendiğime göre anne tarafımdan uzaktan akrabam olurmuş.

Beli bükülmüş olduğundan sürekli rükû vaziyetinde gezerdi. Evde ve avluda her işini kendi görürdü.

Elimde bir çubuk toprak yolu çiziktirerek hoplaya zıplaya giderken Hafızın Kızı “Hafız” diye seslendi.

Hafız değilim ama her defasında böyle hitap ettiğinden dönüp bakardım. Elime iki bakraç tutuşturup “Hadi aslanım, çeşmeye kadar gidiver” demişti. Her gün bu cümleyle yollardı beni su getirmeye. Normalde insan sıkılır bu işten ama nedense ona hizmet etmekten bıkmıyordum.

Ve her defasında içimde kanatlanan bir sevinç duygusu oluşuyordu.

Şimdi o hislenişe de ‘Sürpriz Şifa’ diyorum.

ÇOBAN öğle yemekleri için gelirdi soframıza sıra bize geçtiğinde.

Nüktedan mı nüktedandı. Sanki söz heybesinde sürekli bir espri vardı da bize uygun olanlarını elini atarak hemen çıkarıveriyordu. Kardeşlerim ve ben bayılıyorduk anlattıklarına.

Bambaşka bir dünyanın esintilerini toplayıp getiriyor ve üzerimize serpiyor gibiydi.

Nasıl da mutlulanıyorduk. Çoban dayının her nüktesine şimdi ‘Sürpriz Şifa’ diyorum.

Üstelik hatırladıkça hep aynı etkiyi gösteriyor, inanın.

BİSİKLET görmemiştim hiç.

Halası Almancı olan komşumuza bir bisiklet gönderilmişti. Tekerindeki tellerin arasından geçirilen renkli naylonlar dönerek bir renk cümbüşü sunuyordu ki, bakmaktan gözümü alamıyordum.

Evimizin arkasında kendi evlerine kadar gidip döndüğü her turu büyük bir dikkat ile gözümü kırpmadan izliyordum.

Birgün bağımızdan dönerken rastlamıştım. “Haydi atla arkaya” demişti ki, anında zıplamıştım.

İçim nasıl da bir hoş olmuştu. O heyecanı ömrüm boyunca unutamayacağım sanırım.

O ‘Sürpriz Şifa’ hâlen şifa olmaya devam ediyor.

DOSTLARIMIZ ve onların aniden kalplerinden kaynayıp taşan sözleri…

Bakışları, selamlaşmaları, merhabaları, gözlemlerini paylaşmaları, öğrendiklerini aktarmaları…

Kendince bir kusur hâli zuhur ettikten sonra kim kabahatli kim değil diye bakmadan dört yapraklı gonca misali narin bir merhabayı kalbinden kalbine salmak…

Birbirini israf etmemek adına kusurlu olmasan bile alttan alan bir özür cümlesi kurmak…

Bunların hepsi ruhumuza cennet muştusu sunan birer ‘Sürpriz Şifa” değil mi aslında?

Aynı şekilde yeni tanıştığımız her insan da esasen bize şifa. Birbirini israf etmeme inceliğine sahip olan herkes dünyamıza lütfedilen şifa.

Yeter ki, fıtratımıza uygun hareket edip negatif çekimlerin tesirini hayatımızdan kovabilelim.

Birbirine her daim ‘Sürpriz Şifalar’ sunan yüreği iyilikle çarpan aşk dolu dostlara ne mutlu.

Şifamız daim olsun.

Ya Selam!