Kapitalizm, siyonizm, terörizm, sömürü, ailenin dağılması, toplumsal çöküş, gençlerin sanal oyunlara ve internete bağımlılığı, eğitimde kalite düşüklüğü, gelir dağılımdaki adaletsizliği, işsizlik ve benzeri sorunları vicdanı olan ve aklını vicdan doğrultusunda kullanan herkes tespit etmekte ve gözlemlemektedir.

1-

Sorunu tespit etmek mühim, ancak tespit ettiğiniz soruna çözüm öneriniz yoksa, sorun tespiti bir hiçtir.

2-

İnsanların büyük çoğunluğu sorunları görmekte gözlerini sonuna dek açarlar, ancak onlara çözüm sunma sırasında gözlerini sımsıkı kapatırlar.

3-

Sorunun adresi ile çözümün adresi hiçbir zaman aynı yer olamaz.

4-

Sorunu oluşturanlar, aynı zamanda çözüme de engel olanlardır.

5-

"Bir deli bir kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış" sözünden anlamamız gereken, soruna meydan verilmemesi, çözüm aramaktan daha mühimdir.

Evet, bu 5 minval ve bu 5 bakış açısıyla 'sorunlar ve çözümler' hakkında görüş ve düşüncelerimi açıklıyorum.

Günümüz Dünyasında bilgiye ve habere ulaşmak kolay. Neredeyse herkes her şeyi biliyor.

Herkes sorunun nerede olduğunu görüyor.

Ancak sorunu ve dertleri görmekte hızlı ve başarılı olanlar, sorunların ve dertlerin çözümü ve çaresini sunmak konusunda o kadar etkili ve başarılı değiller.

Kapitalizm, siyonizm, terörizm, sömürü, ailenin dağılması, toplumsal çöküş, gençlerin sanal oyunlara ve internete bağımlılığı, eğitimde kalite düşüklüğü, gelir dağılımdaki adaletsizliği, işsizlik ve benzeri sorunları vicdanı olan ve aklını vicdan doğrultusunda kullanan herkes tespit etmekte ve gözlemlemektedir.

Peki bu sorunları nasıl çözeceğiz ve dertleri nasıl bitireceğiz?

İşte bu soruya çok etkili ve çok somut cevap veren çok az, neredeyse hiç yok.

Tabi şunu söyleyen elbette var.

'İslam tüm sorunlara ve dertlere çözümdür, çaredir.'

Elbette bu çok doğru söz.

Ancak İslam'ı bu çağın sorunlarına çözüm noktasında hangi ve nasıl bir sistematik ile uygulayacağız.

Şair nasıl haykırmış bakın.

'Doğrudan doğruya Kur'an'dan alıp ilhamı.

Asrın idrakine söyletmeliyiz İslam'ı.'

Mehmet Akif Ersoy Üstadımızın bu şiirdeki haykırışı güne uygun çözümler ve güncel duruma uygun formüller üretmektir.

Çerçeve İslam olacak, ancak o çerçevenin içinde güne ve çağa göre somut çözümler ve yeni fikirler gereklidir.

Hazreti Mevlana diyor ya!

Her gün bir yere konmak ne güzel.

Bulanmadan, donmadan akmak ne hoş.

Dünle beraber gitti cancağızım.

Ne kadar söz varsa düne ait.

Şimdi yeni şeyler söylemek lazım.

Durum bu.

Yapılması gereken budur.

Kapitalizm, siyonizm, terörizm, sömürü, ailenin dağılması, toplumsal çöküş, gençlerin sanal oyunlara ve internete bağımlılığı, eğitimde kalite düşüklüğü, gelir dağılımdaki adaletsizliği, işsizlik ve benzeri sorunları yazılarında sık sık dile getiren eli kalem tutan bir kardeşinizim.

Çözümlerimi o yazılarda ayrıntılı olarak belirttim.

Kısaca tekrar belirteyim.

1-

Devlet, aile ve toplumu güçlendirmelidir. Bunun için eğitim sistemi İslam'a yüzde yüz uyumlu hale getirilmelidir.Çocuklara 5 yaşından itibaren manevi değerler eğitimi Devlet tarafından verilmelidir. Türkçe, matematik, hayat bilgisi, fen bilgisi gibi eğitimler manevi değerler eğitiminden sonra verilmelidir. Önce ahlak ve maneviyat sağlamalıdır. Çocuklara Allah sevgisi ilk çocukluk yaşlarında aşılanmalıdır. Çocuklara vatana ve Devlete bağlılık en erken yaşlarda anlatılmalıdır.

2-

Devleti yönetmek kolaydır. Yeter ki, aklını öne çıkartarak nefsini gözardıedenler işbaşında olsun. Nefsini öne çıkartanlar ve aklını gözardı edenler Devleti batırır. Bunun için ilk iş olarak Devlet yönetimi ehil ellere teslim edilmelidir. Devleti yönetenlerin yetiştirildiği Enderun Üniversiteleri kurulmalıdır. Bu Üniversitelere çok özenle seçilmiş yeterli sayıda öğrenci alınmalıdır. Enderun'da önce ahlak ve maneviyat eğitimi verilmelidir. Öğrenciler sıkı takiple izlenmelidir. Enderun'u bitirenler doğrudan Devlete yönetici olarak atanmalıdır. Bu yöneticiler adil bir sistemi kurmalı ve uygulamalıdır.

3-

Ekonomide serbest ve başıboş kapitalist ekonomik modeli terkedilmelidir. Planlı ve karma ekonomi modeli uygulamalıdır. Mülkiyette sınırsız ve başıboş sahiplik değil toplum yararına sahiplik modeli kurulmalıdır. Kullanılmayan ve başıboş duran her türlü mal, mülk, arsa, dükkan, fabrika ve konut sahipliği Devlete geçmelidir. Ekonomide serbest bir model olsa da bunun çerçevesinde Devlet ağırlıklı ve etkili bir şekilde kendisini hissettirmelidir. Ekonomik araçlara sahiplik yasalar içinde serbest olsa da kullanımında şahsi serbestlik yerine kamu yararı ön planda olmalıdır.

4-

Toplumda emr-i maruf ve nehy-i anilmünker (iyiliği emretmekve kötülükten nem etmek) üzere bir yapılandırma için Devlet ve Sivil Toplum Kuruluşları birlikte çalışmalıdır. Devlet bu alanda kendisi bizzat görev alarak çıkarttığı kanunlar ve uyguladığı nizamlar ile iyiliği emredip kötülüğü men ettiği gibi bu konu gönüllülük temelinde de Sivil Toplum Kuruluşları tarafından da eğitimler ile devamlı olarak gündemde tutulmalıdır.

5-

Fertler doğru yoldan saptığında başlarına gelecek sorunlar konusunda bilinçli hale getirilmelidir. Adil bir nizam ve hukukun üstünlüğü sistemin güvencesi olarak tüm zihinlerde yer etmelidir.Hukukun üstünlüğü ve adil nizam tüm zihinlerde yer etmelidir. Yanlış yapan cezasını anında görmelidir. Bunu sağlayacak model İslam'dır.

Evet yazımızın sonunda kendiliğinden anlaşılmıştır ki sorun kapitalizm ve çözümü İslam'dır.

Vesselam.

Not: Bu yazı genelinde maksadımız Dünya'da ve insanlarda mevcut olan bir sorunu, yani eleştirmek ve hep tenkit ederek çözümlerden daha çok sorunlara odaklanmaya bir araz (alışkanlık) dikkat çekmekti. Genel olan bu sorundan bahsedip yazımı bitirecektim. Ancak bu yazıda muradım bu olmasa da en sonunda İslami çözüme yine ulaştık, elhamdülillah. Evet, muradımız bu yazı özelinde bu olmasa da yine aynı çözüme geldik. Çözüm tek. Sorunlar çok olsa da çözüm tek ve İslam'dır, elhamdülillah.