NASIL YAZAYIM BİLEMEDİM
Yazdım sildim, yazdım sildim. Sildim yine yazdım. Nasıl yazacağım, nasıl yazmalıyım bilemedim. İçimde ki sızıyı, kini ve nefreti, nasıl ve hangi cümlelerle yazayım bilemedim.
Henüz, körpecik bir çocuğa yapılan bu zulmü telaffuz etmekten bile hayâ ederken, yanan yüreğimi nasıl teskin edeyim bilemedim.
Tekin ol, teskin ol yüreğim dedikçe çağladım, ağladım, isyan edip yüreğime dahi akıtamadıklarımı nasıl yazıya dökeyim bilemedim.
Bilemedim bu yangını nasıl dindireyim. Bilemedim işte ve yazamadım içimde ki kin ve nefreti…
Takatim, direncim, yüreğim yetmedi, kifayetsiz kaldım bu yangını ifade etmeye.
Olur olmaz yerde ip atanları, getirin önüme imzalayın diyenleri hangi ruh halimle dile getireyim bilemedim.
Ne iş yapar meclis? İşlevi nedir ve ne zaman devreye girer bilemedim.
Vicdanları var mı ve bu gece nasıl başlarını yastığa koyacak, küçücük çocuklarının yüzlerine nasıl bakacaklar cevap veremedim.
Allah’ınız, Kitabınız ve vicdanınız var mı diye sormak isterken, kendi sorularıma dahi cevap veremedim.
Bir baba olarak empati yapmaya dahi yetmezken yüreğim, o ananın, o babanın yüreği nasıl yanar nasıl çağlar tahayyül dahi edemedim.
Gidip yanlarına, alıp başlarını bağrıma basayım desem ne fayda bilemedim.
Bilemedim işte bilemedim. Bu köşe de vicdansızları nasıl uyandırabilir, dikkatlerini nasıl çekebilir diye düşünürken, vicdanı olan buraya gereksinim duyar mı!? diye sorduğum soruya dahi kifayet getiremedim.
Ah benim mazlum yavrum, mahzun yavrum, dili, yüreği, dünyası tertemiz yavrum. O berrak dünyanı kirletenlere olan kinimi nasıl dile getirip, kendimi nasıl frenleyip teskin edeyim bilemedim mazlum yavrum.
Hak yok, hukuk yok, adalet yok bu memlekette, Allah senin hakkını içeride birilerinin eliyle alır mı yavrum!?
Ellerime almak, yarıp göğsünü, çıkardığım kalbini ite köpeğe yedirmeyi ne çok isterdim yavrum. Her gün bir yerinden bir parçayı kanırta kanırta koparmayı, kopardığım her parçanın verdiği acı, yüreğimi teskin eder miydi bilemedim yavrum.
Seni ve sizleri koruyamıyoruz, kollayamıyoruz, tertemiz ve berrak dünyanıza kir bulaştırıyoruz yavrum. İçimizde besliyor ve içimiz de büyütüyoruz bütün canileri. Bu tip sapkınları, ailesinin tanımaması anlayamaması mümkün değilken, bir şekilde önlem almamalarını, etkilisine ve yetkilisine bildirerek yardım istememelerini anlayamıyorum yavrum.
Şikâyet edilmiş ve yardım talep edilmiş olsa dahi, etkilinin ve yetkilinin umurunda olacak mı!? ona bile emin değilim yavrum.
Sana ve senin gibilerin başına gelen bu elem ve ızdırabı duyarsamayan, elinde etkisi ve yetkisi olup gereğini yapmayanlara ne desem, nasıl ah etsem onu bile bilemedim yavrum. Dile getiremediğim o ahlarım, vahlarım, beddualarım var ya? Hah işte hepsini ağzım dolu dolu ve rabbimle başbaşa iken, arşı inleterek niyaz ediyorum yavrum.
Bu gece, evet bu gece sabahlara kadar yapacağım beddua, sabahlara kadar yapacağım naz, sitem Rabbimin ağırına gider mi bilmiyorum!
Ama bildiğim bir şey var ki; bir baba olarak baban gibi, anan gibi düşünüp, yanan yüreğimi bir parça teskin etmek için, edilmesi gerekenlere dair beddualarım arşı inletecek yavrum...!