İlkokuldan itibaren herkes bu sınavı kazanıp kazanamayacağı,
istediği üniversiteye gidip gidemeyeceğini düşünür. Lise son sınıfa
gelindiğinde ise heyecan daha da artar, çünkü artık o büyük sınava
çok az zaman kalmıştır.
Üniversite sınavına gireceklerin ilk önce heyecanlarını yenmeleri
çok önemli. Bunun için de Allah’ın herşeyi beyinlerinde yarattığını
unutmamaları gerekiyor. Örneğin şu anda bu yazıyı okuduğunuz odanın
görüntüsü ve algıladığınız bütün herşeyin tamamı beyninizin içinde
oluşuyor. Odadaki konuşmalar uzaktan geliyor gibi görünüyor,
halbuki uzakta değil, gördükleriniz de dahil hepsi üç boyutlu
olarak, beyninizin içinde yaratılıyor. Eğer beyne giden sinir kopsa
hiçbir şekilde göremez ve duyamazsınız. Ancak insanlar bu çok
önemli gerçeği ya bilmiyor, ya da pek düşünmek istemiyorlar.
Gerçekte hiçbir insan beyninin içindeki monitörün başından
ayrılamaz. Bütün hayatını beyninin içinde mercimek kadar bir yerde,
yani görüntü merkezinde yaşar. Üniversite sınavı için zorlu
çalışmalar orada olur. İnsan sınav sırasında ve sonucunu aldığı anı
da beynindeki monitörden izler. O çok küçük, mercimek kadar
odasından hiç kimse çıkamaz. Bunu bilen insan sınav esnasında
heyecanlanmasının çok saçma olduğunu anlar. Ayrıca kendisine benlik
de veremez. Çünkü gördüğü görüntülere müdahale etmeye de gücü
yoktur. Ben çok çalıştım, ben kazanacağım düşüncesi olmayacağı
gibi, o kadar çalıştım kazanamadım demek de aynı şekilde konuyu
kavrayamamaktan ve Allah’ı unutmaktan kaynaklanır.
Unutulmamalıdır ki başarılı olabilmek için de mutlaka çok çalışmak
gerekir. Çünkü insanın sebeplere sarılarak fiili duada bulunması
önemlidir. Fiili dua, insanın başarılı olmak için elinden gelen
herşeyi yapmasını ifade eder. Üniversite sınavını da kazanabilmek
için insanın gerekirse dershaneye gitmesi, ders çalışması fiili
duadır. Fiili duanın, aynı zamanda sözlü dua ile birlikte olması
önemli bir ibadettir.
Bizler Allah’ın kullarıyız, bütün gücün tamamı Allah’ın
kontrolündedir. İnsanların elinde hiçbir güç yoktur. Konuşmamızdan,
oturmamıza, kolumuzu kaldırmamıza kadar her hareketimiz Allah’ın
ilhamıyladır. Allah bizi bu şekilde yaratmıştır. Bazıları olur mu,
ben kendim karar veriyorum demekte. Allah’ı unutarak kendi gücü var
sanmakta. Halbuki bütün güç Allah’ındır. Allah ayette şu şekilde
bildirmiştir.
…. Şüphesiz Allah, herşeye güç yetirendir. (Bakara Suresi, 20)
Allah’a kul olduğunu bilen insan Rabbine teslim olur ve tevekkül
eder. Sınavda hangi sorunun sorulacağı da Allah’ın bilgisindedir.
Bu nedenle Allah’a güvenip dayanarak, Allah’ın adıyla sınava
başlamak çok önemli. Çünkü siz daha doğmadan önce sınavda kaç puan
alacağınız, hangi üniversiteye gireceğiniz bellidir. İnsan sadece
Allah’ın kendisi için yarattığı kadere şahit olur. Ayrıca Allah
kendisine teslim olan samimi kullarını en güzel şekilde hem dünyada
hem de ahirette mükafatlandırır.
Bu nedenle insanın her an bütün dikkatini Allah’a vermesi
gerekiyor. Peki Allah’a dikkatini vermesi yeterli mi? Yeterli
değil, vicdanını da Allah’a vererek, derin bir vicdanla Allah’a
yaklaşması çok önemli. Derin vicdanla Allah’a yaklaşana şeytan daha
da yüklenir. Bu yüzden insanın şeytanı etkisiz hale getirmek için
irade kullanması gerekir. Şeytan her zaman insanın zor anlarını
kollar, üniversite imtihanı da bu anlardan biridir. Kişiyi endişeye
vermek, aklını karıştırmak ve Allah’ı unutturmak için çaba harcar.
Ancak bütün dikkatini sürekli Allah’a verene Allah metafizik olarak
olağanüstü güç ve başarı verir.
Allah’a tam güvenen insan her zaman Allah taraflı düşünür. Allah’a
teslim olarak sınava girer, ancak kazanamaz. Bu durumdan da razı
olur. Sınav öncesi Allah’ı coşkuyla anıp dua ettiği gibi kazanamasa
da yine aynı coşkuyla Allah’tan razı olur ve vardır bir hayrı der.
Bunalıma girmek, ağlamak gerçekten Allah’ı seven birinden
beklenmeyecek bir hakerettir ki bu kişinin samimiyetinden şüphe
edilebilir. Allah’ın yarattığı her olayda hayır aramak gerekir.
Belki de Allah sizi hiç bilmeyeceğiniz birçok tehlikeden ve beladan
kurtarmıştır. Bu yüzden olayları zahirine göre değerlendirmek
yerine Allah’a güvenmek çok önemlidir.
Peki bu kadar önem verdiğimiz sınav hayatımızın akışına nasıl yön
vermeli hiç düşündünüz mü?
İnsanın yaşamının bir amacı vardır, o da Allah’a kul olduğunu
bilerek Allah için yaşamaktır. Üniversite sınavına girerken de
insan Allah’ın rızasını ve hoşnutluğunu kazanmasına vesile olacak
bir yerde okumayı dilemelidir. Sahip olacağı mesleği insanlara
gösteriş yapmak için veya insanlar ne kadar başarılı desinler diye
değil, Allah benden hoşnut olsun diye kullanmalıdır.
De ki: "Şüphesiz benim namazım, ibadetlerim, dirimim ve ölümüm
alemlerin Rabbi olan Allah'ındır." (En’am Suresi, 162)
İnsan okul, iş hayatı, evlilik olsun hayatanının tamamını Allah
rızası için yaşar. “Tabii ki kendi kafama göre hareket ederim”
mantığındaki insanın başından bela, mutsuzluk, acı, korku, gerilim
ve hastalıklar eksik olmaz. “Ben farkedilmem” mantığı Allah katında
olmaz. “Fazla düşünmezsem, Allah da fazla düşünmediğimi bildiği
için bana bir şey yapmaz” mantığı da yanlıştır. Çünkü Allah verdiği
akıldan insanları sorumlu tutar. İnsan aklını gereği gibi Allah’ın
hoşnutluğunu kazanacak şekilde kullanmalıdır.
Üniversite sınavına girecekler gerçek dostumuz ve velimiz olan
Allah’a teslim olup, istedikleri bölümleri Allah’a adasınlar. Allah
mutlaka onlar için en hayırlısını yaratır. Allah’a gönülden dua
etsinler, Allah bütün duaları kabul eder.
Gönülden katıksız bağlılar' olarak, O'na yönelin… (Rum Suresi, 31)