Kürtlerin önündeki liderlerde layıkıyla temsil kabiliyeti olsaydı bugün Barış Süreci uzaklaşmamış ve kan dökülmemiş olurdu. Bir hüküm değil ama şüphe olarak şunu söylemek mümkün. Zaten, o temsil olgunluğu görülse eş başkanlık, eş genel başkanlık gibi takviyeli liderlik ihtiyacı doğmazdı. Ne Selahattin Demirtaş, ne Kandil dağındakiler ve ne de Kuzey Suriye'deki Salih Müslim, bütünüyle temsil kabiliyetine sahip.

Daha ortada bir şey yokken, seçimlerden hemen sonra HDP eş genel başkanı Figen Yüksekdağ'ın "sırtımızı, PYD'ye dayıyoruz, YPG'ye dayıyoruz!" demesi yersiz bir çıkıştı, örtülü bir tehditti.

Suruç'taki ölümler sonrası Selahattin Demirtaş'ın konuşması ise 6-7 Ekim Kobani olaylarında ölümlerle biten çağrılar gibi yine sorumsuzcaydı. Selahattin Demirtaş, Zaza olduğu halde Kürtçülük yapan bir politikacıdır. Genç yaşta Cumhurbaşkanlığı seçimine bile girmiş, partisini aşarak yüzde 10'a yaklaşmış, son seçimlerdeyse partisi yüzde 13'lere çıkmış ve TBMM'ne 80 milletvekili gibi ciddi bir grup gönderebilmişti. Bu o partideki herkesin başarısıdır. Fakat herkesten evvel genel başkanın başarısıdır. Buna rağmen Selahattin Demirtaş, giydiği tac ile beraber o derecenin emrettiği aklı takınacağına 3-5 vekilli bir marjinal parti sözcüsü gibi harekete devam etti. Bir taraftan Türkiye partisi olmaya niyetli olduklarını beyan ediyor, öbür taraftan Barış Süreci için hiç bir ciddi adım atmıyor, hep birlikte işi sürüncemede bırakıyor ve bir facia karşısında soğukkanlılığını muhafaza ederek sükûnet ve itidal çağrısı yapacağına daha emniyet tahkikatı bile bitmeden mikrofonlara geçip Kürtlere hitaben "organize olarak kendinizi ve kurumlarınızı koruyun!" çağrısı yapıyordu. İki polisimizin uyurken kafalarına kurşun sıkılarak şehit edilmeleri bu talimattan sonradır. HDP genel başkanı, hukuk tahsil etmiştir. Bu fiili işleyene ceza hukukunda "aslî mânevi fâil" dendiğinden haberi vardır.
Hadi diyelim öyle bir gaf işlendi.

Daha sonra yani 32 gencin katli üzerine DAEŞ'in TSK tarafından bombalanmasını okuyamaması ise tuhaf bir durumdur. Bir yabancı gücün topraklarımızda cinayet işlemesi cezalandırılmıştı. Bunu HDP yönetim ekibi okuyabilmelidir.

Hükümetin emriyle TSK ve emniyet kuvvetleri HDP taraftarı vatandaşlar ziyan gördü diye harekete geçmişlerdi. Bunu Kandil'in vesayetinden kurtulmak için bir fırsat olarak görebilirlerdi. Ama önce böyle bir arzunun olması gerekir.

PYD lideri Salih Müslim de daha çaplı bir lider değil. Demirtaş'ın "organize olun!" çağrısı ne kadar çılgıncaysa Müslim'in son kararı da o denli çılgınca. YPG adlı silahlı güçleri Esed ordusuna katılacakmış. Halbuki Baas rejimi, Hafız Esed'den bu yana Kürtleri insan yerine koymadı, vatandaş saymadı, nüfus kâğıdı vermedi. Arap Baharı üzerine Kürtler de kıpırdayınca başlarına bomba yağdı. Şimdi Salih Müslim, Kürt gençleri, işte bu Esed'in emrine verecekmiş. Bunu da Türkiye DAEŞ'i cezalandırırken açıklamakta. Muhaliflerle mücadele eden Esed askerlerine destek olmak için bu kararı almışlarmış. Zahir şu rüyayı görüyor. Böylece Esed kuvvetleriyle birlikte Kuzey Irak'tan Hür Suriye Ordusunu temizleyecek ve sonra burada devlet olmanın yolunu tekrar deneyecek.

Bugün Kürtler, sosyalist Kürtler ve Sünni Kürtler diye ikiye ayrılabilir.

Sosyalist Kürtlerin lideri Abdullah Öcalan'dır. Hapistedir. Dışardaki geçici liderler gaf yapıp, hata ettikçe, yetersizlik gösterdikçe onları tashih etmiştir. Barış sürecinin iki imza sahibinden biridir. Birinci Cumhurbaşkanı Erdoğan’dır.
Sünni Kürtlerin lideri ise Mesut Barzani’dir. Türkiye dostudur. Dengeli bir liderdir. Sömürgeci Başkentler, sn Erdoğan gibi sn Barzani'yi de harcama çabasındalar. Aynı çaba PKK liderleriyle onların güdümündeki HDP ileri gelenleri tarafından Abdullah Öcalan'a da alttan alta uygulanmaktadır.

Çözümün önünde ciddi bir engel olan lider boşluğunu telafi edip bu topraklarda barışı kalıcı kılmak için bir gün şöyle bir gelişme olursa şaşmamalı. Abdullah Öcalan, dışarı çıkartılabilir. Nasıl çıkartılır? Cumhurbaşkanı affedebilir. O da ya HDP'nin başına geçer veya yeni bir parti kurar. Emanetçiler ya emaneti teslim eder veya Öcalan'la ters düşer yahut ortadan kaybolurlar.