GÜLÜMSEYİN HAYATI ÖNEMSEYİN

Peynir” deyin mesela…

333” ya da “giiit”…

Deklanşöre basmadan önce gülüşünüze ayar, lakayt tavrınıza çeki düzen, derbeder ruh halinize bir anlıkta olsa suni bir gülümseme…

Sonra patlasın flaşlar…

Kazanmış kaybedenler kulübüne hoş geldiniz.

Ya da kaybetmişken kazanmış gibi görünenler kulübüne…

Sonuçta neyi kaybettiğiniz değil, elinizde neyin kaldığıdır önemli olan.

Başkalarını memnun etmek adına, kendinizden vazgeçmeyin. Kimseyi “%100” mutlu ve memnun edemezsiniz.

Çok sınırlı ve sığ kalmışlığın inadına, daha geniş bir ufka sahip olabilmek için… Tarih okurken aynı zamanda tarih yazabilmek için… Hedefine ulaşmak için… İdeallerine erişebilmek için…

Onun için, senin; bir “Tutkun olması lazım!”

Ve onun için; “Sevmen ve ne yapman gerekiyorsa onu yapman lazım!

Aynı zamanda büyük sıçramalar büyük düşüşlerin riskini de taşır.

Bunu aklının bir köşesine iliştir.

İlk adımınızı attınız “atta” gidelim dediniz.

Karnınız acıktı “mama” dediniz.

Her ihtiyacınızda önce “anne” sonra “baba” dediniz.

Sonra okumayı öğrendiniz.

Çocukluğun doğasında var olan saflığı üzerinizden attınız.

Aşkı tattınız.

Nice ilkler yaşadınız…

Yaşarken farkında olmadan yarıştınız.

Hayalleriniz oldu.

İdealleriniz oldu.

Rakipleriniz oldu.

Kavgalarınız oldu.

Kırdınız.

Kırıldınız…

Ama “mutlu olmayı” unuttunuz.

Aslında en önemli şeyi unuttunuz.

Nasıl olacak derseniz?

Kendiniz olun, doğal olun.

Başkalarını kaybetmekten değil, kendinizi kaybetmekten korkun.

Başkalarını mutlu edebilmek adına kendiniz olamamaktan korkun.

Sosyal bağlarınızı kuvvetlendirecek tutkularınız olsun.

Sürekli kendini metheden insanlardan uzak durun.

Sürekli başkalarını eleştiren insanlardan da uzak durun.

Övmek ve övülmekten uzak durun.

Sürekli belli bir şeylerin propagandasını yapanlardan uzak durun.

Cenneti garantilemiş” gibi konuşanlardan uzak durun.

Sütten çıkmış ak kaşık” mış gibi başkalarının kusurlarını araştıranlardan uzak durun.

Şu tespiti unutma…

Tek başına mutluluk mümkün değil.

Mutlu olmak için insanlara ihtiyacın var.

Ama mutsuzluk kaynağının; yine insanlar olduğunu da unutma!..

Tabiatın yapısı ile hayatın akışı arasında sürekli bir benzerlik vardır. Nasıl tabiatın dağı, ovası, yaylası, inişi- çıkışı varsa… Hayatın da inişi-çıkışı, virajı, düzlüğü vardır.

Mecbur olduğunuz dostluklar değil, kendisinden memnun olduğunuz dostlarınız olsun.

İçinde hesap barındıran dostluk, samimiyetten uzaktır. İnsana yüktür.

Atın fazlalıkları.

Kurtulun aşırı ağırlıklardan.

Şimdi gelelim “Şahsi hayatınızı değiştirecek” diyet programına..

2 şey seni “vasıflı insan” yapar:

-İradeye hâkim olmak.

-Uyumlu olmak.

2 şey sana “değer” katar:

-Düzgün hitabet ve diksiyon.

-Anlayarak okumak.

2 şey seni “kâşif” yapar:

-Vasıflı çevre.

-Birazcık delilik.

2 şey seni “farklı” kılar:

-Problemin değil, çözümün parçası olmak.

-Hayata ve her şeye farklı bakış açısıyla bakabilmek.

2 şey “büyüklük” işaretidir:

-Özür dilemek.

2-Affetmek.

2 şey “şuurlu insan”ın özelliğidir:

-Basiret sahibi olmak.

-Diline hâkim olmak.

2 şey “kalitesiz insan”ın özelliğidir:

-Şikâyetçilik.

-Gıybet, dedikodu, sû-i zan.

2 şey “çözüm” getirir:

-Tebessüm.

-Sukût.

2 şey seni “gözden” düşürür:

-Demagoji (laf kalabalığı)

-Kendini vazgeçilmez göstermen.

2 şey “nimeti” arttırır:

-Şükür ve kanaat.

-Hayır hasenat.

Ve bir şeyi unutmayın.

Gülümseyin Hayatı Önemseyin.

Kalın Sağlıcakla…