Ev kira ama vatan bizim
İrfan: hem maddi ve manevi derinlik, hem milli derinlik, hem de dünyevi derinliği ifade eder. Toplum olarak derbederliğimizin ve dağınıklığımızın temelinde, kültürümüzü konumlandırmakta ve sahiplenmekte takındığımız umursamaz tavrımız yatmakta.
Toplumda giderek ecdadımıza karşı, mukaddesatımıza karşı, devlet varlıklarına, ata yadigârlarına aldırışsız bir nesil yetişiyor. Bu değerlere karşı duyulan saygıyı ortadan kaldırma çabalarına kayıtsız kalışımız tavan yapmış durumda.
Bunun nedeni zamanın tahribatı mı yoksa insanlığın ruhsal ve maddesel tahkikat analizlerinin yapılmıyor oluşu mu?
Bu gün camilerden ayakkabı, halı ve elektrikli süpürge makineleri çalınıyor.
Çok enteresan!
Bir başka tuhaflık:
Ülkemizde laiklik, sadece dini eğitim görenlerde taassup ve donukluk, pozitif eğitim görenlerde dini inanca karşı umursamazlık ve inkâr oluşturmuştur.
Ülke olarak, millet olarak neden geri kaldığımızın sebebini iki grup da farklı değerlendiriyor.
Birinci grup sorunun dinin özünden uzaklaşmak ve dini yanlış anlamaktan kaynaklandığını, çözümünse dinin aslına geri dönmek ve doğru anlamak gerektiğini iddia edenlerdir.
İkinci gruptakilerse; geri kalmamızın tek sorumlusunun din olduğuna karar verip, modernleşmek ve ilerlemek için dinden kurtulmamız gerektiğini ileri sürenlerdir.
Her iki grup da sorunu din merkezli ele alıp, sorunun merkezine dini yerleştirmişlerdir.
Bu bağlamda kültürlü ve bilgili nesillere, bazı uyanışlara vesile olacak yöneticilere, hava su ve toprak gibi ihtiyacımızın olduğu aşikâr.
Bilge Kağan’ın bir sözü var.
“Ey Türk milleti! Üsten gök çökmedikçe ve altta yer delinmedikçe senin ilini töreni kim bozabilir?”
Bilge Kağan’ın sağlamlığına inandığı için değişmeyeceğine emin olduğu kültürümüz şimdi adeta yanardöner halde. Kültür olarak benimsediğimiz birçok davranış ya ithal ya da derleme.
Bize ait olanları kabullenmeyip, lütfedip hoşgörüyle bakan azınlıkta olan bir kesim var.
Hep başkalarına hayran olan, kendi kültürüne hor bakan ciddi oranda bir kesimde var.
Sâmiha Ayverdi bugünkü kültürümüzü şöyle tanımlamış;
“Türk milletinin kültürü, milli ve tarihi hafızası iman kaybının açtığı çatlaklardan akıp gitmiştir. Geriye bir tortu kalmıştır.”
Çok ilginç bir tespit!
Peki! Bu açılan çatlakların kapanması mümkün olmayacak mı?
Çok güçlü ve şuurlu bir milli eğitimle, Fransa’da olduğu gibi Fransız gencini yetiştiren, İngiltere’de İngiliz gencini yetiştiren, Türkiye’de değerleriyle donanımlı Türk gençlerini, Türkiyeli gençleri yetiştirerek…
Bütün çatlakları kapatabiliriz.
Bu memleketi düşünen, kendine dert edinen şuurlu insanların, en azından sevmesini bilen insanların “Ev kira ama Vatan bizim” anlayışıyla hareket etmeleri hepimizin yararına olacaktır.
Biz yıllardır kayıtsız şartsız batıya adapte olmayı kurtuluş zannetmişiz. Batının ilim ve tekniğini almak yerine, kültürünü modasını alarak, bu serüven basiretsiz insanların elinde neticesiz kalmış.
Kültür sığlığıyla ve yozlaşmasıyla alakalı daha derin tespitler mevcut.
Söylenecek çok söz var.
Bazen haddimi aşmadan dilimin vitesini boşa alasım geliyor.
Lakin henüz erken!
“Neşriyat âleminin dertli kaleminden”
Şimdilik bu kadar!
Devamı haftaya.
Kalın Sağlıcakla…