Eğitim Şart! Zorunlu Eğitim de Şart mı?
Ülkemizde 12 yıllık zorunlu eğitime 2012-2013 eğitim ve öğretim yılından itibaren geçildi. Yani ortaokuldan 2011 yılında mezun olan bir öğrenci liseye kayıt yaptırmak zorunda değilken 2012 yılında ortaokuldan mezun olan herkes zorunlu olarak bir liseye kayıt yaptırdı. Bu durum ciddi altyapı sorunlarımızı fark etmemizi sağladı. Açık lise seçeneği olmasa zorunlu eğitim ülkemiz için çok pahalıya mal olacaktı.
Sonraki süreçte liselerin zorunlu olması yeterli olmadı liselere giriş sınavı da zorunlu oldu. 2013-2014 eğitim öğretim yılında uygulanmaya başlanan TEOG ortaokulda merkezi yazılı şeklinde yapıldığı için tüm ortaokul öğrencileri ister istemez katılıyordu. Herkes, evinin yakınındaki okula gitmek isteyenler bile sınava giriyordu. Ta ki 2017-2018 eğitim öğretim yılında TEOG kalkana kadar. TEOG kalktı. Bu tutarlı bir adımdı. Lise okumaya mecbur ettiğimiz gençlik lise okumak için bir de sınava girme derdinden kurtarıldı.
TEOG yerine getirilen Liseye Giriş Sınavı’na (LGS) girme zorunluluğu kalktı. Fakat üniversite sınavı devam ediyor. Türkiye’de üniversite okumak isteyen herkes TYT ve AYT gibi sınavlara girmek zorunda. Üniversitelerin kendi öğrencilerini seçebilecekleri ve bu seçimi yaparken öğrencinin sınav dışı performansını da dikkate alabilecekleri şeffaf bir ortam maalesef henüz oluşamadı. Zorunlu eğitim ve zorunlu sınav uygulamaları ile milletimizi yanlış yönlendirmeye devam ediyoruz. İnsanımız eğitim sadece okullarda olur sanıyor. Başarıyı sadece çoktan seçmeli testle ölçüyor. Kendisini başka yollardan eğitmeye çalışmıyor. Oysa derdimiz bu ülkenin vatandaşlarını en güzel şekilde eğitmek ise bunun pek çok yöntemini bulabiliriz.
Eğitim topyekûn bir seferberliktir. Sadece okullarda olmaz. Zaten sadece okullar iyi bir eğitim için yeterli de olmaz. Sinema salonlarını, kültür merkezlerini, stadyumları, televizyon kanallarını, gazeteleri, şirketleri, sokakları kısacası ülkenin her karış toprağını kullanmalıyız. Bir eğitim seferberliği başlatmak zorundayız. Eğitimde “Hattı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır” mantığı ile hareket etmeliyiz.
İnsanları bir şeye zorlamadan önceki adımı hep atlıyoruz. Bu adım o şeyi insanlar için cazip yapma adımıdır. Mesela Türkiye’de ve dünyada üniversite zorunlu değil ama çok fazla insan üniversite mezunu oluyor. Aynı senaryoyu ülkemizdeki lise eğitimi için de harekete geçirebiliriz. Liselerimize yatırım yapabiliriz. Liselerimizdeki eğitim kalitesini arttırabiliriz. Lise mezunu herkesin en az bir yabancı dil bilerek mezun olmasını sağlayabiliriz. Bu söylediklerim meslek liseleri için de geçerli. Meslek liselerinde okuyan öğrencilerimizin en az bir mesleği uygulamalı bir şekilde öğrenmelerini sağlayabiliriz. Mezun olduğunda ülkenin “ara eleman” ve kendinin de iş ihtiyacını karşılayacak şekilde bir sistem kurmamız zor değil. Ancak böyle olursa herkes lise okumak ister.
Bu bir zincir. Zinciri kırmamak gerekir. Öğrencilerimizin çoğu iş istiyor. Üniversite bitirtip işsiz bırakmak yerine onları meslek lisesine gönderip iş sahibi yapmalıyız. Daha uzun ve masraflı bir eğitim sürecini göze alıp üniversite okumak isteyecek azınlık için de merkezi üniversite sınavlarını kaldırmalıyız. Her üniversite ve bölüm kendi öğrencisini kendisi seçmelidir.