Ülkelerin dostluğu insanların dostluğuna ne kadar benzer.. Acaba ülkeler arasında gerçek bir dostluktan bahsedilebilir mi?
Ülkelerin dostluğu insanların dostluğuna ne kadar benzer.. Acaba
ülkeler arasında gerçek bir dostluktan bahsedilebilir mi? Belki de
bir ülke başka bir ülkenin ancak dostu gibi görünebilir… Ülkeleri
yönetenlerinde insan olduklarını düşündüğümüzde, böyle bir beklenti
içerisine girmek insanlık adına büyük bir lüks müdür ne dersiniz
dostlar…?
Evet, şu yalan dünyada gerçek dostlarımız kimler bizim.? Hadi
sayalım o zaman gerçekten dost diyebileceğimiz ülkeleri.. Sayıları
sanırım iki elin parmaklarını geçmeyecek.. Azerbaycan, Pakistan,
Afganistan, Bangladeş, Katar, Kosova, Bosna, Filistin, Türkmenistan
vs.. Unutup atladıklarımız vardır mutlaka.. Bu ülkeler halklarıyla
beraber Türkiye’yi karşılık olmaksızın seven, her koşulda
Türkiye’nin yanında yer alan dost ve kardeş ülkelerdir. Bu
ülkelerin halkları bizleri koşulsuz seviyorlar dostlar.. Peki, ama
neden? Çünkü bu sevginin altında tarihi ve dini bağlar yatıyor da
ondan..
Birde dost bildiklerimiz var bizim..! Yersen tabi…
Dünyada dost görünümlü Türk düşmanı o kadar çok ülke vardır ki
burada saymakla zinhar bitiremeyiz. Bunların sayısı için bir
herhâlde 8-10 tane ele ve parmağa ihtiyacımız olacak.. İsimlerini
sayarak teferruata girmeyeceğim. Bu hasımlığın en büyük nedeni de,
yine tarihsel ve dini sebeplere dayanmaktadır. Avrupa ve Batılı
devletlere göre; Avrupa, Türklerden çektiği kadar hiçbir milletten
çekmemiş.. Atilla’dan Kanuniye, Hunlardan Oğuzlara kadar hiç kimse
Avrupa’nın içlerine kadar gelip bu kefereleri hiç bu kadar rahatsız
etmemiş. İşte bu tescilli yavşakların karın ağrısı, için için
besledikleri kin nefret ve intikam duyguları, yaşadıkları
hazımsızlıklar işte ta buradan geliyor.
Haçlı Siyonist zihniyetinin en büyük düşmanı İslam’dır. Müslüman
olan Türkleri yok etmek tarihten silmek tüm Avrupa ve batılı
devletlerin en temel görevleridir. Haçlı zihniyeti asla bir din
değil bilakis bir ideolojidir. İslâm coğrafyasının önemli
merkezlerini kontrol altına almayı İslam’ı içerden çökertmeyi
amaçlayan, siyasi hesapları ve planları olan kirli bir
ideolojidir.
Bugünde yaşadıklarımıza bakınca, tarihin tekerrür ettiğini, Çağdaş
Haçlı Siyonist cephenin milim değişmediğini, bu çürümüş kokuşmuş
zihniyetin dün nerde ise bugünde aynı yerde olduğunu görüyoruz.
ABD ve İngiliz icadı CIA’nın başrollerde oynadığını ve yarım
asırdan beri besleyip büyüttüğü FETÖ eli ile 15 Temmuz gecesi Darbe
Girişiminde bulunduklarını sanırım anlamayan kalmadı. NATO’nun da
işin içerisinde olduğunu, İncirliği ülkemizi bombalamak için
kullanmayı planlayan ülkeleri ve dahi bunların kafalarının
arkasındaki çirkin kurguları anlamak için sanırım siyaset ya da
tarih bilimcisi olmaya da gerek yok! Aklınızın ve vicdanınızın
olması yeterli..
Başta ABD olmak üzere, Batının göstermiş olduğu bu riyakâr ve alçak
duruşa hep birlikte şahit olduk. ABD’li General Votel’in ‘’ABD’nin
Türk ordusu içerisindeki müttefikleri tutuklandı kaygılanıyoruz’’
açıklaması sanırım her şeyi açıklamaya yetiyor da artıyor bile..
PKK’nın içerisindeki Suriye uzantısı YPG’ ye onlar bizim kara
gücümüzdü diyenlerde bunlar değil miydi..? Ya darbe gecesi FETÖ’cu
puştların Genel Kurmay Başkanımız Hulusi Akar’ı rehin aldıktan
sonra, yine Akar’ın telefonundan ABD Genel Kurmay Başkanı Joseph
Dunford’u aramalarına ne demeli? ABD’nin satın aldığı bu asker
kıyafetli onun bunun ve FETÖ’ nün çocukları, komutanlarını hal
hatır sorup hasbihal etmek için aramamışlardı her halde…
Bu hain kalkışma esnasında, bu besleme çeteye karşı direnen 250’ye
yakın sivil masum vatandaşımızı şehit düşer iken, binlerce
vatandaşımız da yaralandı. O karanlık gecede Cumhurbaşkanımıza
suikast girişimi gerçekleştirilerek Meclisimiz bombalandı. Toz
bulutları dağılmaya başlayınca anladık ki bizim bizden başka
dostumuz yokmuş.. ABD’nin her daim kıçını öpen bu batılılar bize
hiç dost olmamışlar.
Tarihin tozlu sayfalarında yaşanmışlıkları anlamak için aslında
çokta gerilere gitmeye de lüzum yok.! Ümmet düşmanı bu küresel
güruh, daha dün Mısırda Mursi’nin devrilip, yine ABD’ eliyle
General Sisi’nin monte edilmesine sessiz kalmış hep birlikte üç
maymunu oynamışlardır. Daha vatanı için şehit düşen masum Müslüman
kardeşlerimizin kanı kurumadan, kendi sivil halkını katleden eli
kanlı katil Sisi, Avrupa’nın her yerinde bu kalleş ülkelerce baş
tacı edilmiş Krallar gibi karşılanmıştır.
Kahraman Türk Milletini hesaba katmayan, darbeyi yalandan yere
kınamak için bile, ABD’nin ağzına bakan bu ikiyüzlü batılı ülkeler
şaşırdı kaldılar. Bu günlerde ne yapacaklarını nasıl bir tavır
sergileyeceklerini de bilemediler. Bunların alayı aynı kaba
pisliyorlar.. Acın yatıp gücün kalkan Yunanistan bile, ülkelerine
sığınan asker kıyafeti giymiş 8 hain teröristin siyasi sığınma
taleplerine ilişkin, bu alçakları idam edeceğimizi bahane ederek
avukatlarının talebi üzerine iade sürecini yaklaşık bir ay daha
ertelediler.
‘’Batının hizmetindeyim ne olur beni Erdoğan’a vermeyin’’ diye
yalvaran alçak çete liderinin mülk sahipleri, bugünlerde yine
Türkiye ye gitmemeleri için sürekli olarak vatandaşlarını
uyarıyorlar. ABD ve Batılı ülkelerin ‘’Endişeli’’ durumlarına henüz
daha alışamamış iken, Terör örgütlerine başkentlerinde çadır
açtıran , Avrupa Ülkelerinin Türklerin evlerine ve balkonlarına
Türk bayrağı asması yasağı koymalarına asla şaşırmadık ..! Hele
Avusturya'nın başkenti Viyana'daki havalimanına pervasızca
astırdığı "Türkiye tatili ile sadece Erdoğan'ı desteklersiniz"
yazısı bu damarsızları nasılda ele verip açık ediyor değil mi
dostlar..
Darbe ile işin başına getirdikleri tek kullanımlık uşaklarının
ayaklarının altına kırmızı halı serip ülkelerinde baş tacı edenleri
artık çok iyi biliyoruz. Daha dün Türkiye’yi insan hakları ve
demokratikleşme konusunda insafsızca eleştirenler, Milletin özgür
iradesine, Halkın % 52 Oyu ile seçilmiş Cumhurbaşkanına, Meclise ve
Hükümete karşı yapılan 15 Temmuz Darbe Girişimine sessiz kaldılar..
Hoş şimdilerde zaten ‘’Dost ve Müttefikimiz’’ zannettiğimiz bu
kifayetsiz ülkeler sekteye uğrayan kanlı darbe girişimine öyle
sessizde falanda kalmıyorlar.
1960’ ta rahmetli Menderesin kalemini kıranlar utanmadan sıkılmadan
Cumhurbaşkanımız Erdoğan’ı işaret ederek şimdi yine aba altından
sopa gösteriyorlar. Milletin direnişi karşısında dumur olup,
şaşıran azgınlar bugünlerde yine gemi azıya alarak açıktan Erdoğan
karşıtlığına soyundular..
Öyle ise bizlerde sınırlarımızla oynayıp bizi içeriye kapatmak
isteyen, Türkiye’nin şahlanışını hazmedemeyen bu hain güruh
karşısında şimdi daha fazla kol kola girerek bu şer cephesinin
planlarını alt üst etmeliyiz. ABD karşısında diz çökmeyip
boyunduruklarından kurtulan özgürleşen bu güzel ülkemizi bunlara
asla tekrar teslim etmemeliyiz. Önümüzdeki güçlükleri aşmanın yolu
ise Vatanımıza, Milletimize, Bayrağımıza Dinimize göz diken bu
alçaklara karşı bir araya gelip tek vücut hareket etmeliyiz.. Kısır
çekişmelerden siyasi bencilliklerden yıkıcı muhalefet anlayışından
vazgeçip, bize karşı yapılan topyekûn kuşatmadan kurtulmalıyız.
Darbe girişimini Milleti ile birlikte engelleyen Cumhurbaşkanımız
Recep Tayyip Erdoğan’ın böyle zor bir günde muhalefet liderlerine
uzattığı eli yine siyasi kaygılarla havada bırakıp, düşük davranış
sergileyerek 7 Ağustos'ta Yenikapı'da düzenlenecek "Demokrasi ve
Şehitler Mitingi “ne katılmayacağını açıklayan Ana Muhalefetin
Genel Müdürünün, Sözüm ona Dost ve Müttefik ülkelerin ikircikli
davranış ve tutumlarında bir farkı var mı? Yeri geldiğinde
Vatan’dan Millet ’ten bahseden, Özgürlükleri ağzından hiç
düşürmeyen bu adamın böyle zor bir dönemde, adı Demokrasi ve
Şehitler olan bir mitingden daha önemli ne işi olabilir
ki..?