Tarafsızlık, Namussuzluktur.!
Referandum için artık geri sayım başlamıştır. 16 Nisan’da ülkemizin bekası için inşaAllah hep birlikte sandığa gideceğiz. Ayaklarımıza vurulan prangalardan tamamen kurtulacağımız bu referandum, belki de bugüne kadar gittiğimiz en önemli halk oylamalarından biri olacak. Türkiye’nin ‘’siyasi tarihini’’ değiştirecek bir kararı o gün hep birlikte oylayacağız.
Allahın iradesini murad eden bir milletin iradesinden, daha üstün bir irade yoktur. ‘’Güç ve kudret sahibi sadece ve sadece Allah’tır’’ diyen milletin terazisi asla şaşmaz. 16 Nisan günü sandığın başına gidecek elimizi vicdanımıza koyacak, ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği için en doğru kararı hep birlikte vereceğiz.
Bugün geldiğimiz nokta itibarı ile herkesin kabul etmesi gereken şey, artık Erdoğan liderliğinde yeni bir Türkiye ortaya çıkmıştır. Ve Erdoğan'ın Türkiye’si kesinlikle ve kesinlikle doğru yoldadır. Anayasa değişikliğindeki esasen ıskalanmaması gereken amaç ‘’Türkiye’yi daha güçlü uluslararası bir aktör’’ haline getirmektedir. Referandumda oylayacak olduğumuz diğer önemli bir şeyde Yeni Türkiye’ye dair içimizde beslediğimiz güzel umutlarımızın ‘’Kurumsallaşması’’dır. Kurumsallaşma, aileden kuruma, kurumdan devlete sürdürülebilirlik, sağlıklı büyüme ve gelişim için gereklidir. 7 Haziran seçimleri sonrası oluşan kaos ve bozulan istikrarı hep birlikte acı bir şekilde tecrübe ettik. Belirsizliğin hakim olduğu 7 Haziran - 1 Kasım arasındaki bu beş aylık süreçte ‘’kararsızların’’ kararı ülkemizin kaderinin belirlenmesinde çok etkili olmuştur.
Kararsızlık hali karar vermede tereddüt etme halidir.
Bilinmelidir ki; ‘’En kötü karar bile kararsızlıktan
iyidir.’’ Kararsızlık hali bireyde bir süre sonra kötü
sonuçlar doğurabilir ve yeniliklerden korkmasına sebep
olabilir. Daha da kötüsü kararsızlık hali beraberinde
konformizm’i getirir buda kişinin daha sonra bedel ödemesine sebep
olur. ‘’7 Haziran öncesi ve sonrası yaşadığımızda işte
esasen budur.’’ Lakin bedel ödeyecek artık hiçbirimizin
dermanı kalmadı. Zaten vatanı bayrağı ve milleti için azda olsa
kaygılanan hiçbir bireyin asla böyle bir lüksü de olamaz..! Peki
madem böyle bir lüksümüz yok, gelin o zaman referandum sürecinin
başladığı günden bu tarafa yaşadıklarımızı gözden geçirip bizde
nihai kararımızı artık netleştirelim..
Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve Başbakanımız Sayın
Yıldırım; ‘’Bizler, bayrağımızın karşısına dikilenlerin
karşısında olmak için, bu sisteme ‘’EVET’’ diyoruz
diyerek bizimde niçin ‘’EVET’’ dememiz gerektiğini
şöylece sıralıyorlar..
Mevcut anayasanın üzerindeki 12 Eylül vesayetinin gölgesinden kurtulmak için,
Vesayet dönemi izlerinden arınmak için,
Koalisyon ihtimali ortadan kaldırmak için,
Yargının bağımsızlığı ve tarafsızlığı için,
Meclis'in denetleme gücü artacağı için,
Yargının sivilleşmesi, tarafsız bir yargı için,
Meclisin daha etkin ve verimli çalışması için,
Siyasi ve ekonomik istikrarın sağlanması için,
Yasama ve yürütme kuvvetleri birbirinden ayrılacağı için,
Milli birlik ve dayanışma bağlarını daha da sağlamlaştırmak için,
Güçlü bir devlet, İleri demokrasi için… Bizler ‘’EVET’’ diyoruz.
‘’EVET’’ cephesindeki bir diğer lider, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Sayın Bahçeli’de; 15 Temmuz darbe girişimi ve darbe girişimi ardından Türkiye’yi hedef alan terör saldırıları ve ekonomik baskılar, şer odakları, kriz fırsatçılarını ülkemiz için birer tehdit unsuru olarak görüp, ‘’Devletin bekası ve güvenliği için, ülkemizin menfaatleri için bizde ‘’EVET’’ diyoruz’’ diyor..
Büyük Birlik Partisi Genel başkanı Sayın Mustafa Destici’de 16 Nisan referandumunda EVET diyeceklerini belirtip, ‘’Demokrasinin kökleşmesi için milletin değerleriyle, inançlarıyla çelişmeyen ve vesayetçi olmayan bir anayasa için bizde EVET diyoruz’’ diyor..
Peki şimdide kimler ‘’HAYIR’’ diyor neden ‘’HAYIR’’ diyor birde onlara bakalım;
CHP’nin kasetle gelen Genel Müdürü Kılıçdaroğlu, her ne kadar Anayasa teklifindeki 18 Maddeyi okuyup anlamasa da ‘’Yeni dönemde daha hala Başbakanlık kurumunun olacağını zannederek, EVET’in de bir onuru var diyor..’’
‘’Kan dökmeden Başkanlık sistemi gelmez’’diyen Genel Müdürün Partisinden “Referandumda evet çıkarsa sizin alayınızı denize dökeriz” diyerek azmanlaşıp, tehditler savuran atarlı seçme vekil Hüsnü’de ‘’HAYIR’’ diyor..
Pensilvanyada aynaya bakmaya tahammülü olmayan, hasetten gözlerine perde inen, muşmula suratlı günahkâr teke’de akıllarını yele veren haşhaş ilerine ‘’HAYIR’’ da hayr var diyor.
‘’15 Temmuz'a kontrollü darbe senaryo kurgu’’ diyerek şehitlerimize saygısızlık eden CHP'nin Yalancı Genel Müdürü’nün, fikir ittifakçısı HDP’ de ‘’HAYIR’’ diyor..
Başta Kerkük’ deki bayrak tahrikçisi ve çocuk katili PKK olmak üzere; FETÖ,DEAŞ,PYD,YPG,KCK,DHKP-C ve Türkiye karşıtı tüm terör örgütleri de ‘’HAYIR’’ diyor..
Türkiye karşıtlığını “Erdoğan düşmanlığı” simgesi üzerinden yapan, Türkiye’ye geçmişte her zaman ayar vermeye alışkın olan, çok çeşitli enstrümanlarla ülkemizi terbiye etmeyi kendisine görev bilen, içerideki uzantılarını her zaman diri ve canlı olarak devreye sokabilen ‘’Küresel Sömürü Baronlarının’’ alayı da ‘’HAYIR’’ diyor..
Türkiye’nin ilerlemesini değil, biran önce çözülmesini, dağılmasını, parçalanmasını ve yok olmasını arzulayan ‘’Haçlı İttifakı’’ da referandumda ‘’HAYIR’’ diyor..
Aldığı karar ve yaptığı uygulamalarla rahmetli Erbakan hocayı mezarında ters döndüren Kılıçdaroğlunun taze dostu, Saadet Partisi'nin Temeli’ de ‘’HAYIR’’ diyor
Kökten Erdoğan karşıtı olan DSP ve MHP'li muhalifler, DİSK, KESK ve Türkiye Barolar Birliği de ‘’HAYIR’’ diyor..
PKK’dan sonra FETÖ’ nün de hamiliğine soyunan ve Türkiye karşıtı tüm terör örgütlerine açıktan destek veren Almanya’nın şansölyesi, Erdoğan düşmanı Merkel’ de ‘’HAYIR’’ diyor.
15 Temmuz’da ABD ve NATO'nun Türkiye'yi işgal edememesine çok derinlerden üzülen hakikat kaçkını Kraliçe’de ‘’HAYIR’’ diyor..
Papanın ev sahipliğinde Vatikan’da buluşan, gaza gelerek ayranı kabaran, İslam düşmanı karanlık adamların ‘’Haçlı İttifakı’’da ‘’HAYIR’’ diyor..
Bugüne kadar katil Esed’e toz kondurmayıp ‘’Suriye’de ne işimiz var’’ diyen karnı tok sırtı pek’ler..! Bilin ki İdlib’te klor gazı ile kendi halkını, çocukları katleden Esed’te ‘’HAYIR’’ diyor..
Velhasıl böyle bir zamanda ummanı kıyıdan seyreden ‘’Küskünler Kulübünün’’ ucuz kahramanları da maalesef ‘’HAYIR’’ diyor..
Demem o ki dostlar gördüğünüz gibi ‘’Türkiye Pazarında’’ her malın öyle ya da böyle mutlaka bir alıcısı çıkıyor… Referandum için henüz kararını netleştirmemiş olan kardeşlerime son tahlilde buradan tekrardan seslenmek istiyorum; ’’ Görünen o ki yedi düvel yine bir olmuş ne kadar Türkiye ve İslam düşmanı varsa, hepsi yine beraber ayağa kalkmış, itlerini, köpeklerini, vekillerini gazetelerini kullanarak bizlere zulmedip ‘’HAYIR’’ diyorlar.. Tabi ki Hayır diyen herkes bu cephenin bir parçasıdır demiyoruz.. Herkesin kararına saygımız sonsuzdur. Lakin..! Üstat Cemil Meriç' in şu sözlerini de sizlere yeniden hatırlatmak istiyorum. ‘’Zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur.’’
Bu coğrafyanın ve dünyanın gördüğü en insan odaklı merhametli lidere, “Dünya beşten büyüktür” diyen bir lidere, konu insan olduğunda her şeyi sonuna kadar seferber eden bir lidere, davasına kara sevdalı bir lidere ‘’Hayır’’diyenler bilsinler ki onlar Allahın izni, milletin feraseti ile tarihin çöplüğünde yerlerini alacaklardır.. Evet, bugün için düşman bir dünyada, dostsuz kalabiliriz. Lakin yaşadıklarımızın tamamı ‘’Yeni Türkiye’nin Dirilişinin sancılarıdır.’’ Gün birlik olma ‘’Recep Tayyip Erdoğan’ın, Binali Yıldırımın, Süleyman Soylunun’’ yanında olma günüdür. Gün sorumlulukları kuşanma günüdür. Müslümanlara karşı zulmün şaha kalktığı böyle bir dönemde ‘’Zalimlere karşı mazlumların yanında saf tutmayan, dik durmayan, tarafsız olan, alçaktır namussuzdur.’’ Bu ülke'ye ve uzun adama sahip çıkmak ise bizim için namus borcudur..