İklim Plandemisine hazır mısınız? ‘Aşılı mısın damat?’ sorusu bitti. Şimdi ‘Karbonlu musun damat?’ dönemi başladı. Evet, evet yanlış okumadınız. Şaka filan değil. Hazır değinmişken iki, üç yıl geriye gidelim.

İklim Plandemisine hazır mısınız?

'Aşılı mısın damat?' sorusu bitti. Şimdi 'Karbonlu musun damat?' dönemi başladı.

Evet, evet yanlış okumadınız. Şaka filan değil. Hazır değinmişken iki, üç yıl geriye gidelim.

Geçtiğimiz yıllarda, 'Damat aşı oldun mu?' sorusunu, yaşadığımız Covid tiyatrosunda tüm dünyada ve ülkemizde gördük, yaşadık. Tabi sadece damat adaylarına, gelin adaylarına değil. Aşı olmamış tüm bireyler bu sorunun psikolojik olarak muhatabı oldular, olduk. Amiri memuru, işçisi çiftçisi, hakimi savcısı, avukatı hekimi, öğrencisi öğretmeni, yaşlısı genci, büyüğü küçüğü, dindarı, dinsizi, kadını erkeği, ebesi dedesi, ninesi, bebesi. Her kesimden bu soruyla karşılaşan milyonlar oldu. Çünkü tüm nüfus küresel bir oyunun kurbanı edilmek istendi. Geçmişi tekrar tazeleyerek anlatalım.

'Onlara kız bile vermeyeceğiz' demişlerdi..

Aşılama henüz başlamadan 15 – 20 gün öncesinde sıvı propagandasını yapanlardan biri de, Prof. Dr. Bingür Sönmez adında ünvanlı bir gereksizdi. Gereksiz diyorum çünkü; '27 Aralık 2020 tarihinde FOX Çalar Saat' isimli programda aşı olmayanlara ağır hakaret ve ithamlarda bulunmuş, adeta aşı olmayanlara 'Köpek' benzetmesiyle ekrandan milyonlarca insanı tahrik, taciz ve tehdit etmişti. Bingür Sönmez canlı yayında; 'Aşı olmayanlar birer vatan hainidir. Onlara kız bile vermeyeceğiz. Onları uçaklara, otobüslere bindirmeyeceğiz. Köpeklere sorulduğu gibi aşıları sorulacak' diyerek hem hakaret etmiş, hem de aşı olmayanlara 'Aşısız köpekler' imasında bulunmuştu. Kendisine Türkiye'de 28 Aralık 2020'de suç duyurusunda bulunan ilk kişilerden biriyim. Geçtiğimiz son üç yılın zulmü asla unutulmaz. Bu zulme direnen insanlar, tarihin en büyük 'Akıl' sınavından geçtiler. Algı, reklam, korku, baskı ve propaganda çok aşırı yoğundu.

İşten çıkarılanlar..

Camilerden kovulanlar.

Okullara alınmayanlar.

Sınava sokulmayanlar.

Otobüslere bindirilmeyenler.

Uçaklara, Avm'lere, Stadyum, Tiyatro ve Sinemalara hatta düğün salonlarına dahi girilmesi yasaklananlar. Resmi ve özel kurumlarda, valilik, kaymakamlık ve belediyelerde baskı görenler. Toplumun her çeşidi, her rengi, her düşüncesi, her ideolojik yapısı bu zulmü gördü. Tüm siyasi partiler, tüm kanallar, verilen tüm fetvalar, tüm reklam figürleri ortaklaşa bu süreci hem dayattı, hem propagandasını yaptı, hem kitlesini aldattı, hem de bu süreci sorgulayanlara zulmetti, sessiz kalıp seyretti. Sesini cılız çıkaran da, 'Ne şiş yansın, ne kebap yansın' dedi.

'Bu süreçte 'İNSAN AİLESİ ' olarak bir araya geldik!'

Hatırlayalım baskı dönemlerini. Başımızı nereye çevirirsek çevirelim her mahalle kendi kitlesine propaganda yaptı. Cübbelisi cukkalısı, Hatipoğlusu Nakitoğlusu, dindarı dinsizi, imamı papazı, diyaneti hıyaneti, sağcısı solsucu, koministi feministi, camisi kilisesi, havrası mafyası, partisi pırtısı, Esin'i Bengi'si, Mehmet'i Ahmet'i, ünlüsü ünsüzü, dizisi filmi, her yerde, her alanda birlikte olup, 'Aşı' dayatması yaparak adeta seferberlik ilan edilmişti. İmam hutbeden 'aşı olun' dedi. Papaz kiliseden çağrı yaptı. Haham, Havra'dan 'Bunlar kutsal sıvılar' dedi. Diyanet devreye girip, 'Aşı orucu bozmaz' dedi. Yatsı serbest, teravih yasaktı. Cuma serbest, zuhr-i ahir yasaktı. Değişik değişik işler! Kahramanmaraş müftüsü de, 'Aşı olmak Allah'ın emri gibidir. Aşı olmak Farz-ı Ayn'dır. Aşı olmamak kul hakkı.' Demişti. Bir başkası çeyrek altın dağıttı. Kimi çeyiz takımı, koltuk takımı, kimi de bir aylık tatil paketi bile verdi. Öyle bir süreçti ki, tüm zıt kutuplar insanlığa, insanlara karşı küresel bir soykırım uyguladılar. Kimi meclisten zorbalık önerdi, kimi, '1.2.3.4. hatırlatma dozu olun' diye baskı yaptı. Kimi cezaevinden seçildiği bölgesine aşı çağrısı yaptı, kimi aşı olmayan damatlara kızını vermedi. 'Aç mısın, tok musun?' diye soramayanlar dağ, taş, kar, kış demeden bedava! kutsal sıvı götürdü. Camiye, okula, toplu taşımaya maskesiz gireni attılar, hatta dövdüler, maskesiz bineni yaka paça gözaltına aldılar. Aşı olmayanlara her türlü hukuksuz zorbalık, hakaret mübah ve meşru sayıldı. 'Hukuk' diye bağıranlar da bu zulümlerin en ön saflarında yer alıyorlardı. Sağı, solu birleştirdi kutsal sıvılar. Yine teslim olmamış olan sağı, solu da birleştirdi bu kutsal sıvılar. Küresel şeytani tuzağa direnen her çeşit insan profili vardı. Sahte ve suni plandemi aynı zamanda sorgulayan, doğal bir insan ailesini de bir araya getirdi. En güzeli de buydu. Peki aradan geçen üç yılın sonunda şimdi ne mi oldu? Bu dayatmaları yapanlar aşıya teşvik ettikleri insanlara sırt döndü. Selamı , sabahı kesti. Çünkü işleri bitti!..

Yeni oyun İklim!

İklim Kanunu yakında meclise geliyor. Seçim bir oyalama taktiği. Asıl film, asıl fırtına seçim algısı bittikten sonra. Siyasi gündemle birbirini yiyenler tehlikenin farkında mı? Hayır. Ah bir bilseler küresel konulara imza atan kirli elleri. Bırakın oyu, selam vermezler.

Uzun süredir getirilmesi planlanan 'İklim Kanunu' ceza-i yaptırımlar için kullanılacak. Karbon kotasını aşanlara sosyal kısıtlama, ulaşım, gıda, enerji ve tüketim kısıtlaması gibi birçok konu başlığı içeriyor. Et ve et ürünlerinin, süt ve süt ürünlerini tamamen ortadan kaldırmayı amaçlayan Paris İklim Anlaşması gereği dönecek olan dolaplara çok dikkat! Öyle güzel bir dünya vaat edecekler ki, sahte cennet pazarlaması yapılacak. Sözde karbon gazının zarar verdiği yalanıyla büyükbaş hayvanların yok edilmesini savunanların hedefinde yalnızca büyükbaş ve küçükbaş hayvanlar değil. Kainattaki tüm canlı varlıklar hedef. Paris İklim Anlaşması 07 Ekim 2021 tarihinde iktidar ve muhalefet, tüm partilerin ortak imzasıyla mecliste onaylandı. Bu kez durum ilk plandemi sürecinden çok daha tehlikeli olduğu görülüyor. Geçtiğimiz Pazartesi günü açılan Küresel İstanbul Finans Merkezi'de hem akıllı şehirler projesinin, hem de Paris İklim Anlaşması'nın karar mercii olacak. 'İnsanlara, hayvanlara, toprağa, bitkilere, gıdaya, enerjiye, petrole, suya, ekmeğe, ineklere, keçilere, kedilere, köpeklere, balıklara, tavuklara, kuşlara, kitaplara. Kısaca 'KARBON GAZI, KARBON EMİSYONU' olan her şeye yaptırım ve 'Karbon Vergisi' söz konusu. Bazı kanallar, bazı kurumlar bu sistemin propagandasına çoktan başladı bile.

'Damat Karbon Ayak İzin Kaç?'

Özel bir Banka'nın geçtiğimiz aylarda bir reklam filmi yayımlanmıştı hatırlarsanız. Reklam filminde iki ailenin kız isteme merasimi yapılıyordu. Tabii öncesinde kız, tanıştığı damat adayını oturduğu bir kafede arkadaşlarına anlatıyor. Resmini gösteriyor. Kızın arkadaşları da, 'Karbon Ayak izi kaç?' diye heyecanlı heyecanlı gelin adayına soruyorlar filan. Reklamda bir başkası iş başvurusuna gidiyor. Başvuru yaptığı firmaya 'Özgeçmiş'ini sunuyor. Başvuru formunu alan kadının ilk sorduğu soru, 'Karbon Ayak iziniz kaç?' sorusu oluyor. Sonra araya başka bir gruba mikrofon uzatılıyor. 'İklim Kriziyle biz mücadele ediyoruz' diyor. Araya başka bir vatandaş girerek, 'Çıkarın bakalım karbon Ayak İzinizi göreyim' diyor. 'Süper, süper Karbon ayak izinizi aşağıya düşürün' diye de ekliyor. Filmde kız isteme merasimi tekrar araya giriyor. Damat hazır, takımı çekmiş, traşını olmuş tanışma, isteme merasimine gelin adayı da hazır, aileler cümbürcemaat hazır. Kahveyi gelin adayının elinden alan damat tam kahveyi aldığı sırada karşısında oturan kızın babası; 'Eee damat senin karbon ayak izin kaç?' diye soruyor. Damat afallıyor filan. Aileler bakışıyor. Reklam, 'Geleceğin sorusu Karbon Ayak İzin kaç?' diyerek süslü, püslü ifadelerle sona eriyor. Bu ve bunun gibi birkaç özel banka, hesabı olan müşterilerine rızası olmadan karbon ayak izi uygulaması getirerek kişilerin harcamasına yönelik hukuksuz bir şekilde K.V.K.K aykırı davranarak Karbon Ayak İzi hesaplaması yapıyor. Önümüz dönemde, ''İklim Krizi' adı altında küresel şeytani bir oyunla daha karşı karşıya kalacağız. İlk oyuna aldananlar ikinci oyuna aldanmamalılar.

Fragman bitti, film başlıyor!

Kılavuzu 'DSÖ, WEF, BM, DÜNYA BANKASI, GAVİ, GATES, DÜNYA GIDA BANKASI, (v.b) olanların gittiği yol, yol değil, götürdüğü yolcu, yolcu değil, politikası yerli ve milli değil..

Çıkan oyuncular:

Dünya Sağlık Örgütü 'ne bağlı Sağlık Bakanlığı, Covid Bilim Kurulu, sabah akşam aşı güzellemesi yapan ekran profesörleri, satılık kalemler ve fetva verenler.

Giren oyuncular:

Birleşmiş Milletler'e bağlı İklim Bakanlığı, İklim Bilim Kurulu, 'Karbonsuz dünya' güzellemesi yapan ekran profesörleri, satılık kalemler ve fetva verenler.

'Karbonsuz damatlar, karbonsuz gelinler...'

Sakın haaa, bu ifadelere kanmayın..

Yoksa karbonlu damat, karbonlu gelin aramak zorunda kalırsınız.

Tıpkı sıvısız insanların aranacağı dönem gibi...

Teslim olmayan insanların son sınavı..

Sonrası İNSAN AİLESİ dönemi..

Geçmiş Ramazan Bayramınızı tebrik ederim.

Selam ve sevgilerimle.