Özellikle İsrail’in Mescid-i Aksa ve Filistinli Müslüman kardeşlerimize yaptığı zulümler olmak üzere zaman zaman da İslam ve Türk düşmanlığı eksenli eylemler sonucunda bu ülkelerin mallarını boykot etmeye yönelik çağrılar yapılmaktadır.
Özellikle İsrail'in Mescid-i Aksa ve Filistinli Müslüman kardeşlerimize yaptığı zulümler olmak üzere zaman zaman da İslam ve Türk düşmanlığı eksenli eylemler sonucunda bu ülkelerin mallarını boykot etmeye yönelik çağrılar yapılmaktadır.
Bu boykotların ne kadar etkili olduğunu, bu konuda yapılmış bir araştırmanın olup olmadığını da bilmiyorum.
Belki hissiyatımızı güçlü tutmak ve duyarlılığımızı göstermek adına azıcık faydası olabileceğini düşünsem de bu boykotların etkili olacağına inanmıyorum.
Neden inanmıyorum:
1-Hangi birini protesto edeceksin yayınlanan listelerdeki ürünler o kadar çok ki, insan aklında bile tutamaz.
2-Bu ürünlerin çoğu ülkemizde üretilmekte olup ülkemiz insanlarıda üretim aşamalarında görev almaktadır.
3-Yerli olarak isimleri yer alan firma sahiplerinin İslam'la olan ilişkileri ne kadar onu da bilmiyoruz.
4-Ülkemizde binlerce işçi çalıştıran şirketlerin yabancı ortaklıkları bir incelensin bakalım yerlilerin oranı ne kadar?
Kaldı ki, devletimiz yabancı yatırımcıların ülkemize yatırım yapması için her türlü kolaylığı sağlamaktadır.
-Ülkemize yapılan yatırımların ülkemiz ekonomisine yaptığı katkıyı yok sayabilir miyiz?
Elbette ki, ülkemiz hiç dış yatırıma ihtiyaç duymadan kendi kaynaklarımızı kendimiz kullanabilsek çok çok iyi olur; ancak, büyük şirketlerin sarmaladığı bir dünyada hiçbir ülkenin kendi başına hareket etmesi çok çok zorlaşmıştır.
Yani, el mahkum!
Küçük bir araştırmayla milli gibi görünen birçok şirketin büyük ortağının yabancı olduğunu görecek belki de hayretler içinde kalacaksınız!
Yukarıda da ifade ettiğim gibi hissiyatımızı güçlü tutmak ve duyarlılığımızı ortaya koymak adına mal satın almama boykotlarını uygun bulmakla birlikte çok etkili olmadığı gerçeğini görüp ona göre hareket etmenin daha doğru sonuca ulaştıracağına inanıyorum.
Boş işlerle uğraşmanın sonucunun bomboş olduğu gerçeğiyle yüzleşebilmeliyiz.
Bu boykotların farklı sonuçlarının olduğunu da dikkate almak durumundayız.
Yıllar önce coca cola içmeme ile ilgi geniş bir boykot kampanyası başlatılmış ve bu kampanyaya gazetelerde dahil birçok kuruluş destek olmuştu.
-Sonuç mu?
Coca cola satışlarında patlama yaşandığı hatta bu boykot kampanyasının arkasında bizzat coca colanın olduğu gazetelerde yer almıştı.
Gelin gerçeklerle yüzleşelim:
Müslüman kızlarının tesettürde yaşadığı yozlaşmanın arkasında kimler olduğuna, tesettür gibi sunulan kıyafetleri üreten ve satanların İslami isimleri kullanarak keseleri doldurduklarını görebilelim.
Ülkemizde üretilen veya ithal edilen Yahudi sermayeli şirketlerin ürünlerinin boykotundan çok yine arkasında bu sermayenin ürettiği moda olarak sunduğu tesettür gibi görünen kıyafetleri boykot edelim.
Daha önce basında da yer alan haberlere göre tesettür modasının arkasında Yahudi stilist ve şirketlerin yer aldığını görmüştüm.
Bunlar var veya yok bilemem; ancak, tesettürde yozlaşmanın en yüksek zirveye ulaştığı gerçeğini gözü ve aklı olan hiçbir kimse yok sayamaz!
En büyük mücadele toplumu bilinçlendirme ve daha kaliteli ürünler üretme mekanizmalarını oluşturmaktan geçmektedir.
Daha kalitesini üretecek ve daha uygun fiyata halka sunacaksın. Halk market ve alış veriş merkezlerine gidince kalite ve fiyata bakıyor; ürünün kime ait olup olmadığına dikkat etmiyor.
İstediğiniz kadar çağrı yapın halkın kahir ekseriyetinin boykotlardan haberi olmadığı gibi umurunda bile değil; isterseniz bir araştırın.
Arkadaş gerçeklerle yüzleşelim diyor, boşuna demiyorum!
Ülkemiz tarımında kullanılan HİPRİT TOHUMLARI kimler üretiyor biliyor musunuz?
-Siz çiftçiye hiprit tohumlar yerine yerli tohum kullanma çağrısı yapın bakayım yüzde kaçı bu çağrıya uyacak?
Ben size söyleyeyim uyamaz; çünkü, zarar eder!
Birkaç yıl önce Fransız mallarına boykot çağrıları vardı; içim acıyarak güldüm!
-Ülkemizde üretilen çimento ve kirecin Fransızların tekelinde olduğunu biliyor muydunuz?
Hissiyatınıza saygı duyuyor bu hissiyatın her şeye rağmen güçlü tutulmasını destekliyorum; ancak, acı gerçeklere de gözümüzü kapatmayalım!