Gündemden hiç düşmeyen, her geçen gün daha fazla gündemi meşgul eden kadın cinayetlerinin çözümü değil, nedenlerinin araştırılması üzerinde durmaya çalışacağım.

Neden çözümü üzerinde değil, sorusunu haklı olarak sorabilirsiniz.

Çözüme dönük daha önce birkaç yazı yazdım ama sunmuş olduğum ciddi ve kesinlikle yüzde 80 oranında çözüm olacak önerilerim karşılık bulmadı, bundan sonra  bulmayacağı umudunu da taşımıyorum. 

Üzülerek ifade etmeliyim ki, sunduğum çözüm önerilerini televizyon yorumcuları dile getiremiyor hatta ağızlarına almaktan bile korkuyorlar.

İzlediğim televizyon yorumcularının çoğu somut çözümler sunmak yerine daha çok boş laflarla geçiştiriyorlar. Aslında onlarda bu cinayetlerin nedeni ve çözümünü çok iyi biliyorlar.

Şunu da ifade edeyim, geçen bir televizyon programında izlediğim iki tane hukukçunun çok mantıklı yaklaşımları beni ayrıca umutlandırmıştır.

Aynı programda gösterilen araştırma verileri üzerinde durarak konu içerikli birkaç öneride bulunacağım.

Kadınları kim öldürdü?

            1-Evli olduğu erkek                   :% 41

            2-Birlikte olduğu erkek             :% 14

            3-Tanıdık                                   :% 11

            4-Eskiden evli olduğu erkek     :% 9

            5-Oğlu                                       :% 6

            6-Akrabası                                 :% 6

            7-Eskiden birlikte olduğu erkek:% 5

            8-Babası                                     :% 3

            9-Kardeşi                                   :% 3

Yukarıdaki verilerle ilgili ciddi araştırmalar yapılmadan cinayetlerin nedenlerini tam olarak bilemeyiz.

Neredeyse kadınları öldürenlerin kahir ekseriyeti en yakınındaki kişiler olup bu durum işin ciddiyetini daha fazla ortaya koymaktadır.

İnsan öldürmenin vebali çok çok büyük iken nasıl oluyor da kadınlar en yakınları tarafından öldürülebiliyorlar?  

Bu ciddi durum hem psikolojik hem de sosyolojik olarak ciddi ciddi araştırılmalı, araştırma sonuçları üzerinde ciddi ciddi analizler yapılmalıdır.

Yılda ortalama 300 civarında kadın katledilmekte olup öldürülen kadınların bölgelere göre dağılımı yapıldıktan sonra üniversitelerin psikoloji ve sosyoloji bölümleri her cinayetin nedenlerini tek tek incelemelidir.

Ülkemizde 200 civarında üniversite olup bu üniversitelerin çoğunda psikoloji ve sosyoloji bölümleri bulunmaktadır.

Her üniversite 2-3 kadın cinayetini ciddi ciddi araştırarak en ayrıntılı şekilde verileri ortaya koyabilir.

Tüm veriler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığınca oluşturulacak komisyonda uzmanlarca değerlendirilerek çözüme yönelik ilgili kurumlarla işbirliği yapılmalıdır.

Hatta bu veriler kamuoyuyla paylaşılmalı ki, çözüm için halkın desteği de alınmalı; çünkü, bu cinayetlerin çoğunun ailenin parçalanması ile ilişkili olduğunu görüyoruz.    

Yukarıda kadınları öldürenlerin %41’i evli olduğu erkekler olarak görülse de bunların çoğunun evli ancak ayrı yaşadıklarını haberlerde izliyoruz.

Bir insan en yakınındaki kişiyi öldürebiliyorsa bu insanın psikolojik durumu üzerinde ciddi ciddi düşünülmelidir. 

Cinayetlerin büyük bir kısmının eski sevgililer ve ayrılmış kocalar tarafından gerçekleştirilmesi çok dikkat çekici olup bu durum üzerinde özellikle durulmalıdır.

Önceki yıllarda eski sevgilisi tarafından öldürülen bir kadın birçok eziyete maruz  kaldıktan sonra boğazı kesilip yakılarak öldürülmüştü!

Bu caniliği kelimelerle ifade edebilir miyiz?

Aslında, sadece kadın cinayetleri değil, her türlü cinayetin nedenleri üzerinde durulmalıdır.

Birazda medyanın sorumluluğu üzerinde durmamızın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Bu cinayetlerin sürekli haber bültenlerinde, televizyon programlarında dedikodu formatında yer almasını da doğru bulmuyorum.

Ayrıca, sevgililiği yani nikahsız yaşama ve mafya türü yapıları özendiren dizilerin ciddi olarak ele alınması da gerekmektedir.

Maalesef, televizyonlarda yayınlanan dizilerin büyük bir kısmının konusunu bunlar oluşturmaktadır.

Açık ve ne söylüyorum; nikahsız yaşam teşvik edilmekte ve hiç kimse de bunun önüne geçememektedir.

Çok acı ama yüzde 90’nun kendisini Müslüman olarak tanımladığı bir ülkede yoğun bir şekilde hem de insan aklı sınırlarını zorlayan, vicdanları yaralayan kadın ve çocuk cinayetleri vahşet düzeyinde neden işleniyor, bunun üzerinde herkes bir değil, bin kere düşünmelidir.

Müslüman bir toplum olarak İslam’ın emir ve yasaklarına ne kadar uyulduğu; İslam’ın ahlak, merhamet, adalet gibi en temel vasıfları hayatımızda ne kadar yer aldığı, sorgulanmalıdır.

 Bu sorgulamayı objektif olarak yapabilirsek sadece cinayetlerde değil, toplumun yaşadığı tüm sorunların çözümünün İslam’da olduğunu görebiliriz.