Hiçbir güç bir insanı ne zorla sevdirebilir ne de nefret ettirebilir; çünkü, sevgi ve nefret insanın gönlündedir.

Gönülde olan sevgi bir kişinin kurtuluşuna vesile olabileceği gibi felaketine de neden olabilir.  

Onun için Müslüman; kimi, neyi, neden seveceğini bilmesi gerektiği gibi kimi, neyi, neden sevmeyeceğini de iyi bilmelidir.

Müslüman hayatının her anında şuurlu olmalı, ahmakça sevgi ve nefretlerden uzak durmalıdır.

İslam ölçü dini olup Müslüman sevgi ve nefrette de İslam’ın koyduğu ölçüye kesinlikle uymalı, ölçünün dışına asla çıkmamalıdır.

Müslüman için ölçü; Allah(c.c.) ve Resulü(s.a.v.)’nün sevdiğini sevmek sevmediğini sevmemektir.

Kişi kurtuluşa erebilmesi için mutlaka Allah(c.c.) ve Resulü Muhammed(s.a.v.)’i sevecek; ayrıca, Allah(c.c.) ve Resulü(sav)’nün sevdiklerini de sevecek ve sevmediklerini sevmeyecek.

Şunu kesin ve net olarak ifade ediyorum:

Allah(c.c.) ve Resulü(s.a.v.)’nü sevmeyen hele hele düşmanlık besleyen birine sevgi duymak insanı felakete götürür; yani, Müslümanlıktan çıkarır!

Ömrünü Allah(c.c.)’ın dinini ortadan kaldırmak için çalışan, Müslümanlara düşmanlık eden birine hangi gerekçeyle olursa olsun bir Müslüman sevgi ve minnet duyamaz!

Yüce Rabb’miz “Ey iman edenler, benim ve sizin düşmanınız olanları dost edinmeyin”(Mümtehine 1) buyurmaktadır.

Allah(c.c.)’ın ahkâmını ancak, Allah(c.c.) ve Resulü(s.a.v.)’nün düşmanları ortadan kaldırmaya çalışır.

-Ebu Cehil, Ebu Leheb, Firavun, Nemrut ve muadilleri Allah(c.c.)’ın dinini ortadan kaldırmaya çalışmadılar mı?

-Günümüzde de İslam düşmanları İslam’ı yok etmek için çalışmıyorlar mı?

Bugün Müslüman çocukları İslam’dan uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. Deizm ve Ateizm virüsü önüne geçilemez bir salgın halini almış durumdadır.

-Müslüman Müslüman!

Dostunu ve düşmanını iyi bilecek düşmanların tuzağına düşmemeye çalışacaksın!

Kaptırmışsın kendini dünyaya çocukların kimlerin eline düşmüş, kimleri örnek alıyor umurunda değil!

Çünkü, Müslümanım diyorsun; ancak, İslam’ın emir ve yasaklarıyla ilgili bir derdin yok; kim dost kim düşman umurunda bile değil!

Allah(c.c.); “Müminler, müminleri bırakıp da, kâfirleri dost edinmesinler! Onları dost edinenler, Allah’ın dostluğunu bırakmış olurlar.” (Al-i İmran 28)

Efendimiz(s.a.v.); “Bir kavmi sevip de onlarla dostluk kuran, kıyamette onlarla haşrolur.”(Taberani) Buyurmaktadır.

Sonuç olarak; Müslüman Allah(c.c.) ve Resulü(s.a.v.)’nün sevdiğini sevmekle sevmediğini sevmemekle mükelleftir.

Müslüman kafiri sevemez; ancak, sevmiyorum diye de hiçbir şekilde zulüm de yapamaz; adalet dışı davranışta hiç bulunamaz; ayrıca, merhametli ve iyi davranmak zorundadır.

Yaşayanlara adil ve merhametli davranılması gerekirken ölenlerinin arkasından asla rahmet dilenemez!

Herkes, her önüne gelen için bilinçsizce “Allah rahmet eylesin, rahmetli” diyor.

Arkadaş, Allah(c.c.) düşmanı bir kişiye Allah(c.c.)’tan rahmet dileme hakkını nereden alıyorsun biraz akıllı olsana, imanına zarar verebilir!

Şunu da belirteyim:

Yaşayan gayri Müslimlerin İslam’la müşerref olmaları yani Müslüman olmaları için dua edilebilir ve merhamet gereği edilmelidir de.

Sevgi ve nefretimiz felaketimiz olmasın!