Müslümanlar, cahiliye döneminden sonraki dönemi yani İslam'ın Asr-ı Saadet Dönemi’ni esas alıp o çerçevede bir hayat idealine sahiptirler. “Asr-ı Saadet Dönemi'ne özlem duyanlara yani biz Müslümanlara gerici” diyor malum güruh.
Müslümanlar, cahiliye döneminden sonraki dönemi yani İslam'ın Asr-ı Saadet Dönemi'ni esas alıp o çerçevede bir hayat idealine sahiptirler.
'Asr-ı Saadet Dönemi'ne özlem duyanlara yani biz Müslümanlara gerici' diyor malum güruh.
Tabi bu büyük bir iftira ve aslı astarı olmayan bir yakıştırmadır.
Müslüman bellidir. İdeal bir dönemi, yani Asr-ı Saadet'i esas almaktadır. O dönem ki adaletin, merhametin, sevgi ve hürmetin, huzur ve refahın zirvesi bir dönemdir. Asr-ı Saadet'te 'zekat verilecek fakir yoktur.' Huzursuzluk yoktur. İnsanlar evlerinin ve dükkanlarının kapılarını kilitlemeye dahi ihtiyaç duymazlardı Asr-ı Saadet'te.
Böyle bir döneme kim özlem duymaz ki! Evet, biz belliyiz ve özlem duyduğumuz ideal dönem bellidir.
Biz Müslümanız ve özlemimiz Asr-ı Saadet.
Peki bize karşı olan güruh kimdir? Kimlerden oluşur. O güruh hangi dönemi esas alır?
O malum güruhu açıklamak gerek.
Öyle uzun uzun açıklamaya gerek yok.
Müslümana kin duyan, namazından, ezanından, tesettüründen, Haccından orucundan, sünnet üzere bırakılmış sakalından ve İslam'ın kendisi olan şeriat'tan rahatsız olan herkes güruhtur.
Güruh akılsızlar, düşüncesizler topluluğudur.
İşte o güruh Müslümanlara 'gerici' derken 'asıl gerici' olanların kendileri olduklarının farkında değiller.
Çünkü o güruh, Asr-ı Saadet'e karşı olmakla otomatikman cahiliye dönemini esas almaktadır.
İslam Dini, en son bir Hak Din olarak mevcuttur ve geçerlidir. Sevgili Peygamberimiz (asm) en son gönderilen bir Peygamberdir. Bir daha da Peygamber gönderilmeyecektir.
Buna göre 1500 yıldır İslam vardır ve bugüne kadar geçerlidir. Sonsuza dek de geçerlidir.
Bu gerçeği kabul etmeyen ve kafasını deve kuşu gibi kuma gömen otomatikman cahiliye dönemine, yani İslam'dan önceki bir döneme taraftar olmaktır ki, bu gericiliktir. Çünkü İslam'dan önceki döneme özlem duyanlar cahiliye dönemini esas almaktadırlar ve İslam'dan geride kalmaktalar ve bu durum itibariyle gerici olmaktalar.
İslam karşıtı gericiler aynı zamanda ortamı ve mevcut huzuru bozmayı da çok iyi bilirler. Onlar gerginlikten hoşlanırlar. Bu noktadan bakıldığında da onlar gerici, yani 'huzuru bozucu, ortamı gericidir.'
Bize gerici diyen ve aslında gerici kendileri olan o güruha sorsanız, 'İslam'a karşı olmadıklarını söylerler ve asıl karşı olduklarının tesettür, sakal, sünnete uygun diğer kılık kıyafetler, tekkeler, türbeler ve benzeri şekilsel hususlar olduğunu' söylerler. Ezanın Türkçe okunmasına da taraftardır malum güruh. 'Namazdan, oruçtan ve Hacc'tan daha mühim olanın kalp temizliği olduğunu' da söylerler ve birçok ibadeti küçümserler.
Kendileri gibi düşünmeyenleri ve İslam'ın özüne sadık hareket edenleri gerici yaftasıyla yaftalarlar.
Bize gerici diyenlerde bir de Orta Çağ saplantısı vardır. Orta çağ, Avrupa'da Rönesans ve Reform Hareketlerinden önceki dönemdir.
Bu dönem bizim için hiçbir mana ifade etmeyen bir dönemdir. Çünkü Orta Çağ denilen o yıllarda Avrupa karanlık bir devirde ve engizisyon döneminde bataklığa saplanmış halde iken İslam Dünyası altın çağını yaşıyordu. İlim ve irfanda o yıllarda en önde biz vardık ve Batılılar bizi örnek görüyorlardı.
Bu durum itibariyle de Müslümana kimse gerici diyemez. Çünkü İslam'ın Orta Çağ'ı yoktur, engizisyonu yoktur.
Bilindiği üzere engizisyon Orta çağ da Batı Ülkelerinde, Katolikliğin katı inançlarına karşı gelenleri sapkın sayarak cezalandırmak için kurulan kilise mahkemesidir.
Bu kadar açık gerçekler ve bu kadar net tarihi bilgiler ışığında 'Müslümanların gerici olmadıkları ayan beyan bellidir.'
Peki Müslümanlara bu haksız itham ve isnatlarda bulunanların asıl maksadı nedir?
Maksat ortamı germek ve gerginlikten faydalanarak Müslümanları sosyal hayatta ve siyasi alanda dışarıda bırakmaktır. Gerginlik çıkaranlar da gericidir.
Vardığımız bu nokta itibariyle Müslümanları gericilikle suçlayanlar, 'cahiliye dönemi özlemi' içerisinde oldukları için gerici'dir, ortamı gerdikleri için de gericidir.
Durum anlaşıldı sanırım.
Onları bir de şiirimle anlattım.
ÖLÜNE / DİRİNE DÜŞMAN
Öyle bir kalabalık güruh ki, bak kimleri var.
İnsan görünümlü şeytanları, cinleri var.
Ebu Cehil'den beri Müslümana kinleri var.
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin.
Namazından, ezanından rahatsız olurlar.
Oruç tutsan, Hacc'a gitsen tatsız olurlar.
Yüzlerinde hiç Nur yok, suratsız olurlar.
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin.
Asıl kendileri gerici, Müslümanlar değil.
Haydi gel, haydi gel, şu açık gerçeğe eğil.
Cahiliye Dönemi'ne özlem duyandır cahil.
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin.
Güneşe gözünü kapatan kalır karanlıkta.
İslam'dan uzaklaşan harabe, viranlıkta.
Kimse yetişemez onlara Firavunlukta.
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin.
Huzura ve Nur'a her daim karşı oldular.
Şeytani bir öfke ve inatla doldular.
Bilmem ki kin ve nefrette ne buldular?
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin
"İslam'ın özü Asr-ı Saadet" bize mihenk."
İşte bunu ölçü aldığımızdan olsa gerek.
Ebu Leheb'lerin bize kini hiç bitmeyecek.
Ey Müslüman! Onlar Dinine düşmandır senin.
Hem ölüne, hem dirine düşmandır senin.