İKTİDARIN ABD DİRENCİ
Herkesin ve herkesten evvel benim, Ak parti için önemli bir eleştirel bagajım var. Ancak, elma ile armudu aynı çuvala koymamak ve adil olmaktan hareketle hakkı söylemek yine herkesin en elzem görevidir.
İktidarın, Suriye politikasına dair eleştiri getirilecek çok ve büyük hatalarının varlığını tartışmak dahi abes olacaktır. Ancak, bütün bu yanlışlar, hiçbir doğrunun olmadığı ve yapılmadığı anlamına da gelmiyor. İşte bu doğruların en başında Fırat kalkanı, Afrin operasyonu, Pençe 1 ve Pençe iki harekâtları, her türlü takdire şayan icraatlar arasındadır.
Özellikle de Güney sınırlarımız ve haliyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve sonra ki aşama da Türkiye’ye dair kirli hesapları bir bıçak gibi kesen ve tüm kirli hesapları akamete uğratan bu elzem icraatlar, Ak parti hanesine yazılacak önemli puanlardandır.
Beni, böylesi saygın bir boyuta taşıyan asıl gerekçe, Suriye ve Güney sınırlarımız üzerinde bize sorun çıkarak devletin ABD olması ve böylesi küresel bir güce rağmen ilkeli bir tavır ve Suriye politikasının uygulanıyor olmasıdır.
Üstelik ABD’nin dur durak bilmez ahlaksız girişimlerinin ve planlarının yakından takip edilmesi ve tüm atraksiyon hareketlerine karşın ilkeli bir tavır sergiliyor olması, vicdan sahibi hiç kimsenin gözlerinden ve dikkatlerinden kaçıyor olmamalıdır.
Önemine binaen bir kez daha ve altınız çizerek diyorum ki, muhatabınızın ABD olması, duygusal ve hamasi sözlerle aşılabilir bir sorun ve sıkıntı değildir. Dik, onurlu ve kararlı bir politika izlemek, her türlü risk unsurlarını iyi analiz etmek ve tüm bunların yanı sıra her türlü bedeli göze alıyor bir siyaset izlemek, yabana atılır bir Suriye politikası değildir.
Her platform da bu kararlılığın dile getiriliyor olması, konunun muhataplarına kararlılığın boyutlarının imtina edilmeden aktarılıyor olması, Güney sınırlarımız ve devletin bekası için hayati önem taşımaktadır. Ve tabi ki aynı zaman da Doğu Akdeniz politikası ile uyum gösteriyor olması, geleceğimiz adına elbette önemli izler taşımaktadır.
Dün, Suriye politikasına dair yapılan bütün hataların ve yanlışların bir bakıma izolasyonu ve tadilatı mahiyeti taşıyan harekâtlardır. En son gelen ABD temsilcileri ile konunun anlam, önem ve aciliyetinin yine gösterilmesi gereken hassasiyet ile gösterilmiş olması ve toplantı sonrası, bir oyalama hissettiğimiz an gerekeni ülke olarak biz yapacağız açıklaması, tüm Dünyaya vermiş anlamlı bir mesajdır.
Binlerce kilometre ötelerden bizim sınırlarımız ve topraklarımız üzerinde ameliyat yapmaya çalışanların alması gereken cevapları alıyor olmaları, yapılması gereken askeri ve siyasi harekât ve davranışların gösteriliyor olması, bu bölge üzerinde ki kirli hesapların kolaylıkla uygulanamayacağı mesajını da içermektedir.
İktidarın asker ile ve her ikisinin de toplumun hissiyatı ve beklentileri ile eşgüdüm hareket ediyor olması, hedefin gerçekleşmesi için de önemli bir birlikteliktir. Zira böylesi büyük ve kirli bir hesabın hepten kadük olması, bahsettiğimiz birlikteliğin dinamiği ile alakalıdır.
Bu birliktelik, konunun anlam, önem ve büyüklüğünü göz önüne aldığımız zaman hayati bir önem taşımaktadır. Bir tekinin dahi eksikliği, hedefin gerçekleşmesinde önemli bir sıkıntı doğuracaktır. Dolayısıyla böylesi bir Milli sorun karşısında amasız, fakatsız ve lakinsiz bir tutum sergilemek, evvela ve mutlaka devlet ve milletin kendisi için gerekli bir dayanışmadır.
Direnç, konuyu kavramış, getiri ve götürüsünün hesaplarını iyi yapmış ve bütün bunların yanı sıra takınılacak tavrın ne olduğunun farkına varılmış bir birliktelik ile başarıya ulaşacaktır.
Ama, fakat ve lakin demek, kin ve nefretin dışa vurumu demektir ki, böylesi bir davranışın kirli hesaplar içerisinde olanların ekmeğine yağ sürmek olduğu anlamına gelmektedir.
Gün, kin ve nefretle değil, birlik ve dirlikle dik durabilme günüdür…